Güncelleme Tarihi:
Şimdi kaç özel uçak o tabutları almaya gidecek, hesabını da sen yap diyor.
Dünyaya diyor ki; “Onun Filistin’i varsa, senin de buyun var…”
24 beden orada yatıyor. Kim bilir daha kaç taze mezar, kim bilir hangi genci bekliyor.
Ve bizler…
Güya her birinin içinde olağanüstü bir deha yatan,. Kendini dünyanın tepesinde oturduğunu sanan bu sahte egolar…
Kimimiz sabah baykuşu, kimimiz gece kuşu…
Uğursuz seslerimiz yine ötmeye başlıyor.
Şimdi maval okumaya son verme zamanı geldi.
Artık görüyoruz ki, “Sen silahı bırak, biz beş adım atalım” martavalı işe yaramıyor..
Adamın umurunda değil; Ne o kalaşnikofunu bırakıyor, ne sen Kandil’i yerle bir edebiliyorsun.
Yanlış anlama sen derken biz demek istiyorum.
Biz, yani hepimiz, bütün bu millet. Sandıktan çıkan yüzde 50’lilerin ikisi birden.
Hepimiz seyrediyoruz.
Arada kan derecikleri vardı, her gün kan nehrine dönüşüyor.
Barış diyoruz, üzerimize kan tsunamisi geliyor.
Evlerden tabutlar çıkıyor, Her tabut, arkasında öfkesi bilenmiş, gururu kırılmış kalabalıklar bırakıyor.
Ve tarih hepimize aynı şeyi söylüyor.
Bir tarafın gururunu kırarak, bir tarafın evinde intikam yeminleri bırakarak, bu sorunu çözemezsin.
“Bunu gurur meselesi yapma” dersen, Sen ben yapmayız da, koskoca bir millet ne yapar onu hiç birimiz bilemeyiz..
Gelelim asıl meseleye…
Askerse senin askerin;
Polisse senin polisin;
Devletse; sığıyla, deriniyle artık senin devletin, senin valin, senin kaymakamın;
Sakın böyle diyeceğimi sanma…
Tam aksini diyeceğim.
Diyeceğim ki, askerse bizim askerimiz, polisse bizim polisimiz, devletse bizim devletimiz, bizim valimiz, kaymakamımız.
Orada yatan 24 genç beden ise…
Hele hele o 24 gencecik beden
İşte onlar bizim çocuğumuz…Hepimizin.
Hem o yüzde 50’nin, hem bu yüzde 50’nin…
Acısı da öyle, ızdırabı da…Sorumluluğu da..
Evlerinden ödünç almışız, Anasına babasına, “Canı bize emanet” demişiz; Şimdi ceset torbalarında, tabutlarda terhis ediyoruz…
Yeter artık…
Çözüm istiyoruz.
Gururumuzu daha fazla kırmayacak, içimizi daha fazla acıtmayacak, bu kan deryalarını kurutacak cesur bir çözüm.
Cesur adım istiyoruz, barış istiyoruz.
İçimden bir ses, derin, çok derin bir ses ürpertiyle haykırıyor.
Bu milletin gururunu daha fazla kırdırmayın.
Bu evlere daha fazla evlat acısı düşürmeyin.
Çünkü tarih bize hep gösterdi, göstermeye devam ediyor.
Arkasında kırılmış derin gurur ve ızdırap fayları bırakan milletler ebedi huzuru bulamıyor.
Gururun fay hatları kırıldığında, o depremi ölçecek Richter ölçeği daha icat edilmedi.
Yine başımız sağ olsun, bir kere daha kanları yerde kalmasın…
Bir kere daha sakin olalım, dolduruşa gelmeyelim,
Bir kere daha büyüklük bizde kalsın, kolumuz kopsa da yenin içinde kalsın.
Nasılsa o tabut bizlerin evinden çıkmıyor, nasılsa akşam evimize döndüğümüzde televizyonların sesi kulaklarımızı sağır ediyor.
Duymuyoruz…
Ama sabah baykuşu ötüyor;
Gerçek artık kapımızda…Kapıyı açsak da açmasak da orada.
Zorla içeri girmeye hazırlanıyor.