Gümüş Ekran
Güncelleme Tarihi:
Medya katilin peşinde
Gerçek Suç (True Crime) bir yandan adalet sistemini eleştirirken bir yandan da medyanın adaletin sağlanması konusundaki işlevine değiniyor.
Clint Eastwood'un ‘‘Gerçek Suç’’unu seyreden gazeteci arkadaşlar, Amerikan gazeteleri ve gazetecileri de bize benziyor yargısına varmışlar.
Gerçekten bu öyle bir meslektir ki, kime rastlasam kuşkucu, kime rastlasam bir başkası hakkında söyleyeceği bir kaç iğneli söz var.
Ben, ‘‘Gerçek Suç’’u bir kaç düzlemde seyrettim.
Birincisi zenci-beyaz karşıtlığını vermesi yönünden.
Katil çocuğun evine muhabir Eastwood gittiğinde zenci kadının söylediğini unutmuyorum:
‘‘Herhalde öldürülen bir beyaz olduğu için buraya geliyorsunuz, yoksa zenciler için kılınızı kıpırdatmazsınız.’’
Oysa katil zanlısı da bir zenciydi, belki de ölen katil çocuğun babannesi bu yüzden gerçeğin ortaya çıkmasını istedi, yardımcı oldu.
Gazete yönetim yerlerinin, meslekten olanların deyimiyle yazıişleri odasının kendine özgü, heyecanlı, bazan tartışmalı bir atmosferi vardır.
Kimi zaman inandırıcı görünmeyen haberlerin ardında çok önemli atlatma bir haber çıkabilir.
Şimdi pek hatırlanmıyor, sordum soruşturdum, son zamanda gazeteciler bireysel katilleri ortaya çıkarmak yerine, çetelerle uğraşıyorlar.
O yüzden geçmişte kalan bireysel polisiye olaylardaki başarıyı artık gazeteciler göstermiyor.
Yıllarca önce kesikbaş cinayetlerinin failini bir gazeteci bulmuştu.
Diyeceksiniz ki, gazeteci polisin görevini mi üstlenmeli?
Bu sorunun en doğru cevabı bence şudur: Gazeteci toplumlarda karanlıkta kalmış her şeyi aydınlığa çıkarmak zorunda olan, bu sorumululuğu taşıyan kişidir.
İster haksız bir suçulunun aklanması olsun, ister toplumsal bir kıyımın sonucu.
Bu bakımdan bazan ona yapılan suçlamalarda ben haksızlık görüyorum.
Çünkü gazeteci, her işin peşine düşen adamdır, filmde de denildiği gibi, kötü kokuları ilk önce onun burnu alır ve doğrudur.
Bu uğurda bir çok şeyini keşedebilir, eşini ve işini bile.
Ama onun da en büyük varlığı doğru haberdir.