23 Şubat gecesi Lefkoşa'da ne oldu

Güncelleme Tarihi:

23 Şubat gecesi Lefkoşada ne oldu
Oluşturulma Tarihi: Nisan 01, 2004 00:00

AŞAĞIDA anlatacağım olay, 23 Şubat 1984’ü 24 Şubat’a bağlayan gece Lefkoşa’da yaşandı.Dün İsviçre’den gelecek haberi beklerken, Hürriyet Gazetesi tarihinde bugüne kadar gizli kalmış bu ilginç olayı hatırladım.İLGİNÇ SEMPOZYUMO tarihte Hacettepe Üniversitesi’nde öğretim üyesiydim.Aynı zamanda Hürriyet Vakfı’na danışmanlık yapıyordum.Vakfın başında Orhan Birgit vardı.Bir gün Orhan Bey telefon etti. Kuzey Kıbrıs’ta bir sempozyum düzenleme kararı aldıklarını söyledi ve benden bir program hazırlamamı istedi.Programı hazırladım ve Orhan Bey’e ilettim.24-26 Şubat tarihleri arasında yapılacak olan sempozyumun konusu ‘Dış politika ve basın’dı.Türkiye’nin önde gelen dış politika yazarlarının neredeyse hepsi sempozyuma davetliydi.Sami Kohen, Mehmet Ali Birand, Cengiz Çandar, Sedat Ergin, Yazgülü Aldoğan, Haluk Gerger, Hıfzı Topuz, Necati Zincirkıran’ı hatırlıyorum.Davet edilen öğretim üyeleri arasında Mümtaz Soysal ile Emre Kongar da bulunuyordu.Ayrıca Fransız Liberation Gazetesi’nin Ankara muhabiri Corine Lesnes de vardı.Toplantıya beş eski bakan davet edilmişti.Bakanlar şunlardı:İhsan Sabri Çağlayangil, Hasan Esat Işık, Hayrettin Erkmen, Gündüz Ökçün ve Ahmet Taner Kışlalı.Sempozyuma bir hafta kala Rauf Denktaş’tan bir mesaj geldi.O TELEFONRauf Bey bir bayrak örneği göndermişti.Üsünde ve altında iki çizgi, ortasında ay yıldız vardı.Bizden, bu bayrağın dev bir modelini istiyordu.Şimdi tam hatırlamıyorum, ama en azından 6-7 metreye, 25-26 metre boyutlarında bez bir bayrak yapılacaktı.Ayrıca 10 bin tane de küçük kağıt bayrak istiyordu.Bunları yaptırttık.23 Şubat günü THY’den kiralanan uçakla Lefkoşa’ya gittik. O akşam bir tören düzenleyip bu dev bez bayrakla, 10 bin tane küçük kağıt bayrağı Denktaş’a verdik.Gece yattık.Ertesi sabah kapımın hızla çalınmasıyla uyandım.Şimdi kim olduğunu hatırlamadığım bir dostum, ‘Uyan, ortalık birbirine giriyor’ dedi.Ortalık gerçekten toz dumandı. Bütün Rum radyoları bas bas bağırıyordu. Denktaş o gece yarısı Saray Oteli’nin Rum tarafına bakan yüzüne o dev bayrağı astırmıştı.Bütün sokaklarda çocukların, gençlerin eline bizim getirdiğimiz küçük bayraklar verilmişti.Rum tarafı toz dumandı, çünkü Kuzey Kıbrıs ilk defa bayrak çekiyordu.MUHALEFET ŞAŞKINTürk tarafında muhalefet de şaşkındı. Çünkü Kuzey Kıbrıs Parlamentosu henüz bayrağı kabul etmiş de değildi.Ama Denktaş inanılmaz bir manevrayla bayrağı çekmişti bile.Yanılmıyorsam aynı gün bayrak kanunu Türk parlamentosuna getirildi ve muhalefetin itirazlarına rağmen kabul edilip resmileşti.O bayrak, KKTC’nin bugün herkes tarafından bilinen resmi bayrağıdır.Hürriyet Kıbrıs’ın tarihine ikinci defa işte o bayrakla girmiştir.Bayrağın gerçek hikayesi yıllar boyunca Hürriyet’in üst düzey yöneticileri olan Arda Gedik, Orhan Birgit ve benim aramda bir sır olarak kaldı.Denktaş’ın siyasi mücadele tekniklerini ve gücünü daha o gün keşfetmiştim.Tabii siyasi dehasını da...Şimdi o Denktaş Lefkoşa’daki evinde oturuyor ve İsviçre’deki tarihi görüşmeleri buradan izliyor.CESUR İNSANLARBana göre Denktaş da İsviçre’de olmalıydı.Kıbrıs mücadelesi, Türklük tarihinin önemli taşlarından biridir.Bugüne gelinceye kadar çok büyük mücadeleler verildi.Gizli kahramanları, bilinenlerinden çok daha fazla olan bir mücadeledir bu.Bu savaşı kazanmak için cesur adamlara ve kadınlara ihtiyaç vardı.O cesur kadınlar ve adamlar görevlerini yaptılar.Bu defa da barışı kazanacak cesur insanlara ihtiyaç vardı.Büyük bir gururla görüyorum ki o cesur insanlar da çıktı.Şimdi Kıbrıs bu insanlar sayesinde sonsuz bir barışa doğru yürüyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!