2004’ün en önemli 10 keÅŸfi

Güncelleme Tarihi:

2004’ün en önemli 10 keşfi
Oluşturulma Tarihi: Aralık 26, 2004 00:00

Bilim dünyasının önemli dergisi Science’e göre, 2004 yılının en önemli bilim olayı, NASA’nın ikiz robotlarının Mars gezegeninin geçmiÅŸte sularla kaplı olduÄŸuna dair kesin kanıtlar bulmuÅŸ olması. Ayrıca, Endonezya’nın Flores adasında bulunan en küçük insan türüne ait iskeletlerden, Güney Koreli bilim insanlarının insan embriyonunu klonlamasına kadar 9 ayrı buluÅŸ da, 2004’ün diÄŸer önemli bilim olayları arasında gösterildi.Ne yazık ki bu yeni buluÅŸlar arasında, canlı türlerinin hızla yok olduÄŸu gerçeÄŸi de var. Science dergisine göre, 2005 için önem taşıyan konular da ÅŸunlar: Nanoteknoloji, obezite tedavileri, dünya ırkları gen haritası...1MARS’TA YAÅžAM BELÄ°RTÄ°SÄ°Ocak 2004’te Mars’a inen uzay araçları Opportunity ve Spirit, araÅŸtırmalarını sürdürüyor. Ä°kiz robotlar, Mars’ın geçmiÅŸ çaÄŸlarında suyun, yaÅŸamın geliÅŸmesine olanak verecek ÅŸekilde sıvı halde ve bolca bulunduÄŸuna dair kanıtlar buldu. Çevik, yürüyebilen, tek kollu bu robotlar, dünya üzerinde hiçbir insanın gerçekleÅŸtiremeyeceÄŸi bir görevi baÅŸarıyla yerine getirdi. Opportunity’nin elde ettiÄŸi bulgulara göre, kumun içinden çıkan kayaların aslında dipte kilometrelerce uzayan tortul kaya katmanları olduÄŸu anlaşıldı. Tortul kaya, en azından dünya koÅŸullarında suya iÅŸaret ediyor, çünkü tortul kayaların ÅŸekillenebilmesi için suyun dış yüzeylerini aşındırması gerekiyor. DiÄŸer araç Spirit de, incelemelerini yürüttüğü Columbia Tepeleri’nde, sadece suyun sıvı halde olduÄŸu yerlerde bulunan ve sualtında yetiÅŸen goethite mineraline rastlamıştı. Mars yüzündeki en eski toprak 4 ila 4.5 milyar yıllık. Opportunity’nin üzerinde bulunduÄŸu noktada kayalıkların 300 metre derine ulaÅŸtığı tahmin ediliyor. Bilim insanlarının önündeki ilk soru, kaya oluÅŸumları ile ilgili kesin tarihleri belirlemek. Bu tarihin belirlenmesi, suyun Mars yüzeyinden ne zaman yok olduÄŸunu da açığa kavuÅŸturacak.2EN KÜÇÜK Ä°NSAN FLORESBazen büyük buluÅŸlar küçük küçük paketler halinde oluÅŸur. Ekim ayında Endonezyalı ve Avustralyalı araÅŸtırmacıların Flores adalarında bir maÄŸarada buldukları en küçük insan türü bir anda dünya kamuoyunun gündemine oturdu. Kimi bilim insanları bu buluÅŸu, antropolojik araÅŸtırmalar alanında son yarım yüzyılın en büyük keÅŸfi diye tanımladılar. Bulunan Homo Floresiensis’in kalıntıları, modern insanın, dünyayı 18 bin yıl önce baÅŸka insan türleri ile paylaÅŸtığının iÅŸareti. Bulunan iskelet kalıntısının çok küçük olan beyni konusunda -homo sapienslerin 1400 cm hacmindeki beyinlerine karşı yalnızca 380 cm- ÅŸu yorum yapılıyor: Homo erektusların ilk dönemlerinde adada yaÅŸayan bir topluluk, adanın kıt olan kaynaklarından mümkün olan en uzun süre yararlanabilmek için beden ölçülerini küçülttü! ‘Adanın cüceleÅŸtirdiklerinden’ teorisi baÅŸka memeliler için de geçerli. Çünkü aynı maÄŸarada, filin küçültülmüş haline benzeyen hayvan iskeleti kalıntısı da bulundu ve bu küçük insanların son derece geliÅŸmiÅŸ aletlerle hayvanları avladıkları anlaşıldı. Homo Floresiensis’lerin keÅŸfi, insanların da adalarda ÅŸiddetli bir evrimsel baskı ile karşı karşıya olabileceÄŸinin ilk kanıtı olarak tanımlanıyor.3CANLI KLONLAMA SAVAÅžLARIGüney Koreli araÅŸtırmacıların, insan embriyonu klonlamaları, teknolojinin insan hücreleri ile birlikte kullanılabileceÄŸinin ilk bilimsel kanıtı oldu. AraÅŸtırmacılar ilk karbon kopya bebeÄŸi yaratmak için çalışmıyorlar, amaç embriyonik kök hücreler elde ederek karmaşık hastalıklara yeni tedavi yolları geliÅŸtirmek ya da hastaya genetik olarak uyan yeni hücreler üretmek. Dolly adındaki koyunun genetik sahnesine çıkmasından bugüne kadar geçen zamanda yüzlerce memeli hayvan klonlandı, ancak konunun hálá hem siyasi hem de psikolojik açıdan tartışması sürüyor. Güney Koreli araÅŸtırmacıların olumlu açıklamalarından etkilenen California eyaleti, 2 Kasım’da insanda embriyonik kök hücre ve çekirdek transferi çalışmalarına destek olmak amacıyla 3 milyar dolarlık bir vakıf fonu ayrılmasını onayladı. Ancak ülkenin diÄŸer eyaletlerinde hálá uzlaÅŸma saÄŸlanabilmiÅŸ deÄŸil. Klonlamanın dünya çapında yasaklanması istemi ile BirleÅŸmiÅŸ Milletler’in baÅŸlattığı tartışma da sürüncemede. 4HER YER GEN DOLU Terk edilmiÅŸ bir madenin 1 km altında garip mikrobiyal canlılar bulundu. Bunlar enerjilerini demir bileÅŸimlerini iÅŸleyerek elde ediyorlardı. Madendeki suyun DNA’sında beÅŸ genom ve bir enzim deposu bulundu. Bu DNA’lar çok zor koÅŸullar altında yaÅŸayabilen canlılar hakkında baÄŸlantıyı ortaya çıkartılar. Okyanus derinliklerinde yaÅŸayan mikroskobik canlıların zor ÅŸartlarda nasıl ayakta kaldıklarına dair çalışmalar ve bunların insan saÄŸlığı için uygulamaları da, Science Dergisi’nin ilk 10’u arasında. Ekologlar ve biyologlar okyanusların derinliklerinde yaÅŸayan mikroskobik canlıların laboratuvar ortamında incelenmesi mümkün olmadığından yeni moleküler teknikler geliÅŸtirerek aldıkları su örneklerinden DNA ve gen dizinlerini buldular. AraÅŸtırmalar sonunda bulunan 1 milyon yeni genin insan saÄŸlığı için yeni açılımlara yol açması bekleniyor.5GÄ°ZLÄ° DNA HAZÄ°NELERÄ°Genler arasındaki DNA’lar ile genin protein kodlayan bölgeleri arasındaki DNA’ları araÅŸtıran biyologlar, genomların (toplam genetik yapının) nasıl çalıştığına iliÅŸkin yeni bulguları gün ışığına çıkardılar. DNA dizinini parçalara ayırarak inceleyen moleküler biyologlar, genleri doÄŸru zamanda doÄŸru yere yönelten o eÅŸsiz kontrol mekanizmasının ne olduÄŸunu anladı. AraÅŸtırmacılara göre 500 baz uzunluÄŸundaki kısa DNA dizinleri, genleri faal hale geçiren ana faktör. Bu yıl bu konu hakkında peÅŸ peÅŸe yayımlanan raporlara göre, kısa DNA dizinleri, yeni türlerin ortaya çıkmasına yol açan genetik deÄŸiÅŸimlerin de kaynağı. Bu bulguların elde edilmesinin ardından ABD’deki Ulusal Ä°nsan Genomu AraÅŸtırma Enstitüsü, DNA ansiklopedisi hazırlanması için yeni bir program baÅŸlattı. Amaç ilk aÅŸamada 30 milyon baz protein kodu dizinlerinden baÅŸlayarak bütün DNA’ların fonksiyonlarını belirlemek.6Ä°ZAFÄ°YET TEORÄ°SÄ°NÄ° DOÄžRULAYAN PULSAR ÇİFTÄ°Gökcisimlerinin fiziksel ve kimyasal yapılarını inceleyen astrofizikçiler ilk kez çift sistemli pulsarların varlığını ortaya çıkardılar. Aralıklı ve muntazam radyo dalgaları veren gök cisimleri olarak tanımlanan pulsarlarda (atarca) çift sistemin özellikleri, gözlemciler kadar kuramcıları da ÅŸaşırttı. KeÅŸif, 36 yıllık nötron yıldızı araÅŸtırmalarında bir dönüm noktası olarak tanımlanıyor. Avustralya’da 64 metre çapında bir radyo teleskopu ile yapılan gökyüzünü tarama çalışmaları çerçevesinde bulunan bu pulsarın saniyede 44 kez döndüğü belirlendi. Ancak daha sonra yapılan incelemelerde aynı yörünge içinde biraz daha yavaÅŸ dönen bir baÅŸka pulsarın daha olduÄŸu ve ikisinin birbirini etkilediÄŸi ortaya çıktı. Ä°ÅŸin daha da ilginci hızlı dönen pulsardan yayılan radyasyonun ikinci pulsarın manyetik alanını çarpıttığı anlaşıldı. AraÅŸtırmacılara göre bulunan pulsar çifti Einstein’ın izafiyet teorisini de doÄŸrular nitelikte. Ãœnlü bilim adamı 1918 yılında öne sürdüğü Ä°zafiyet Teorisi’nde dünya gibi büyük cisimlerin kendi eksenleri etrafında dönerken zaman ve uzayı büktüklerini savunmuÅŸtu. Rölativite teorisi ya da genel görelilik teorisi diye de bilinen izafiyet teorisi, birbirine göre sabit hızda (ivmesiz olarak) hareket eden sistemlerdeki olayları açıklar. Åžimdi araÅŸtırmacılar aÅŸamalı olarak birbirine doÄŸru dönerek ilerleyen ve 85 milyon yıl sonra kaçınılmaz bir ÅŸekilde birbirleri ile çarpışacak olan pulsarların hareketlerini ölçüyorlar. Bu ölçümler sayesinde ilk kez bir nötron yıldızının yoÄŸunluÄŸu ve içindeki maddenin dağılımı da belirlenmiÅŸ olacak.7SOYU TÃœKENEN CANLILARKurbaÄŸa türleri gibi hem karada hem suda yaÅŸayabilen amfibiler üzerinde yapılan araÅŸtırmalar sonucunda bu tür canlıların yüzde 30’unun soyunun tükenmek üzere olduÄŸu, 2004’ün en önemli ekolojik çalışmalarından biri olarak gösteriliyor. Bu sonuca, ilk kez küresel baÄŸlamda ortaklaÅŸa çalışan 500 sürüngen araÅŸtırmacısı, amfibiler üzerindeki incelemeleriyle ulaÅŸtı. Uluslararası verilere göre, tür sayısı 5 bin 700 olarak belirlenen amfibilerin önümüzdeki yüzyılda nesillerinin yarı yarıya azalacağı öngörülüyor. Ekolojik çalışmalar yalnızca amfibilerle sınırlı deÄŸil. Bitki, kuÅŸ ve böcek türleri üzerinde sürdürülen araÅŸtırmalar da çok kötü sonuçlar veriyor. ÖrneÄŸin Ä°ngiltere’de her yıl 10 km’lik bir alanda yapılan araÅŸtırmalar sonucunda, kelebek türlerinde yüzde 13 azalma olduÄŸu ortaya çıktı. Bitki türlerinde de yüzde 28 azalma görüldü. Türlerin sayıları azalırken, iklim deÄŸiÅŸikliklerine baÄŸlı olarak örneÄŸin bitkilerin daha erken çiçek açtığı, kuÅŸların göç alışkanlıklarını deÄŸiÅŸtirdiÄŸi anlaşıldı.8YOKSA SUYUN YAPISI FARKLI MI?Yüz yıl kadar süren yoÄŸun bilimsel araÅŸtırmalara karşın suyun yapısı bilim insanlarının kafasını hálá karıştırıyor. Bu yıl, hepimizin çok yakından tanıdığı bu sıvıya iliÅŸkin yeni bulgular, kimyadan atmosfer bilimine kadar pek çok alanın yeniden ÅŸekillenebileceÄŸinin de habercisi. ABD’li, Alman, Ä°sveç ve Norveçli bilim insanlarından oluÅŸan bir ekip, sıvı haldeki suyun yapısıyla ilgili yüz yıllık bilgilerin yalnış olabileceÄŸini iddia etti. Bugüne kadar suyun yapısı ile ilgili bilinen tez, ‘Bir su molekülünün hidrojen bağıyla 4 ayrı molekülle birleÅŸtiÄŸi’ saptamasıydı. Ancak bu araÅŸtırma grubu, sinkroton x-ışınları’ndan yola çıkarak yaptıkları çalışmada, ‘bir su molekülünün hidrojen bağıyla 2 ayrı molekülle birleÅŸtiÄŸi’ tezini ortaya attı. Ancak konu ile ilgili tartışmalar hálá yoÄŸun bir ÅŸekilde sürdüğü için kimya kitaplarının henüz deÄŸiÅŸmesi söz konusu deÄŸil.9SAÄžLIKTA YENÄ° BÄ°R BAÅžLANGIÇMozambik’te belki de Afrika için saÄŸlık ve ilaç konusunda umut olabilecek yeni bir organizasyon ve iÅŸbirliÄŸi uygulamaya kondu. Afrika, AIDS, sıtma ve benzeri salgın hastalıkların dünyada en çok görülen bölgesi. Milyonlarca Afrikalı yetersiz bakımdan dolayı kırılıyor. 1990’da oluÅŸturulan uluslararası AIDS aşı inisiyatifi (IAVI), yoksul ülkelere ucuz aşı üretilmesini saÄŸlamak için çalışıyordu. Bu grup saÄŸlıkla ilgili 91 farklı kamuya da özel iÅŸbirliÄŸi platformu oluÅŸturdu. Ve AIDS, sıtma, tüberküloz ve diÄŸer tropik hastalıklara karşı önleyici ve tedavi edici saÄŸlık ürünleri üretimine baÅŸladı.10YENÄ° BÄ°R ULTRASOÄžUK GAZABD’li ve Avusturyalı bilim insanları, fermiondan, atomların birleÅŸerek bir süper-atom oluÅŸturduÄŸu bir kuantum durumunda, yeni bir tip ultrasoÄŸuk gaz yarattılar. Bu buluÅŸ, fizikte en zorlu problemlerden birini çözmenin kapısını aralıyor: En karmaşık maddeler içinde bile elektrotların nasıl bir davranış özelliÄŸi gösterdiÄŸini ortaya çıkarmak, yüksek ısıdaki süperiletkenler açısından önemli bir adım olarak tanımlanıyor.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!