Ermenistan ile çözüme hiç bu kadar yakın olmadık
Güncelleme Tarihi:
Zeynel LÜLE / BRÜKSEL
Oluşturulma Tarihi: Aralık 22, 2008 00:00
Dışişleri Bakanı Ali Babacan, Brüksel’de Hürriyet’e, 2008 yılında dış politikada yaşanan gelişmeleri değerlendirdi ve önümüzdeki yılda yaşanacak olaylara yönelik önemli ipuçları verdi:
ERMENİSTAN: "1’inci dünya savaşından beri devam eden sorunun çözümüne şimdiye kadar hiç bu kadar yaklaşılmadı. Serj Sarkisyan yönetimi, hem Azerbaycan hem de Türkiye ile ilgili sorunların çözümünün ülkeye istikrar ve refah getireceğini düşünüyor. Azerbeycan Devlet Başkanı Haydar Aliyev ve Sarkisyan, çözüm için iradeli duruş gösteriyorlar. Onlar ilerlerse, bizim işimiz de kolaylaşır. Son noktayı koyma aşamasında değiliz ama bayağı ilerleme kaydettik. ABD ve Rusya’nın da irade koyduğu bu fırsatın değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Tabii her üç ülke için de hassas konular Azerbaycan’ın toprak işgali, Tükiye’nin sözde soykırım iddiaları, Ermenistan’ın ise diaspora faktörü."
KIBRIS: Babacan, 2009 yılında Kıbrıs’la ilgili müzakerelerin kesilebileceği değerlendirmelerine itiraz etti ve AB Komisyonu’nun limanların açılmaması ile ilgili 2009’da da "durum değrelendirmesi" raporu yazacağını, bunun bir uyarı değil, bir tespit olacağını söyledi. Bir kaç üye ülkenin sorunun çözülmemesi halinde "askıya alma" meselesini gündeme getirebileceğini söyeyen Babacan, "Ancak bu karar 27 ülkenin onayıyla mümkün" dedi. "Kıbrıs müzakereleri ilelebet süremez. Biz bir takvim istiyoruz" diyen Babacan, Türkiye’nin AB süreci ilerledikçe, Yunanistan’ın ulusal pozisyonuna dönmesinin ve eski politikalarını uygulamasının sürpiz olmayacağını kaydetti.
ANAYASA: Bugünkü Anayasa’nın "ideal" olmadığını, bu konuda görüş birliği bulunduğunu belirten Babacan, Mart ayında yapılacak seçimlerden sonra "değişiklik" sinyali verdi. Babacan bu değişikliğin bir kaç yolu olduğunu belirterek bunları, "Ya yeni bir Anayasa ile ortaya çıkmak, ya kapsamlı değişiklik yapmak, ya da reformlar gündeme geldikçe gerektiğinde Anayasa üzerinde değişiklik yapmak" olarak sıraladı. Bu günkü ortamda Anayasa’yı tartışmanın doğru olmadığını belirten Bakan, "Sıhhatli tartışma, seçim ortamında olmuyor" dedi.
Fransa iyi başladı ama
FRANSA: Temmuz ayından beri AB Dönem Başkanlığı’nı yürüten Fransa ile "iyi bir başlangıç" yapıldığını, Paris’in son dakikaya kadar bunun çabası içinde olduğunu belirten Babacan, iki hafta önce yapılan AB Dışişleri Bakanları toplantısına kadar bunun devam ettiğini söyledi. Bu toplantıya sunulan belgenin, 2007’nin de gerisine düştüğünü gördüklerini belirten Bakan, 8 - 9 ülke ile görüşerek bu belgeye itiraz ettiklerini söyledi. Bakan, "Ancak her zirve toplantısı öncesi böyle uğraş vermek, pozitif enerjiyi tüketiyor ve ülkenin AB’ye olan bakışını olumsuz etkiliyor" dedi. Fransa Dışişleri Bakanı’na durumu söylediğinde ise "parmaklar Elysse sarayını gösteriyor" şeklinde konuştu.
AVRUPA BİRLİĞİ: Ocak’tan itibaren AB Dönem Başkanlığı’nı devralacak Çek Cumhuriyeti’nin "iyi niyetli" olduğunu, sürecin ilerlemesini arzu ettiklerini belirten Babacan, "Ancak tek bir ülkenin bile süreci sabote edebileceği görülüyor. Üstelik bize karşı olan ülke sayısı tek değil" dedi. "Hadi müzakereleri başlatalım" denirse, altı başlığın daha hemen bugün açılabileceğini belirten Babacan, (Mali Hizmetler, İşçilerin Serbest Dolaşımı, Enerji, Ekonomik ve Parasal Politikalar, Eğitim ve Kültür, Mali ve Bütçesel Hükümler) ancak bunu Rumlar ve Fransa’nın engellediğini söyledi.
KIBRIS: Babacan, 2009 yılında Kıbrıs’la ilgili müzakerelerin kesilebileceği değerlendirmelerine itiraz etti ve AB Komisyonu’nun limanların açılmaması ile ilgili 2009’da da "durum değrelendirmesi" raporu yazacağını, bunun bir uyarı değil, bir tespit olacağını söyledi. Bir kaç üye ülkenin sorunun çözülmemesi halinde "askıya alma" meselesini gündeme getirebileceğini söyeyen Babacan, "Ancak bu karar 27 ülkenin onayıyla mümkün" dedi. "Kıbrıs müzakereleri ilelebet süremez. Biz bir takvim istiyoruz" diyen Babacan, Türkiye’nin AB süreci ilerledikçe, Yunanistan’ın ulusal pozisyonuna dönmesinin ve eski politikalarını uygulamasının sürpiz olmayacağını kaydetti.
ANAYASA: Bugünkü Anayasa’nın "ideal" olmadığını, bu konuda görüş birliği bulunduğunu belirten Babacan, Mart ayında yapılacak seçimlerden sonra "değişiklik" sinyali verdi. Babacan bu değişikliğin bir kaç yolu olduğunu belirterek bunları, "Ya yeni bir Anayasa ile ortaya çıkmak, ya kapsamlı değişiklik yapmak, ya da reformlar gündeme geldikçe gerektiğinde Anayasa üzerinde değişiklik yapmak" olarak sıraladı. Bu günkü ortamda Anayasa’yı tartışmanın doğru olmadığını belirten Bakan, "Sıhhatli tartışma, seçim ortamında olmuyor" dedi.
Fransa iyi başladı ama
FRANSA: Temmuz ayından beri AB Dönem Başkanlığı’nı yürüten Fransa ile "iyi bir başlangıç" yapıldığını, Paris’in son dakikaya kadar bunun çabası içinde olduğunu belirten Babacan, iki hafta önce yapılan AB Dışişleri Bakanları toplantısına kadar bunun devam ettiğini söyledi. Bu toplantıya sunulan belgenin, 2007’nin de gerisine düştüğünü gördüklerini belirten Bakan, 8 - 9 ülke ile görüşerek bu belgeye itiraz ettiklerini söyledi. Bakan, "Ancak her zirve toplantısı öncesi böyle uğraş vermek, pozitif enerjiyi tüketiyor ve ülkenin AB’ye olan bakışını olumsuz etkiliyor" dedi. Fransa Dışişleri Bakanı’na durumu söylediğinde ise "parmaklar Elysse sarayını gösteriyor" şeklinde konuştu.
AVRUPA BİRLİĞİ: Ocak’tan itibaren AB Dönem Başkanlığı’nı devralacak Çek Cumhuriyeti’nin "iyi niyetli" olduğunu, sürecin ilerlemesini arzu ettiklerini belirten Babacan, "Ancak tek bir ülkenin bile süreci sabote edebileceği görülüyor. Üstelik bize karşı olan ülke sayısı tek değil" dedi. "Hadi müzakereleri başlatalım" denirse, altı başlığın daha hemen bugün açılabileceğini belirten Babacan, (Mali Hizmetler, İşçilerin Serbest Dolaşımı, Enerji, Ekonomik ve Parasal Politikalar, Eğitim ve Kültür, Mali ve Bütçesel Hükümler) ancak bunu Rumlar ve Fransa’nın engellediğini söyledi.