Günah elmasındaki ilk ısırık

BU ayın başında, iş dünyasında çok büyük yankılar uyandıran bir gelişme oldu.

Haberin Devamı

Bu gelişme Türkiye’de ekonomi sayfalarına fazla yansımadı. Veya ben göremedim.

Ama ekonomistler önem verseydi mutlaka görürdüm.

* * *

Olay şu.

Yatırımcı dünyasının en büyük isimlerinden biri olan UBS’nin baş analisti Jonathan Golub Amerika’nın en büyük 500 şirketinin geçen yılın son çeyrek rakamlarını yayınladı.

Ancak analizleri alan yatırımcılar bir sürprizle karşılaştılar.

Jonathan Golub iki ayrı analiz yayınlamıştı.

Bunların biri Standart&Poors’un en büyük 500 şirketinin tamamının son çeyrek rakamlarıydı.

Ama ikinci bir liste daha vardı ve oradaki şirket sayısı 500 değil, 499’du.

Analist, ikinci listeye Apple firmasının rakamlarını koymamıştı.

Çünkü Apple öyle bir büyüklüğe geldi ki, artık onun rakamlarındaki bir oynama, bütün ekonominin değerlendirme ölçülerini altüst ediyordu.

Yani öteki şirketlerin başarı ölçülerini anlamanız mümkün olmuyor.

Ekonominin iyiye mi kötüye mi gittiğini de anlayamıyorsunuz.

* * *

Fikir sahibi olmanız için birkaç örnek vereyim.

-Apple’ın piyasa değeri 475 milyar dolara ulaştı.

-  2012 yılında gelirleri yüzde 73 artışla 46.3 milyar dolara yükseldi.

Bütün öteki şirketler bırakın kârı, bir yıl önceki seviyelerini tutturmaya çalışırken, Apple, 13.1 milyar dolar kâr açıkladı.

-  İŞLER İYİ Mİ KÖTÜ MÜ Peki bunun toplam Amerikan ekonomisi açısından anlamı nedir?
Onu da şöyle açıklayayım.

-  YÜZDE 6 ARTIŞ S&P en büyük 500 şirketinin 2012 kârlarına bakarsanız, bir yıl öncesine göre yüzde 6 artış gözleniyor.
500’lük listede durum böyle. Yani durum fena değil.

-  499’LUK LİSTE Ama 499’luk listeye bakarsanız, yani Apple dışındaki Amerikan ekonomisi ne oldu merak ederseniz sonuç çok farklı.
499 şirketin kârlılığı sadece yüzde 2.8.

-  Amerika’nın en büyük 500 şirketinin toplam kazancının yüzde 6’sını Apple tek başına sağlıyor.

-  Apple, bugün marka değeri olarak, Amerika’nın en büyük 500 şirketinin yüzde 3.8’i.
Yani Microsoft artı IBM’in toplam değeri kadar.

-  NASDAQ 100 denilen en büyük 100 şirket arasındaki değeri ise yüzde 16.6
Orada da Google artı İntel artı Amazon toplamı kadar bir değere sahip.

* * *

Apple Silikon Vadisi’nin Cupertino kasabasında bir evin garajında doğmuştu.

Garaj çocuklarının geldiği nokta bu.

İngilizcede “elma” anlamına geliyor. Amblemi, bir ucu ısırılmış elma.

Yani Adem ile Havva’nın ısırdığı elma gibi.

Hepimiz, elmanın kendisine değil, o ısırılmış kısmına dikkat kesiliyoruz. Çünkü ilk günahı, elmanın kendisi değil, ısırılmış kısmı ediyor.

Ekonomik hayatın 21’inci yüzyıldaki en büyük gerçeği de bu.

Gelecek, statükocuların, “Ben işi en iyi yaparım” diye kendi kendini aldatanların değil, günah elmasını ısırmaya hazır ilk günahkârlarındır.

Onlar bitmeyecek ve kendi yerini garantide gören biz aptallar da artık hiç rahat uyuyamayacağız.

Çünkü artık, her birimizin köşesinde ilk ısırığı atmaya hazır genç bir günahkâr, zamanını ve gününü bekliyor.

Haberin Devamı

12 ADANIN YENİDEN DOĞUŞU

Haberin Devamı

ÖNCEKİ gün Rodos’tan gönderilmiş büyük bir zarf aldım. İçinde Yunancadan Türkçeye çevrilmiş bir mektup vardı.

Yazan, Rodos’un en tanınmış restoranı “Alexis”in sahipleriydi. Şöyle başlıyordu:
“Geçtiğimiz turizm sezonunda adamıza yüksek sayıda kaliteli Türk turistin gelmesi çok sevindirici bir olay oldu. Türk turist sayısı önceki senelere göre geçtiğimiz sezon çok daha yüksekti. Tabii, Antalya’da vize ofisinin kurulması daha da fazla artışa yol açacaktır.”

Mektubun altında şu imza vardı:
“Ioannis ve Konstantinos Katsimbrakis Ailesi...”

* * *

Alexis benim Doğu Akdeniz’de en beğendiğim iki-üç restorandan biridir.

Olağanüstü iyi insanlar tarafından işletilir. Gördüğünüzde iki kolunuzu açıp sarılacağınız insanlardır.

Türkiye’ye yakın Yunan adalarında müthiş bir insani buluşma yaşanıyor.

Türkiye’nin gelir düzeyi iyi, okumuş insanları yakın Yunan adalarını keşfettiler. Ama Yunan adalarının halkı da kaliteli Türk insanını keşfetti.

Rodos, Simi, Leros, Patmos, Sakız, Samos, Midilli ve daha birçok yakın ada...

Bütün dünya bilsin ki, Bizim “12 Adalar”, Yunanlıların “Dodokones” dediği bu bölgede, Akdeniz’in savaştan kararan ufkuna meydan okuyan müthiş bir halk kaynaşması yaşanıyor.

Bu insani kaynaşmanın ekonomisi yaratılıyor.

İnsani altyapısı hızla gelişiyor.

* * *

12 Adalar, artık bizim kaybettiğimiz bir hüzün nostaljisi değil; yeniden kazandığımız bir komşu... Artık “başka bir ülke” demeye bile ağzım gitmiyor.

Yunanlılar için de, artık karşıdan gelecek barbar bir istilayı bekleyen, ilk savunma hattı değil oraları. Mutlu ve hak edilmiş bir buluşmayı ifade ediyor.

Artık orası burası, burası da orası... 

Yazarın Tüm Yazıları