Bahçelievler Katliamı duruşmasında neler yaşandı

Güncelleme Tarihi:

Bahçelievler Katliamı duruşmasında neler yaşandı
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 10, 2012 14:49

Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi, “3. Yargı Paketi” olarak bilinen yasal düzenleme doğrultusunda, “Bahçelievler katliamı” davasının hükümlülerinden Bünyamin Adanalı ve Ünal Osmanağaoğlu hakkındaki cezanın infazının durdurulmasına karar verdi.

“6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun”un yürürlüğe girmesinin ardından, halen cezaevinde hükümlü olarak bulunan Adanalı ve Osmanağaoğlu'nun avukatları, müvekkilleri hakkındaki cezanın infazının durdurulması için Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ne başvurdu.

Başvuruyla ilgili duruşmaya Adanalı'nın avukatı Yalçın Kasaroğlu, Osmanağaoğlu'nun avukatı Mustafa Ekinci ile bütün müştekilerin avukatları Nezahat Gündoğmuş ve Erşen Sansal katıldı.

Kasaroğlu ve Ekinci, müvekkillerinin 14 yıldır cezaevinde bulunduklarını belirterek, 6352 sayılı Yasa'nın lehe hükümlerinden yararlandırılmalarını istedi.

Avukat Ekinci, müvekkilinin Bahçelievler katliamı davasında 7 kez idam cezasına çarptırıldığını belirterek, “oysa benzer davalarda 7 kişi ölürken, bir tek cezaya hükmedildiğini” söyledi. “Öcalan bile tek bir ceza aldı” diyen Ekinci, “Bu yasal düzenlemenin bu dosya için çıkarıldığı doğru. Bu haksızlığın giderilmesi için 6352 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi konuldu. Bu doğrultuda infazın durdurulmasına karar verilmesini istiyoruz” diye konuştu.

Müşteki avukatlarından Sansal ise önce 7'şer kez idam cezasına çarptırılan sanıklar hakkındaki cezanın, 2002'de çıkan ve lehlerine olan 4771 sayılı Yasa'ya uyarlandığını ve cezalarının ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çevrildiğini anlattı. Sansal, bir kez lehlerine uyarlama yapıldığı gerekçesiyle, sanıkların yeni düzenlemeden yararlanamayacağını savundu.

6352 sayılı Yasa'nın, belli suçlarla ilgili tarih sınırlaması getirdiğini ifade ederek, bunun Anayasa'daki “Mahkemelerin teminatı”, “Hakim ve savcıların bağımsızlığı” ve “Hukuk devleti” ilkelerine aykırı olduğunu savunan Sansal, düzenlemenin iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurulmasını istedi.

Avukat Gündoğmuş da düzenlemenin iptal için Anayasa Mahkemesi'ne götürülmesini istedi.

Cumhuriyet Savcısı Halil Maçkaya, düzenlemenin Anayasa'ya aykırı olduğu iddiasına katılmadığını belirterek, reddini istedi.

Mahkeme heyeti, Anayasa Mahkemesi'ne başvurulması talebini oy birliğiyle reddederek, duruşmaya devam etti.

Müşteki avukatları, sanıklar hakkındaki infazın ertelenmemesini talep etti.

Savcı Maçkaya, esas hakkındaki görüşünde, sanıkların 12 Eylül 1980 öncesinde 7 kişiyi tasarlayarak öldürdükleri gerekçesiyle 765 sayılı TCK'nın 450. maddesi uyarınca 7 kez idam cezasına çarptırıldıklarını belirtti. İdam cezasının kaldırılmasının ardından cezalarının ağırlaştırılmış müebbet hapse çevrildiğini ve ceza infazının buna göre yapıldığını kaydeden Maçkaya, 5 Temmuz 2012'de yürürlüğe giren 6352 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesinin birinci fıkrasına göre, hükümlüler hakkında lehe olan kanunun belirlenerek, infazın ve hükmün yeniden belirlenmesi gerektiğini belirtti.

Maçkaya, sanıklar hakkında 765 sayılı TCK'nın ceza ve infaz hükümlerinin lehlerine olduğunu bildirerek, buna göre yeniden ceza ve infaz durumunun incelenmesini, infazın devamının ileride mağduriyetlerine neden olabileceği gerekçesiyle de öncelikle infazlarının durdurulmasına karar verilmesini istedi.
Sanık avukatları da savcının görüşüne katıldıklarını bildirdi.

Mahkeme heyeti, sanıklar hakkındaki cezaların infazlarının durdurulmasına karar verildiğini açıklayarak, duruşmaya son verdi.
Duruşmayı, sanıkların bazı arkadaşları da izledi.

Müşteki avukatlarından Sansal, duruşma çıkışında kararla ilgili, “7 kişiyi öldürdüler. Her bir kişi için yaklaşık 2 yıl cezaevinde kaldılar” dedi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!