Gülşen’in pop art tablo merakı

Thomas Bayrle, Alman pop-art’ının önde gelen isimlerinden biri.

Haberin Devamı

Geçen yılın son ayında bizde de esaslı bir sergisi olmuştu Dirimart Sanat Galerisi’nde.
“Camera degli Sposi” adıyla.
O sergide sanatçının 1970’lerde yaptığı tabu yıkan işleri sergilenmişti.
Niye Wikipedia tadındaki bilgilerle Thomas Bayrle özeti geçiyorum durup dururken?
Çünkü Gülşen bu ünlü sanatçının peşindeymiş.
Daha doğrusu tablolarının peşinde. Çalışmalarına hayran olduğu Thomas Bayrle’ın eserlerinden birkaçını yeni evinin duvarlarına asmak istiyormuş Gülşen.
Hatta bir tabloyu şimdiden rezerve ettirmiş bile.
Bu arada bir tablonun fiyatının 30 bin euro olduğunu da belirteyim.

Sedef Adası’nda bir Suudi konuk

Bu yaz en sık gidip geldiğim adalardan biriydi Sedef Adası.
Diğer adaların aksine, ayak bastığım andan itibaren gerçekten İstanbul’da hissetmiyordum kendimi.
Hele adanın arka tarafındaki Antalya Plajı’nda...
Şimdi bu küçük ve özel adanın yabancı bir konuğu var bu yaz: Suudi Kralı’nın kardeşi Sattam bin Abdülaziz.
Adadan arazi satın almış Abdülaziz.
Ve yaz ortasına kadar evi inşa edilecekmiş.
Adanın bu yeni sakinini diğer adalıların nasıl karşılayacağını merak ediyorum.
Gizli bir çatışma yaşanacağı kesin.
Yanı sıra, adanın hangi tarafına evin yapılacağını da merak ediyorum... Çünkü adada arazi zaten kısıtlı.
Olan, 1956’dan itibaren özenle dikilen ağaçlara olmasın sonra?
Malum, o yıllarda Fethi Ahmet Paşa’nın torunları Şehsuvar Menemencioğlu ve kardeşi Reyan Şehsuvaroğlu, bu kurak adaya farklı türde 40 bin ağacı özenle ekerek hayata döndürmüşlerdi.

Haberin Devamı

127 saatlik sabır

James Franco’nun oynadığı 127 Saat’i izlerken seyircinin de kendisini o kanyon yarığının arasına sıkışıp kalmış gibi hissetmemesi imkansız.
Ben öyle hissettim ve bir ara -ne yalan söylemeli- içim daraldı, ama filmi de sonuna dek izlemeyi bırakamadım.
Çünkü merak ettim, çünkü hayran oldum.
Filmin kahramanı -ve gerçekten bu kazayı yaşamış olan- dağcı Aron Ralston’ın bitmek bilmeyen azmine...
Dahası, başına böyle bir şey geldiği halde sonradan hız kesmemesine, yine dağ dere tepe tırmanıp kendine yeni maceralar bulmasına...
“Peki film akıyor mu, gidelim mi?” derseniz; gayet güzel akıyor. Danny Boyle hiç öyle sıkıcı bir film yapmamış. Müzikleriyle, çekimleriyle bu tek kişilik filmi (aslında iki! Kayayı da unutmayalım) bir hayli renkli kılmış.
Demem o ki, izleyiniz...

Haberin Devamı

Yeni keşif: Deniz Çetin

Sarışın bir Ankaralı Deniz Çetin. Şu sıralar müzik kanallarında dönen klibine (“Aşık Kalacak mısın?”) ilk rastladığımda, klişe ama, yabancı zannetim kendisini.
Çünkü, nasıl derler, bildik Türk tipi yoktu Çetin’de (ama Sawyer havası da yok birkaç yerde yazıldığı üzere, yanlış bir benzetme.)
Fiziği geçtim, Deniz Çetin’in sesi de bildik formun dışında. Türkçe pop aleminde şu anda böyle bir ses rengi yok.
“Aşık Kalacak mısın”ın söz ve müziği Çetin’e aitmiş.
Şarkı pop-rock ambiyansında.
Tam yazlık, tam klipteki gibi gitarlık ve kumsallık.
Yani olmuş, yani Deniz Çetin hoş gelmiş, dikkat kesiliniz derim...

Yazarın Tüm Yazıları