% 49 hayır muhalefete moral olur

Güncelleme Tarihi:

% 49 hayır muhalefete moral olur
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 15, 2010 00:00

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Yozgat’ta 45 derece sıcakta partisinin referandum etkinliklerinde konuştu, başkente dönüşte Hürriyet Ankara Temsilcisi Metehan Demir’e siyasetin gündemini değerlendirdi. Referandumda farklı ‘Evet’ çıkacağını savunan Arınç, muhalefetin küçük bir farkla ‘Hayır’ çıkması halinde bile moral bulacağını söyledi.

Arınç şöyle konuştu:

BU referandumdan farklı ‘Evet’ çıkar. En başında yüzde 60 ‘Evet’ çıkacağını söylemiştim. Bu 60 olur, 58 olur. Yine de sonuçta ne olursa olsun yüzde 60 diyecek bir potansiyel Türkiye’de var. Muhalefet bu demokrasi adına yapılan Anayasa değişikliğini bir güven oyu gibi kullanıyor. Tüm muhalefet AK Parti’ye karşı tek başına mücadele veriyor ve ‘Hayır’ çıkarttırmaya uğraşıyor. Yani sonuçta öyle bir hava doğdu ki ‘Evet’ çıkarsa bunun sahibi AK Parti olacaktır. Evet doğrudur. Farklı ‘Evet’ çıkması bize moral dopingi olacaktır. ‘Evet’ çıkarsa bize yazar ama ‘Hayır’ çıkarsa bunu kendi aralarında paylaşırlar.

Yüzde 60 ‘Evet’ bize güven verir

Yüzde 49 ‘Hayır’ yüzde 51 ‘Evet’i halka belki kendilerinin başarısı diye izah edebilirler. Bu ‘Muhalefet AK Parti’yi yıktı’ düşüncelerini güçlendirir havası yayarlar. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ikisi de yüzde 49 ‘Hayır’ çıksa bile liderliklerini perçinlerler. Ama yüzde 60 da alırsak; bu bizim içinde doğruyu söylemek gerekirse bir moral oyu, güven oyu olur. Bize güven verir.

Biz bu referandumu seçime endekslemesekte, bu süreci tamamen bağımsız görsek de, yine de açık farkla alırsak işimize daha çok şevkle sarılır daha bir moral, motivasyon sahibi oluruz. Seçimlere o moralle gireriz. Yine de muhalefetin bu referandumda toplumu kamplara ayırma yönündeki bu girişimi doğru değil. Ne çıkarsa çıksın biz hodri meydan demeyeceğiz yüzde 60’da alsak, üstünü de alsak parlamento da, iktidar da değişmeyecek. Ama inanın muhalefet bunun tersi olursa, ‘AK Parti gitsin’ diye bağırmaya başlayacak. İyi bir referandum sonucu, tıpkı 2007 Ekimi’ndeki referandumda alınan sonuç gibi iyi bir moral olabilir. Şimdi çıkıp bazı partiler ‘Biz de evet diyeceğiz’ açıklamaları yapıyorlar. Ama kampanyaların neredeyse tamamı partimizce yapılıyor.

‘Evet’lerin % 99’u AK Parti’nindir

O nedenle çıkan evetlerin yüzde 99’unun AK Parti’nin olacağını, AK Parti’nin çağrılarına yanıt olacağını söylememek haksızlık olur. Tabii açık arayla alınan bir evet oyu CHP’yi ne hale getirir orası da ayrı bir soru. Deniz Baykal-Kılıçdaroğlu dengesi ne olur? Ona da bakmak lazım. Her ne kadar Kılıçdaroğlu siyasi açıdan kıvrak bir kişiyse de, büyük bir şevkle savunduğu hayırlar başarısız olursa bunu partisinde liderliği açısından nasıl açıklar? Merak ediyorum. Mesela, Sayın Başbakanımız Tayyip Erdoğan’ın dediği gibi ‘İkinci olursam bırakırım’ der mi? MHP Lideri Bahçeli ise partisinin tabanına aykırı bir şekilde “Hayır”ı savunduğundan ve bu da içlerinde aslında bir tepki çektiğinden, evet çıkan bir referandum kendisi ve koltuğu için zor günlerin başlangıcı olabilir.

Güçlü ‘Evet’le yeni Kürt partileri gelir

BDP’de ayrı bir konu. Güçlü bir evet BDP’nin karşısında başka Kürt partilerini alternatif olarak getirebilir. Zaten bir süreden beri izledikleri politikalarda ne kadar yalpaladıkları ve problemler yaşadıkları, çözüm hiçbir katkıda bulunmadıkları ortada. Eğer, sandığa o bölgede gidişler artar, evetler beklenenden ötede çıkarsa BDP’nin yerine yeni aktörler de sahneye çıkar. Bunu bekleyenler var. ‘Terör örgütünden ve İmralı’dan uzaklaşalım’ diyenler var. Kemal Burkay’ın röportajı bu açıdan çok önemliydi.

Cumhurbaşkanının 5 yılda seçilmesi bir zarar getirmez

BENİM şahsi görüşüm, Sayın Cumhurbaşkanımı-zın görev süresinin 7 yıl olması yönünde ise de. Ama burada hassas bir durum vardır. Çünkü bu noktada çoğunluğun sesine bakmak ve muhalefeti de dinlemek lazım. Biz, nasıl 2007 Temmuz’un da 5 yıllığına seçildik ama 2007 Ekim’indeki referandumla görev süremiz 4 yıla indiyse, bunu Sayın Cumhurbaş-kanının durumuna da uygulayabiliriz. Yani o da 7 yıllığına seçildi fakat Anayasa değişikliği ile görev süresi 5 yıla inmiş oldu. Bu aynı zamanda ne demek? 2 kere 5’er yıl seçilebilir demek. Yani yeniden isterse aday olur ve seçilebilir. Burada Yüksek Seçim Kuru-lu’ndan (YSK) gelen sinyaller de görev süresinin 5 yıl olacağı yönünde. Anayasa hukukçuları da 5 yıla işaret ediyor. Evet, seçimin yapıldığı anda hüküm 7 yıldı ama şimdi 5 yıl durumu var. Biz de 1 yılımızı azalttık. Cumhurbaşkanının 5 yılda seçilmesi zaten bir zarar getirmez. Bakın biz 4 yılda seçime gidiyoruz. Kimsenin endişesi olmasın halkın seçeceği bir Cumhurbaşkanı kim olursa olsun Türkiye’nin hayrına olur.

Danıştay bize kurumsal muhalefet yapıyor

DANIŞTAY bize, iktidara geldiğimiz günden bu yana kurumsal muhalefet yapıyor. Her kararı bilerek kasıtlı alıyor. 8 senedir ağzımızı açıp bir şey söylemiyoruz. İlhan Cihaner’i Ankara’ya Savcı yapmaya çalışıyorlar. Bu nasıl iştir? HSYK, Anayasa paketi ile işte bu nedenle değişmeli. 5 kişiye baskı yapar yönlendirirsiniz ama 22 kişiye bunu yapamazsınız.

Toplumda yeri belli insanlar

ERGENEKON davası kapsamında tutuklu bulunan Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay’a ‘kulak verilmeli’ açıklamam çok yankı buldu. Orada bir soruya cevap vermiştim. Bunu biraz daha açmak gerekiyor. Bir mahkeme yakalama veya tutuklama kararı alırken, diğeri hemen itiraza aynı deliller üzerinden aynı hukuki tabanda serbest bırakılsın kararı verebiliyor. Bu nasıl bir iştir. Hukukun kriterleri aynı değil midir? Hüküm çok açık. Tutuklama, delil karartma, kaçma ve kişinin genel durumu göz önüne alınarak da değerlendirme yapılmalıdır.

Özkan’ı günahım kadar sevmem

Tuncay Özkan’ı aslında günahım kadar sevmem. Hayatımda bir kere gördüm. Bir sorunu vardı, onu halletmek için gelmişti. Mustafa Balbay’la ilgili de cuntalarla işbirliği yaptığına dair ciddi iddialar var. Belki ilişkisi var bilemem. Böyle şeyleri de hiç tasvip etmem. Karar yargınındır. Ama sonuçta, Balbay, Özkan veya Rektör Mehmet Haberal toplumda ne olursa olsun belli yerdeki insanlardır. 2 senedir hapisteler neredeyse. Bu hukukta 10 seneye yakın hapis yatan adam anlamına gelir. Hüküm giymeden bu olur mu?

Seslerine kulak veren yok

Yani “Benim topum tüfeğim yok. Benim durumumu da inceleyin” diyorlar. Kimse onlara kulak vermiyor. “Ben de saygınım. Bir yere gitmem. Beni de tahliye edebilirsiniz” diyorlar. Kimse onların sesine kulak vermiyor. Yani onların orduları yok mu da bunlar onların başına geliyor. Güçlü ve silahlı kişiler ile güçsüz kişiler arasında hukukta fark olmaz. İçimden bir ses bu hukuksuzluğun daha fazla sürmeyeceğini söylüyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!