Devletin komplo kuracağını hiç düşünmemiştim

Güncelleme Tarihi:

Devletin komplo kuracağını hiç düşünmemiştim
Oluşturulma Tarihi: Aralık 16, 2008 00:00

Ergenekon Davası’nın ’1 numaralı’ sanığı emekli Tuğgeneral Veli Küçük, dün merakla beklenen savunmasını yaptı.

Suçlamaları ’Hepsi sanal’ diyerek reddeden Küçük’ün, özellikle "Devletin komplo kuracağını hiç düşünmemiştim" sözleri dikkat çekti. JİTEM diye bir birim bulunmadığını, bölgesinde hiç faili meçhul cinayet işlenmediğini ileri süren Küçük, "Özel defterime turşu nasıl yapılır diye not almıştım. Onu bile bomba yapımı ile karşılaştırdılar" dedi.

TERÖR örgütü olduğu ileri sürülen ’Ergenekon’un üst düzey yöneticisi olduğu iddia edilerek 2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılanan emekli Tuğgeneral Veli Küçük, ilk savunması için mahkeme karşısına çıktı. Küçük’ün, savunmasındaki, "Şu anda karşınızda bulunan Veli Küçük gerçek Veli Küçük’tür. İddianamede belirtilen Veli Küçük ise sanal bir Veli Küçük’tür. Devletin komplo kuracağını hiç düşünmemiştim" sözleri dikkat çekti. Silivri Ceza İnfaz Kurumları Kampusü’nde görülen Ergenekon Davası’nın dünkü 26’ncı duruşmasında savunması alınan Veli Küçük, şunları söyledi:

"Bu iddianame ile Atatürk’ün Cumhuriyeti yargılanmak isteniyor. Yapılmak istenen rejimi değiştirmektir. Çünkü eş savcılık böyle istemektedir.

İstanbul Avcılar ve Atıcılar Kulübü dışında herhangi bir derneğe üye değilim. Bir de Dünya Azerbaycan Kongresi üyesiyim. Hayatım boyunca gayrı yasal faaliyetim olmamıştır.

Alternatif ordu kurmak gibi bir niyetim olsa, emekli olmadan böyle bir faaliyette bulunurdum.

Jandarma Genel Komutanlığı’na bağlı İstihbarat Gruplar Komutanlığı’nda çok kısa bir süre görev yaptım. Bu birim Jandarma Genel Komutanlığı’nda kadrolu bir birimdir. Jandarma Genel Komutanlığı’nda JİTEM diye bir birim hiçbir zaman olmadı. İddianamede JİTEM denilerek gizemli bir ifade kullanılmaktadır. JİTEM tanımlaması şahsıma karşı değil TSK’ya karşı yapılan bir saldırıdır.

Devletin komplo kuracağını hiç düşünmemiştim. Evim cezaevi firarsi ya da PKK militanı aranıyormuş gibi polis tarafından kuşatılmıştı. Bu görüntüyü gören polisin darbe yaptığını düşünebilirdi. Her sabah saat 07.00’de gelen korumalarımın gelmemesi için İstanbul Jandarma Komutanlığı’nı aradım. Bir kısım basın bunu yardım istiyormuşum gibi yansıttı. Kimseden yardım istemedim. Benim yardıma ihtiyacım yok.

Turşu tarifi yazdım onu bile bomba yaptılar

Basında Kocaeli’nde faili meçhul var diye devamlı yazılar yazıldı. Benim bölgemde nerede olursa olsun faili meçhul olmaz. Her şeyi ortaya çıkarırım. Özel defterime turşu nasıl yapılır diye not almıştım. Onu bile bomba yapımı ile karşılaştırdılar.

Maalesef terör örgütü deyimi Türk’ün kabesi ve mihrabı olan Ergenekon ile birlikte kullanılmıştır. Ergenekon ile terör örgütü kelimesini birlikte kullanırsam, bu benin ayıbım ve günahım değildir. Bu yüzden yüce Türk milletinden özür diliyorum.

Polisler, PKK militanı arar gibi evimi kuşattı

21 Ocak sabahı saat 05.00 sıralarında evim basıldı. Bir gece öncesinde rahatsızlığımdan hastaneye gittim. Hastaneye götürülmem gerekirken emniyete götürüldüm. İtiraz bile etmedim. Hayatım boyunca hata yapmadım. Hele vatanıma asla. ’Veli Küçük korktu’ dedirtmemek için hastalığımı bile söylemedim.

Ülkemiz kardeş kavgası yaratılarak iç savaşın içerisine çekilmeye çalışılıyor. Cumhuriyetin temel değerleri ile vatanın ve milletin bölünmezliği uğruna mücadele eden herkesi yıldırmak esas alınmıştır.

Bu maksatla bir kısım medyanın ve uluslararası karanlık çevrelerin de desteği ile bir yamyam kazanı oluşturulmuş ve sesi çıkan herkes bunun içine atılmaya başlanmıştır. Kazanda gerçekten buharlaştırılmak istenen laik ve bağımsız Cumhuriyet rejimidir.

Yaptıklarım suç ise faillerin başındayım

Gerçek Veli Küçük ve uzun yıllar hizmet etmekten büyük gurur duyduğu Türk Silahlı Kuvvetleri karalanmaya çalışılmıştır.

Vatanını milletini bayrağını sevmek, sevmeyenleri kınamak ve onlarla yasal zemin üzerinde mücadele etmek bir suç ise yine faillerin başında gelmekteyim.

Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yıpratmayı hedefleyen bilinçli, sinsi ve sürekli bir şekilde oluşturulan Veli Küçük imajı üzerine kurulan, uydurma ve hayali senaryolarla sanık olarak mahkeme huzuruna getirildim.

Ben sustukça, ’sanal Veli Küçük’ yaratıldı

Medyatik olmaktan sürekli uzak durdum, sustum. Ben sustukça bunu fırsat bilenler tarafından, esasen faili yıkıcı şer güçleri olan olaylar benim üzerime yıkılmaya başlandı. Devletine, milletine legal alanda hizmet eden Veli Küçük yerine, bölücü, yıkıcı çevrelerin algıladığı puslu ortamın yaratılmasına katkı sağlayan gerçek veya uydurulmuş her olayın faili gibi gösterilen, illegal ve sanal bir Veli Küçük yaratılmaya çalışıldı.

İddianamede adım 1874 kez geçti. Okuyan kişi, suçlu imajıyla okuyacaktır. Bu senaryo TSK ve benim üzerimden yazılmıştır. Bundan daha iyi karalama sistemi yoktur. Bunu CIA iyi bilmektedir.’’

Müdahil avukatlara sırtını döndü

Veli Küçük çapraz sorgusu sırasında kendisine soru yönelten Cumhuriyet savcılarıyla yüz yüze gelmemeye özen gösterdi. Müdahil avukatlar soru sorduğu sırada ise sırtını onlara dönen Küçük 23 sorudan 15’ine cevap vermedi. Müdahil avukatları tarafından Veli Küçük’ün ajandasına aldığı notlarla ilgili olarak sorulan 8 soru ise Küçük’ün avukatlarının itirazı üzerine mahkeme tarafından reddedildi. Mahkeme sanık Mehmet Zekeriya Öztürk’ün MİT’te görevli olup olmadığının sorulmasına karar vererek duruşmayı bugüne erteledi.

Veli Paşa olmak zor başkanım

"VELİ Paşa olmak çok zor başkanım. Köydeki evimin dışında servetim yok. Banka kredisiyle ev aldım. İddia makamı lehime olanları iddianameye koymamış. İddia makamı, görevinden öte, öç alma gibi bir tutum sergilemiştir. 35 senelik hizmetimin karşılığı olan emekli maaşıma el koydurmuştur.

Danıştay saldırısından sonra bir yetkili ’Sürprizlere hazır olun’ dedi. Ardından Muzaffer Tekin ile çekilen fotoğrafım servis edildi. Sonra sürprizin ikinci kısmı sahneye konuldu. İsveç’teki toplantıda çekilen fotoğrafta Alparslan Arslan’ın da yer aldığı ileri sürüldü. Bu gencin Azeri bir genç olduğu ortaya çıktı. İddianame bitme aşamasındaydı ve fotoğrafı koyamadılar, ancak beni koymak zorunda kaldılar. İddia makamı mecbur kalmış olabilir. Benim ne Alparslan Arslan ile ne de diğer sanıklarla ilişkim var."

’Bakarız’ nasıl ’Hallederiz’ oldu

VELİ Küçük’ün avukatlığını üstlenen kızı Avukat Zeynep Küçük, yazılı savunmasında, müvekkilinin telefon görüşme içeriklerinin kasten değiştirdiğini veya eksik olarak iddianameye yansıtıldığını öne sürdü. Avukat Zeynep Küçük, Veli Küçük - Sami Hoştan konuşmasının dinleme dökümünün iddianameye yansıtıldığı bölümü örnek gösterdi.

’Bi bakalım hele ya’

Avukat Zeynep Küçük’ün mahkemeye sunduğu iddianamedeki bölümde, 22.11.2007’de yapılan telefon konuşmasında Sami Hoştan’ın, Veli Küçük’e bir işten 1,5 Milyon dolar para kaybettiğini söylediği yer alıyor. İddianamede dökümü yapılan dinleme kayıtlarına göre, Hoştan’ın bu sözleri üzerinemesi üzerine, Küçük de cevaben, "Bi oturalım bi konuşalım ne yapacaz ne edecez ya bi bakalım hele ya" şeklinde cevap veriyor. (Klasör 436/923)

’Küçük teskine çalıştı’

Savcılığın mahkemeye sunduğu iddianamede ise, önce ’Gizli Tanık’ ifadelerine dayanılarak, Veli Küçük’ün Kocaeli’nde Alay Komutanlığı yaptığı sırada Sami Hoştan’ın sık sık gelip gittiği belirtiliyor. İddianamede, ardından, yukarıdaki konuşmaya da gönderme yapılarak, Küçük ile Sami Hoştan’la yakınlıklarına vurgu yapılarak, "Sami Hoştan’ın 1,5 Milyon dolar para kaybettiğini söylemesi üzerine de ’Oturur konuşuruz, hallederiz’ şeklinde Veli KÜÇÜK’ün teskin etmeye çalıştığı tespit edilmiştir" deniliyor. (İddianame/Sayfa 923)

Susurluk kazasını anlattı Dilovası’nı deşifre etti
/images/100/0x0/55eac20cf018fbb8f894cf55


VELİ Küçük merkezinde yer aldığı iddia edilen Susurluk kazası ile bağlantısını da duruşmada şöyle anlattı:

"Sedat Bucak ve Hüseyin Kocadağı tanıdığım için Sami Hoştan telefon ile arayarak kazayı bildirdi. Onun kazayı nasıl öğrendiğini bilmiyorum. Balıkesir Emniyet Müdürü’ne durumu sordum. Kocadağ’ın öldüğünü, Sedat Bucak’ın ağır yaralandığını söyleyince Bucak’ın hastaneye yetiştirilmesini rica ettim. Bucak aşireti devletin yanında yer almış, PKK’ya karşı savaşan bir aşirettir. Kocadağ’ın da emniyet görevlisi olarak PKK ile mücadelede basmadığı toprak kalmamıştır. Her ikisi de yakın arkadaşımdır.

Soruşturma için başvurdum

Emniyet müdürü kazada bir kadın ve bir adamın daha öldüğünü söyledi. Kadını tarif etti, çıkartamadım. Adamın Mehmet Özbay kimliğini söyleyince Abdullah Çatlı olabileceğini hatırlattım. Çatlı’nın, Özbay kimliği ile gezdiği daha önce basında yer almıştı. Çatlı’nın cenazesini kaçırmak için adam gönderdiğim yazıldı. Bu yazılanlarla iddia makamı yönlendirildi. Benim Susurluk’un tam ortasında olduğum iddiaları bundan kaynaklanıyor. Böyle bir olayda cenazenin verilmeyeceğini en iyi ben bilirim. Bu iddialardan sonra hakkımda soruşturma yapılması için iki kez başvurdum. Soruşturm sonucu yorumların gerçek dışı, orduyu yıpratmaya yönelik faaliyetler olduğu yönünde rapor hazırlandı. Hatta bu konuya ilişkin hazırlanan ve bütün gazetelere gönderilen basın bülteni hiçbir yerde yayınlanmadı.

Peker örgüt lideri değil

Susurluk kazası için oluşturulan TBMM araştırma komisyonuna gitmediğim gerçek dışıdır. Komisyona çağrılmadım. Anadolu’da bir söz vardır. ’Çağrılmayan yere simitçi ile leblebici gider’ Nasıl gideyim.

Sami Hoştan ve Sedat Peker dışında tanıdığım yok. Sami Hoştan ve Sedat Peker’in de suç örgütü lideri olduğunu kabul etmiyorum.

’Dilovası’ Hüseyin Tatlıgil

Gizli tanık ’Dilovası’, Hüseyin Tatlıgil’dir. Giresun Jandarma Bölge Komutanı olduğum sırada bu örgütü Karadeniz bölgesine sokmadım. Hakkımdaki beyanları bu yüzden söylemiş olabilir. PKK Karadeniz’e girmek istiyordu. DHKP-C’yi de taşeron olarak kullanmaya çalışıyordu. Bu nedenle bu gizli tanık ’Dilovası’nın ifadeleri kabul etmiyorum."

’Güney bilgileri tartışmalı’
/images/100/0x0/55eac20cf018fbb8f894cf57


"TUNCAY Güney, bilgiler getiriyordu. Ancak doğruluğu tartışılır bilgilerdi. Benimle irtibatını devam ettirmek için bilgi getiriyordu. Güney’in 2000’deki emniyet sorgusu bugüne hazırlıktır. Bu mülakatta Güney sorgucular tarafından ısrarla yönlendirilmiştir. Güney’in bana tuzak olarak getirdiği Honda cipi alsaydım bu operasyon daha erken yapılacaktı.

Tuncay Güney’in iftira ve saçmalıkları iddia makamı tarafından samimi beyan olarak değerlendirilmiştir. Denize düşen yılana sarılır. İddia makamı da birisine verdiği sözleri yerine getirmek zorunda kalmıştır. Davanın eş savcısı geleceğini bu davaya bağlamış, saçmalıklara Savcı Zekeriya Öz çakı bulmuş çocuk gibi sevinmiştir..

Tuncay Güney’in 2000’de ’Biz hazırladık’ diyerek bana getirdiği Ergenekon dokümanı kütüphanemin hiç kullanılmayan rafında bulunmuştur. Belgenin varlığını dahi unutmuştum.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!