Dışişleri'nden Türk büyükelçiliklere 'Gezi' notu

Güncelleme Tarihi:

Dışişlerinden Türk büyükelçiliklere Gezi notu
Oluşturulma Tarihi: Haziran 11, 2013 15:29

Dışişleri Bakanlığı, 15'nci gününe giren Gezi olayları konusunda yurtdışındaki Türkiye Büyükelçilik ve temsilciklerine bir bilgi notu gönderdi. Bilgi notunda, Gezi olaylarının spesifik bir konu olduğu, olayların Gezi parkı projesine muhalefet ile başlayıp, AK Parti hükümetine karşı gösterilere dönüştüğü ifade ediliyor.

Haberin Devamı

/images/100/0x0/55eb4285f018fbb8f8b5a4a4
Dışişleri Bakan Yardımcısı Naci Koru da İstanbul ve diğer illerdeki göstericilerin temel olarak ikiye ayrıldığının ifade edildiği sözkonusu notun Bakanlık tarafından Türkiye'nin yurtdışı temsilciliklerine gönderildiğini doğruladı.

BAŞBAKANLIK HAZIRLADI

Büyükelçi Koru, Hürriyet'in sorusu üzerine notun Başbakanlık tarafından hazırlandığını, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü tarafından yurtdışında görev yapan basın ataşelerine gönderildiğini, Dışişleri Bakanlığı'nın da kendisine bağlı temsilciliklerle aynı notu paylaştığını bildirdi.
 
İŞTE YURTDIŞI TEMSİLCİLİKLERE GÖNDERİLEN GEZİ NOTU:
 
 "Taksim'deki kalkınma projesine tepik olarak başlayan protestolar, 1 ve 2 Haziran'da, AK Parti aleyhine ulusal çapta gösterilere dönüşmüştür. Polisle yaşanan çatışmalarda onlarca kişi yaralanmış, yüzlerce kişi gözaltına alınmıştır. Aşağıdaki noktalar olayları uygun bağlama yerleştirmenize yardımcı olacaktır;
 
1- Taksim Meydanı'ndaki Taksim Gezi Parkı Projesi aylar önce yerel düzeyde alınmış bir karardır. AK Parti projeyi 2011 seçim kampanyası sırasında açıklamıştır. Proje, kaldırımların genişletilmesini ve Topçu Kışlası olarak anılan eski askeri binanın yeniden inşasını öngörmektedir. Yeni proje, Taksim'deki yeşil alanı azaltmayacak, aksine arttıracaktır. Otomobil trafiği yer altına alınacak ve tüm Taksim Meydanı, ki İstanbul'un en geniş meydanlarından biridir, sadece yayalara tahsis edilecek.
2- Topçu kışlası 1780'de inşa edilmiş ve 1940'da dönemin Vali/belediye başkanı tarafından yıkılmıştır. 
 
TOPBAŞ GÖRÜŞMEYE ÇAĞIRDI, PROTESTOCU BASKISI NEDENİYLE KABUL ETMEDİLER
 
3- 1 Haziran'da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Taksim Gezi Parkı Platformu ve Mimarlar odası temsilcilerine toplantı çağrısında bulunmuştur .ancak protestocuların baskısı nedeniyle, muhattapları Topbaş'la görüşmeyi kabul etmemiştir. (Bu görüşme yine de yapılabilir)
 
AVM YAPILMAYACAĞINI BİZZAT ERDOĞAN SÖYLEDİ, PROTESTOCULAR DUYMAK İSTEMEDİ...
 
4- Bazı haberlerin aksine, Taksim Gezi bölgesine bir AVM inşa etme eğilimi hiç olmadı. Hatta Başbakan Erdoğan da bunu birkaç kez söylemesine rağmen, protestocular duymak istemediler. 
 
İSTEK YOK, HÜKÜMETE KARŞI İDEOLOJİK MUHALEFET VAR...

 
5- Tek bir konu başlığı olarak ortaya çıkan (Taksim Gezi Parkı Projesi) ve tek bir amacı içeren istek, hiçbir istek ve özel amaç içermeyen, hükümete karşı ideolojik muhalefete dönüştü.
 
İKİ GRUP GÖSTERİCİ VAR

 
6- Gösteriler sırasında iki grup ortaya çıktı; Taksim'e projenin sonlandırılmasına destek vermek için gidenler ile bu konuyu AK Parti'ye, hükümetine ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın şahsına karşı idelojik kalkışma olarak manipüle etmek isteyenler.
7- İlk grup değişik geçmişlere sahip kişilerden oluşurken, ikinci grup çoğunlukla solcu, Marksist-Leninist ve Yeni ulusalcı gruplardan oluşuyor, ki bu grubun tek ortak noktası, - birleştirici davası- AK Parti'ye karşı düşmanlıkları. İkinci grup içinde TKP (Türkiye Komünist Partisi), 1 Şubat 2013'de ABD büyükelçiliğine karşı saldırıyı gerçekleştiren yasadışı solcu DHKPC örgütü gibi iyi tanın radikal örgütler de yer alıyor. 
 
BAŞBAKAN İKİ GRUBU BİRBİRİNDEN AYIRDI
 
8- Başbakan Erdoğan, 2 Haziran'da yaptığı iki ayrı konuşmada, ilk grubu ikinci gruptan ayırdı ve ilk grubun protesto etme hakkını teslim etti. Aralarında Başbakan Yarıdmcısı ve İçişleri Bakanı'nın da bulunduğu hükümet yetkilileri, vatandaşların barışçı şekilde gösteri hakkını konfirme etti.
9- İlk grup içinde AK parti'nin ard arda gelen seçim başarıları ve alkol satışını düzenleyen alkol yasası gibi bazı politikaları nedeniyle kendini izole ve marjinalize edilmiş hisseden insanlar da bulunuyor. Hükümet, endişelerini ortadan kaldırmak iç in bu insanlara erişmeye çalışıyor.
10 - Polisle çatışmalardan ise çoğunlukla ikinci grup sorumlu. İkinci grup, polis geri çekilme talimatını aldıktan sonra, kamu binalarına, polis arabalarına, medya araçlarına, özel dükkanlara ve diğer mekanlara saldırdı.
11- Olayların ilk ve ikinci gnünde polis kalabalıkları konvansiyonel yöntemleri kullanarak kontrol altına almaya çalıştı. Başbakan Erdoğan İstanbul ve Ankara'da orantısız gözyaşartıcı/biber gazı kullanımını eleştirdi. İçişleri Bakanlığı soruşturma açtı. Soruşturma halen devam ediyor.
12- 1 Haziran Cumartesi günü saat 16.00'da polise Taksim meydanından geri çekilme talimatı verildi ve Gezi Parkı protestocular ile vatandaşlara açıldı.
13- Bu durum, Taksim bölgesinde gerilimi düşürdü. Ancak bazı militan gruplar Beşiktaş'taki Başbakanlık ofisine ellerinde sopalar, taşlar ve benzerleri ile yürümeyi denediler. yol üzerindeki kamu ve özel mülklere zarar verdiler. Kamera görüntüleri bu grubun değişik Marksist-Leninist örgütlerin bayrak ve flamalarını taşıdığını gösteriyordu. Polis, bu grupların Başbakanlık ofisine ve diğer binalara saldırmasına izin vermedi. 
 
BAKANLIK BİNALARINA HİÇBİR PROVOKOSYAN YOKKEN SALDIRDILAR
 
14- Ankara'da protestoculara Kızılay/Güven park'ta protesto eylemi yapma izni verildi. Bazı kişiler buradaki Başbakanlık asıl binasına saldırmayı denedi. Polis müdahele ederek, bakanlık binalarına yönelik saldırıyı durdurdu. Pekçok çatışma burada yaşandı. Kamera görüntülerinde kalabalıkların polise ve kamu binalarına hiçbir provokasyon olmadan saldırdığını gösteriyor.
15- İstanbul, Ankara, İzmir ve diğer kentlerde barışçı gösteriler de oldu. 2 Haziran Pazar günü bu gösterilerde çok az çatışma yaşandı. 
 
PAZARTESİ İTİBARİYLE 64 SİVİL, 244 POLİS YARALI
 
16- 3 Haziran Pazartesi günü itibarıyla biri kritik olmak üzere, 64 sivil yaralandı. 244 polis de gösterilerde yaralandı.
17- Twitter ve sosyal medyada kitleleri sorumsuzca provoke etmeyi amaçlayan çok sayıda yalan bilgi ve fotoğraf paylaşıldı. Uluslararası medya da bu yanlış bilgileri alarak, haberleştirdi. Mesela çok sayıda kişinin öldüğü, polisin portakal gazı kullandığı, bazı protestocuların işkence gördüğü gibi haberler yapıldı. 2 göstericinin öldüğünü açıklayan Uluslararası Af örgütünü 2 Haziran Pazar günü bir düzeltme yayınladı ve bu haberi doğrulatmadan yaydığı için özür diledi. 
 
ANA AKIM MEDYANIN OLAYLARI YAYINLAMADIĞI TÜMDEN YALAN
 
18- Ana akım Türk medyasının hükümet baskısı nedeniyle gösterileri yayınlamadığı iddiaları tamamıyla yalan. Tüm ulusal kanallar olayları canlı olarak, röportajlar, yorumlar ve görsel ögeler kullanarak saatlerce yayınladı. 
 
ARAP BAHARI İLE BENZETME TAMAMEN YERSİZ
 
19- Arap baharı olayları ile sözde Türk baharı arasında benzerlik kurulması tamamen yersiz. Türkiye bir parlamenter demokrasi ve son seçimler 2011 yılında yapıldı. Seçimlerde AK Parti oyların yüzde 50'sini alarak iktidara geldi. Türkiye'de seçimlere katılım oranı genellikle yüzde 80'in üzerinde gerçekleşiyor. 
 
AK PARTİ'YE KARŞI OLANLAR, DEMOKRATİK HAKLARINI SANDIKTA KULLANABİLİR
 
20-  2014 yılında yerel ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri, 2015'te ise genel seçimler yapılacak. AK parti ve hükümetin politikalarına karış olanlar demokratik haklarını başka partilere oy vererek kullanabilirler. 
 
OTORİTERLİK SUÇLAMALARI KANITA DAYANMIYOR
 
21- Diktatörlük ve otoriterlik suçlamaları hiçbir özlü kanıt sunulmadan yapılıyor. Kimse, üst üste son üç genel seçimi kazanmış ve oyların yüzde 50'sini alarak iktidara gelmiş bir hükümeti "otoriter" olarak isimlendiremez. 
 
BAZI GRUPLAR HİÇBİR KOŞULDA AK PARTİ'Yİ KABUL ETMEYECEK
 
22- Hükümet, politikalarını vatandaşlara, destekçilerine ve muhaliflerine anlatmakta, iletişim açısından daha iyi olabilirdi. Ancak şu da akılda tutulmalı ki, bazı gruplar hiçbir koşulda AK Parti'yi kabul etmeyecek."
 
DARBEYİ DESTEKLİYOR, TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNİN EN ÇİĞ HALİNİ SAVUNUYORLAR
 
23- İstanbul'daki barışçı gösterileri manipüle etmeye çalışan radikal gruplar, Türkiye'deki demokrasi güçleri değiller. Bu gruplar, geçmişte Türkiye'de askeri darbeleri ve müdahaleleri desteklediler, Kürt sorununun çözülmesine karşılar, Türkiye'deki Müslüman olmayan azınlıkların haklarına karşılar,Türk milliyetçiliğinin en çiğ halini savunuyorlar, ifade ve inanç özgürlüğüne karşı çıkıyorlar.''

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!