11 kişilik 'head hunter' kabinesi

Güncelleme Tarihi:

11 kişilik head hunter kabinesi
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 27, 2001 00:00

Bu hafta Tempo Dergisi'nde ilginç bir yazı var. Meksika'nın yeni Cumhurbaşkanı Vicente Fox, kurduğu 15 kişilik hükümetin 11 bakanını dünyaca ünlü ‘‘head hunter’’ (beyin avcısı) şirketi Korn Ferry aracılığıyla bulmuş. 500 BİN DOLARMeksika hükümeti bu iş için şirkete 500 bin dolar para ödemiş.Tempo, Korn Ferry şirketinin Türkiye temsilcisi Şerif Kaynar'la konuşmuş.Kaynar bu olayı şöyle anlatıyor:‘‘Kabine kurmak için çok iyi yetişmiş 11 Meksikalı istediğini söyledi. Korn Ferry International olarak çeşitli ülkelerde başarıya ulaşmış Meksikalı aradık.’’Şirket bu kişilerde şu özellikleri aramış:Bir şirkette önemli bir pozisyona gelmiş olmak. İki lisan bilmek. Ve en az 100 kişiyi yönetmiş olmak. Şirket Türkiye'de çalışan iki Meksikalıyı da önermiş. Biri Zerox şirketinde yönetici imiş. Öteki üniversitelerin birinde hocaymış.En büyük araştırma Meksika'da yapılmış. Her bakanlık için onlarca kişi ile görüşülmüş.Sonunda her bakanlık için üç kişi önerilmiş.Kabinenin 11 bakanı bu yöntemle bulunmuş.Dünyanın önde gelen şirketleri artık yöneticilerini böyle head hunter şirketleri aracılığıyla buluyorlar.Ama bir hükümete bu yolla bakan arandığını ilk defa işitiyorum.Tabii ortaya çıkan hükümetin tamamen ‘‘teknokrat’’ olduğunu söylememe gerek yok.ARANAN ÖZELLİKLERBurada benim dikkatimi çeken nokta, bakan olacak kişilerde aranan özellikler.Bir şirkette yönetici olmak, en az 100 kişiyi yönetmiş olmak ve en az iki lisan bilmek.Bunlar artık ciddi şirketlerin üst düzey yöneticileri için aradıkları minimum şartlar.Ama Türkiye de dahil olmak üzere, ülkenin koskoca kuruluşlarını, kamusal banka ve şirketlerini yönetecek olan bakanlarda, bunun onda biri bile aranmıyor.O yüzden tartışmamızı belki başka bir noktaya çekmemiz gerekir.Teknokrat hükümeti, kamuoyu önderlerinin hoşuna gitmeyen bir kavram.YAZARLARA BAKMAYINAncak ülkeyi yönetecek bakanlar artık, ‘‘head hunter’’ şirketlerinin yöneticilerde aradığı şartları haiz olmalıdır diye düşünüyorum.Yani hükümeti teknokratlaştırmak yerine, seçimle teknokratların da gelmesi yollarını açmalıyız.Ama en önemlisi şu:Devlet yönetme sanatında bazı tabuları yıkmamız gerekiyor.Artık hepimiz şunu kabul edelim.Hoşumuza gitsin veya gitmesin.Vatandaşın küçümsenmeyecek bir bölümünün kafasında şöyle bir demokrasi denklemi oluşmaya başladı:‘‘Demokrasi eşittir Enis Öksüz.’’Bu denklemi ne pahasına olursa olsun bozmamız gerekiyor.Demokrasiyi kurtarmak, halkın demokrasiye sahip çıkmasını istiyorsak, bu denklemi geçersiz kılmalıyız.Köşe yazarlarına bakmayın.Türkiye şu gerçekle karşı karşıya:‘‘Sokakta Serdar Turgut çoğunlukta...’’Hoşunuza gitse de gitmese de, Serdar'ı linç etmeye kalksanız da kalkmasanız da bu gerçek değişmeyecek.Parti içi dengeler, delege korkuları, 15 kişilik bir şirkete müdür olamayacak insanları Telekom gibi dev kuruluşların başına bakan olarak getiriyor.‘‘Head hunter'ların’’ 10 bin kişi arasında bile önermeyeceği insanlar bu ülkenin kaderini tayin edebilecek mevkilere gelebiliyor.Artık ‘‘Demokrasi budur’’ gibi safsatalarla oyalanacak vaktimiz kalmadı.ORTA SINIF KAHRAMANISokakta çok büyük bir kitlenin kafasındaki, ‘‘Seçilmemiş insanlar bu ülkeyi seçilmişlerden daha iyi yönetir’’ duygusunun haksız olduğunu ispatlamadıkça, Serdar sokakta çoğunlukta kalacaktır.Bugün bunca köşe yazarına, bunca linç girişimine rağmen bir orta sınıfın kafasında bir Serdar Turgut figürü oluşmuşsa ve bir yazar bu kadar etkili olabilmişse, bu seçim sisteminin artık kendini sorgulama zamanı gelmiş de geçmiş demektir.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!