15 eşcinseli güçlendirdik

Güncelleme Tarihi:

15 eşcinseli güçlendirdik
Oluşturulma Tarihi: Mart 10, 2010 00:00

Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf’ın, “Eşcinsellik bir hastalıktır, tedavi edilmesi gerekir” sözü üzerine başlayan tartışmalar sürüyor.

Haberin Devamı

Benötesi Psikolojisi Merkezi psikologlarından Yusuf Karabulut, “Tedavi iddialı bir söz. Acısını paylaşma, güçlendirme diyebiliriz” diyerek bugüne
kadar 15 kişinin hizmetlerinden ‘fayda’ gördüğünü iddia etti.

ASLINDA tartışma çok daha eski. ABD’de uzun yıllar Eşcinsellik Üzerine Ulusal Araştırma ve Tedavi Birliği NARTH’ın başkanlığını yürüten Dr. Joseph Nicolosi’nin Türkçe’ye de çevrilen “Erkek Homoseksüeller İçin Onarım Psikolojisi” isimli kitabı (Kaknus yayınları, Çeviren: Ebru Morgül)ise tartışmaları yeni bir zemine taşıdı. Çünkü kitap, temel olarak eşcinselliğin nasıl tedavi edilebileceğini anlatıyordu.

Kitabın Türkçe’ye çevrilip basılmasına önayak olan Benötesi Psikolojisi Merkezi, ‘Onarım Tedavisi’ altında eşcinselliği de iyileştiriyor. Dernekte görev yapan psikologlardan Yusuf Karabulut, “Tedavi edilen eşcinsellik değil kişinin varoluş acısıdır. Şayet bize gelen kişi acı çekiyorum diyorsa, biz bu acının giderilmesi için yardımcı olmaya çalışıyoruz. Acı çeken insana yardım eli uzatılır. Git işine sen normalsin denilmez” dedi.

15 kişi fayda

Karabulut, bugüne kadar kaç eşcinseli tedavi ettiklerine dair sorumuzu ise şöyle yanıtladı: “Tedavi demek iddialı bir söz. Acısının paylaşma, refakat etme, farkındalık uyarma ve güçlendirme diyebiliriz. Eşcinsellik tedavisi var ise de sonucu kişinin artık heteroseksüel olması demek değil. Dengeli bir duygu yapısına sahip olmaktır. Bu manada sorunuzun cevabı bu hizmetten 15 kadar kişinin fayda gördüğüdür diyebilirim.”

Eşcinsellik bir sonuç

Yusuf Karabulut, toplumda ‘homofobik’ olarak nitelenme korkusunun insanları tedirgin ettiğini ve pek çok kişinin sustuğunu belirterek şöyle konuştu: “Eşcinselliğin kendisini bir hastalık olarak görmüyorum. Eşcinsel olmak sadece bir sonuç. Eşcinsellerin çektiği acılara odaklansanız ve bunu tedavi etseniz ben birçoğunun eşcinsel kaygılarından kurtulacağına inanıyorum. Gerçi tek tip bir eşcinsel yoktur. Kendisini eşcinsel tanımlayan her bireyin hem eğilimleri farklıdır hem de acısının sebepleri. Dolayısı ile genelleştirmek yanlış olacaktır.”

Kavaf’tan yorum yok

Öte yandan Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf, “Eşcinsellik hastalıktır, tedavi edilmeli” sözleri nedeniyle gelen “40 yıl geçmişte kalmış” eleştirilerine yanıt vermedi. İzmir’de bir toplantıya katılan Kavaf, ilgili soruya, “O bir ay önce yaptığımız bir röportajdı. Bugün kadın istihdamını konuşacağız” diyerek yanıt verdi.

Haberin Devamı

‘Gay’lik başka eşcinsellik başka

Haberin Devamı

DOĞAL olarak burada, psikiyatri tarihindeki temel bir olgudan da söz etmek gerekiyor. Geçtiğimiz yüzyılın önemli bir bölümünde, eşcinsellik, ‘kişilik bozukluğu’ olarak kabul görüyordu. Ancak, 1973’te Amerikan Psikiyatri Derneği (APA), 1990’da ise Dünya Sağlık Örgütü (WHO), eşcinselliği ’psikiyatrik bir bozukluk’ sınıfından çıkardı. Ama, terapi sürecinden geçen eşcinsellerden birisinin “Erkek Homoseksüeller İçin Onarım Psikolojisi” isimli kitapta söylediği şu sözü de hatırlatalım: “Uzun yıllar gey olduğumu sandım. Sonunda anladım ki gerçekte ben gay değil, homoseksüellik problemi olan heteroseksüel bir erkektim.”

Toplum hoşgörülü ve insaflı olmak zorunda

Haberin Devamı

AKDAĞ, Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf’ın, “Eşcinsellik bir hastalıktır” sözlerinin hatırlatılması üzerine şunları söyledi: “Ben sayın bakanın hangi şartlarda ve hangi konuşma ortamında cevap verdiğini bilmiyorum. Ancak şu da bir gerçek. Türkiye’de eşcinsellik, bunu yaşayan kişiler açısından zor bir şeydir. Türkiye’deki kültür ve aile yapısı bu durumdaki insanların karşısına daha büyük zorluklar çıkarıyor. Toplum hoşgörülü ve insaflı olmak zorundadır. Ancak eşcinselliği normal bilinen cinsel ilişkiden ayıran bir takım hususlar olduğu da açıktır. Kişisel özgürlük Bu tartışmalarla beraber eşcinsel evliliklerin yapılabileceğine ilişkin hususlar okudum, mesela bu da bizim toplumumuzun kabul edebileceği bir durum değil. Bunları kişisel özgürlükler tarafına bırakmak lazım. Çocuklarımızın da cinsel kimliklerinin oluşması ve cinsel eğitimlerinin doğru gelişmesi açısından gerekenleri yapmalıyız. En sağlıklı cinsel yaşamın, tek eşlilik şeklinde gerçekleşen kadın ve erkek ilişkisi olduğu herhalde açıktır.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!