Eşinin ilacı var, ya onun...

Güncelleme Tarihi:

Eşinin ilacı var, ya onun...
Oluşturulma Tarihi: Şubat 03, 2014 11:00

Tuğamiral Aziz Çakmak. Henüz 50 yaşında. 3 yıl tutuklu kaldı, Balyoz davasından 18 yıl ceza yedi. Uzun tutukluluk süresinde akciğer kanseri oldu. Sayısız girişimler sonucu kısa süre önce infazı ertelendi, tahliye oldu. O, hastaneye yatacak, tedavi olacak… Çakmak Ailesi, tahliyeden sonra hem evlerini hem yüreklerini Hürriyet’e açtı. Öykü inanılmaz. Çekilen fotoğraflarda çok derin yara izleri var. Özellikle de Aziz Çakmak’ın eşi Sevgi Hanım’ın yüzünde… Hüznün ardında eşini bir an bile yalnız bırakmayan, cezaevi-ev arasında geçen koskoca 3 yılın terk edilmişliği var. Eşi tedavi olacak. İlacı var doktoru bulunacak. Ya onun bu sürede anlatamadığı yaşadıklarının tedavisi? Geçen tarifsiz acılı günlerin ilacı, tedavisi yok…

Haberin Devamı

Bir kuru öksürükle başlayan rahatsızlığı sonunda tedavi altına alındığı hastanede akciğer kanseri olduğunu öğrenen tutuklu emekli Tuğamiral Cem Aziz Çakmak (50) hakkında infazının 6 ay ertelenmesi kararı verildi. Balyoz davasında 18 yıl hapse çarptırılan Çakmak’ın 3 yıl süren Hasdal, Silivri ve hastane süreci önceki gün özgürlükle sonuçlandı. Hastalığına yönelik asıl tedaviye Ankara GATA’da başlayacak olan Cem Aziz Çakmak tahliye olduktan sonra yaşananlarla ilgili “Harbe girsek bu kadar zayiat vermezdik” diyor...

EMEKLİ TUĞAMİRAL CEM AZİZ ÇAKMAK AİLESİYLE / FOTO GALERİ

İLK ÖZGÜR SAATLER...

Emekli Tuğamiral Çakmak özgür kalmasının ardından yaşadığı ilk saatleri ve öncesini şöyle anlatıyor: “Tahliye olduğumda ablalarımla ve eşimle, bekleyen arkadaşlarımla kucaklaştım. Nikahını kaçırdığım kızımın evine ilk kez gittim. Enteresandır çok heyecanlandım. İnanın çok mutlu bir akşam geçirdim. Uzun bir süredir ilk defa iştahla yemek yedim. Sağımda ve solumda kızlarım oturdu. Kızımın yatağında yattım. İstemediğim halde bana yataklarını verdiler. Uzun bir aradan sonra ilk defa rahat bir uyku çektim. İlk kez hiç öksürmedim. Sevgi böyle bir şey herhalde. Mutsuzluğu da iştahsızlığı da alıyor. Yüksek enerji veriyor. Sabah da annemizin babamızın elini öpmeye geldik.

Haberin Devamı

“SİLİVRİ GERÇEK BİR ZİNDAN”

Eşinin ilacı var, ya onun...

Normal bir insanın yaşayabileceği bir yer değil orası. Silivri cezaevi değil gerçek bir zindan. Bu tümör Silivri’de oldu. Hasdal’da ciğer filmim çekildi, hiçbir şey yoktu. Bu süreçte toplam 12 kilo verdim. Bizim davalardaki herkes 50 yaşını geçmiş insanlar. O 50 senelerini de dağlarda, denizlerde, havada ülkeye hizmetle geçirmiş insanlar. Benim 18 sene fiili deniz hizmetim var. Ne demek biliyor musunuz 18 sene denizde yaşamak. Demirle suyun iç içe olduğu bir ortamda. O zaten bizim bünyemizde çok çeşitli hasarlara yol açtı. Tamam korkmuyoruz. Dik duruyoruz. Ama o kadar sağlıksız bir ortam olamaz. Hele bunların yanında bir de suçsuzsanız… Bir anda hapse düştük hem de herkesin uydurma olduğunu bildiği delillerle. Bakın bu devletin bütün yetkilileri delillerin sahte olduğunu biliyordu. Hala da biliyor. Ama insanlar hala hapiste. Böyle bir şey olabilir mi?

Haberin Devamı

91 KURMAY ALBAY GİTTİ

Niye girdiğimizi, neden tasfiye edildiğimiz biliyoruz. Bir darbe davasında 137 denizci var. Kim inanır buna. Havacı, karacı diye ayırmıyorum. Ama bu kimsede soru işareti yaratmıyor mu? Hepimiz ayrı ayrı özelliği olan insanlarız. Bu ülkenin 91 tane kurmay albayı gitti. Deniz Kuvvetlerinin 50 senesini hasara uğrattılar. Yazık günah değil mi. Bir albay 20 senede yetiştiriliyor. Top, mermi, her şeyi alabiliriz ama insan alamayız. İnsan transfer edemeyiz. Cumhuriyet donanmasının belki de tarihi zirvesindeydi bu kurum. İnanın başka bir ülkeyle harbe girseydik böyle bir zayiat vermezdik.

“ONLAR ORADAYKEN ÖZGÜR KALDIM DİYEMİYORUM”

Haberin Devamı

İsimler tamamen seçilmiş. Ömrümü bu işe adamış adamım. Hepsi öyle. Hepsi öyle bir kaynak ki bu ülke için. Bunu yapanların hiç mi ahlakları yok. Hiç mi vicdanları yok. Hiç mi vatan sevgileri yok. Neyin intikamını alıyorsunuz. Bu ülke için en büyük tehdit işte bu gizli örgüttür. Her türlü siyasi partiyle demokratik ortamda mücadele edersiniz. Ama bu gizlenmiş örgütle mücadele edemezsiniz. Bu gizlenmiş örgüt yerinde kaldığı sürece bizim çocuklarımız bu ülkede nefes alamaz. Bunların ortaya çıkarılması için her şeyin yapılması lazım.
Ben özgür kaldım demiyorum. Benim orada bu kadar can arkadaşlarım, kardeşlerim suçsuz yere yatarken, dışarda benim çoluğumu çocuğumu yanağından öpmek bana zul geliyor. Yediğim ekmek boğazımda kalıyor. Onları bırakmak hiç istemezdim. Ama sağlık şartları hiç izin vermedi. Bir ara vermek zorundayım diye kendimi kandırdım. Ailem için iyi olmalıyım dedim. Şundan da eminim, ben bunu yeneceğim. Son derece moralliyim o konuda. Ama ne kadar tuhaf değil mi. 3 senedir 28 tane bilirkişi raporu. 2000 tane sahtelik örneği var. Onlar beni çıkartamadı. Ciğerdeki 3,5 cm'lik tümör beni dışarı çıkarttı. Onu, bana ait bir hastalık olarak görmüyorum. O işgali durduracağım ve onu vücudumdan atacağım. Bu hastalık konusunu da son kez burada konuşuyorum. Hastalığın zaten adını da kullanmıyorum.

Haberin Devamı

“DENİZ KUVVETLERİMİZİ RAKİP GÖRDÜLER”

Eşinin ilacı var, ya onun...

Öyle bir şey yaptı ki Allah. İkisini karşı karşıya getirdi. Aslında bu işin arkasındaki güç bunlar da değil, Amerika Birleşik Devletleri. Bir yabancı komutan bir toplantıda ‘Karadeniz bizim için hala kara bir boşluk’ diyor. Ben de iyi niyetle Karadeniz’deki bizim ulusal politikamızı, kırmızı çizgilerimizi anlatıyorum. Çıkarken bana dedi ki ‘Amiralim her zaman bir yol vardır.’ Bir anlam veremedim bu sözüne. Kasım 2009’du. Ben Şubat 2010 da tutuklandım. 2009’un başında Bahreyn’de toplantıya katıldık. Bir yabancı koramiral toplantıdan sonra dedi ki: “Türk Deniz Kuvvetleri de Amerikan Deniz Kuvvetleri için bir rakiptir artık. O zamanlar çok anlamlandıramadık. Çünkü ben, benim ülkemde bu kadar vatan haininin olacağını düşünemedim. Bu kararı veren hakim sofraya çocuklarıyla oturduğu zaman nasıl geçiyor o lokma boğazından. Gece gözlerini nasıl kapatıyorlar. İnsanlığın hiç mi kırıntısı kalmamış içinde.

Haberin Devamı

“DEVLET SUÇ İŞLİYOR”

Fatih Hilmioğlu hocayı orada tutmak cinayet. Bütün memleket seyrediyor. Adam ölüyor ya. Korgeneral Doğan Temel var, o da kanser. Kemoterapiye gidiyor, Silivri’ye dönüyor. Böyle iyileşemez ki. Bu adam senelerini vermiş bu ülkeye. Bu insan kaç sene daha yaşar. Gitsin tedavisini görsün. İsyan ediyor insan. Türkiye Cumhuriyeti Devleti şu an suç işliyor. İçerde durdukları her saniye haram. Niye insan olmayı unutuyoruz. Doğduğumuz gibi bir türlü kalamadık bu memlekette.

“İZİN ÇIKTI RAPOR GELDİ”

Davaların tamamının bittiğine inanıyorum. 5 nolu hard disk mesela. İzin çıktı, TÜBİTAK doğru rapor verdi. 28 tane rapor zaten sahte olduğunu söylemişti. Mahkeme bunları biliyor. Bence bütün üniversitelerden bir heyet kursunlar. Alsınlar 1, 11, 16, 17 nolu cdleri ve 5 nolu hard diski incelesinler. Sahteliği yine ortaya çıkacak. Ama esas soru bunları kim hazırladı. Bunların sahte olduğunu bildikleri halde nasıl bu kararları verdiler. Bu insanların bunun hesabını mahkeme önünde vermesi şart. Bu dava Türkiye’nin tekrar aydınlığa çıkması için çok önemli. Bu işleri yapanların o koltuklara oturup hesap vermesi gerekiyor. Bu çocuklar nasıl büyüdü biliyor musunuz ? Kekeme olanlar var içlerinde. Ben kızım gelip ‘Duvağımı açar mısın babacığım’ dediğinde ellerim titriyordu. İlk defa hayatımda ellerim titredi. Ne hakkınız var bunları bizlere yaşatmaya.

“SIĞINDIMIZ BİR TEK ALLAH”

İmansız diyorlar ya bize. Benim imanımın onda biri var mı sende? O geminin ana direğinin üstünde Kuranı Kerim durur. Limandan ayrılırken Bismillah halatlar fora derim. Gemide komutanın yanında tek biri vardır O da Allah’tır. Sığındığı tek varlık. Ama bilmez onlar. Laikliğin güzel tarafı da burada zaten.

17 ARALIK OPERASYONU

Bilmediğim bir şey hakkında konuşamam. Yetim hakkı yendiyse hesabı sorulsun. Ama derseniz ki bunda paralel devletin parmağı var mı. Var. Bu ülke içinde en büyük tehlikenin o olduğu kanaatindeyim. Ülkenin kılcal damarlarına kadar sızmış bu paralel yapının muhakkak ortaya çıkarılıp yargılanması şarttır. Aksi takdirde bizim çocuklarımızın bu ülkede geleceği olamaz. Bu günleri bu ülkenin gelecekteki tarihi kabul etmeyecek, kusacak. Bu millet bugün yaşananlardan utanacak. Eğitimle kurtaracağız inşallah. Çekip gidemeyiz. Bu ülke bizim, ne böleriz ne böldürtürüz. Bir canımız var gerekirse hiç çekinmeden onu da veririz.

“ONLAR OLAMADI AMA BİZ ÇETE OLDUK”

Eşinin ilacı var, ya onun...

Bütün bunlar bittiğinde Allah sağlık verirse eşimle güneye yerleşmek, şiir ve anılarımı yazmak istiyorum. Deniz kuvvetlerinin gelişmesiyle ilgili kendi düşüncelerimi açık kaynak olarak internetten paylaşacağım. Bu devlet bizlere çok yatırım yaptı çünkü.”
Eşi Sevgi Çakmak “Tahliye olan bir komutana geçenlerde şöyle bir şey söyledim: ‘Siz çete olamadınız ama biz hanımlar çeteyi kurduk.‘Biz Cem ile 30 yıllık evliyiz. 3 sene sonra dün ilk kez eşimle birlikte uyanıp, çocuklarla kahvaltı sofrasına oturduk. Buruk hissettim kendimi. Masada hepimiz o burukluğu hissettik. Bütün zindanlar boşaldığı zaman biz gerçekten özgür kalacağız.”

“BENİ YIKAN İKİ OLAY”

Emekli Tuğamiral Çakmak, tutukluyken yaşadığı iki olayı hiç unutamayacağını söylüyor. Bu iki olayı şöyle anlatıyor:
“Benim artık kaybedecek zamanım yok. Pazartesi sabahı 09.00’da GATA’ya gideceğim. Ve tedavim başlayacak. Kapımızda jandarmalar olmayacak. O güzel. Beni bu 3 senelik hapis döneminde yıkan 2 şey oldu. Bunlardan bir tanesi kızımın gelinliğiyle Hasdal’a gelmesidir. Hayatımda hiç kendimi o günkü kadar aciz hissetmedim. O gün kendi kendime bir söz verdim. Bunu bana yapanlardan öyle bir hesap soracağım ki. ‘Hiç vazgeçmeyeceğim. Onların yargılandığı mahkemelere her gün gideceğim.’ dedim. İkincisi de 35 sene memlekete hizmetten sonra Silivri’ye vardığımızın 15. gününde koğuşta bir jandarma eri benim ayakkabımın içini aradı. Ben o sırada masada oturmuş şiir yazıyordum. ‘Ne yapıyorsun oğlum sen’ dedim. ‘Ayakkabınızın içinde telefon kartı olup olmadığına bakıyorum.’ dedi. Baktım gözümden ilk defa yaş geliyor. Bu iki şey beni çok etkiledi gerçekten.”


“KOMUTANLARIM BENİ YALNIZ BIRAKMADI”

“Bu süreçte öyle büyük bir sevgi gördüm ki. Bu beni çok etkiledi. Hastanede jandarmalar kimseyle görüştürmüyor tabi. Tanımadığım insanlar gelmiş hep. Erzincan’dan gelmiş birisi. Annesinin bahçesinden organik elma getirmiş. Sağolsunlar. Özellikle iki kişiye çok özel teşekkür etmek istiyorum. Hastalığımı çok yakın takip eden eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Eşref Uğur Yiğit ve şu an ki Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Bostanoğlu’na. Hastalığın başından itibaren ikisi de aileme ve bana çok büyük destek verdiler. Eksik olmasınlar. Tabi doktor hocam Sadrettin Çıkrıkçıoğlu’na da çok teşekkür ediyorum.”
“Ablalarım çok kuvvetli iki kadın onlar. Ve tabi eşim. Ona çok şey borçluyum. Çünkü çocuklarımın doğumlarında yoktum. Mezuniyetlerinde yoktum. Evlenirken hapisteydim. Ev taşımayı, ev yerleştirmeyi, fatura yatırmayı her şeyi o yapar. Ben hiç birini bilmem. O yüzden bizim hanımların hakkı ödenmez. Yürek kadında var. Çoğu erkeğin yapamadığını onlarda gördüm. Vardiya bizde mesela.”

Çakmak ne ile suçlanmıştı
Emekli Tuğamiral Cem Aziz Çakmak, Suga Harekat Planı kapsamında, planın icrası için oluşturulan planlama ve iş bölümünde Ankara Bölgesi koordinatörü olduğu, ayrıca plan kapsamında tespit olunan personelden öncelikli ve özellikli görevlendirme listesinin hazırlanması ile görevlendirildiği, Amiral Listesi.1.xls belgesinde isminin bulunduğu, bu nedenle hakkında Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini cebren ıskat veya vazife görmekten cebren men etmeye teşebbüs ettiği iddiası ile cezalandırılmasının talep edilmişti. Çakmak mahkeme tarafından 18 yıl hapse çarptırıldı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!