Gülerce: Hocaefendi bana sitem etmedi

ZAMAN Gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce, dün yazdığım “Gülerce bir karar vermeli: Sözcü mü? Gazeteci mi?” başlıklı yazımla ilgili konuşmak üzere aradı.

Haberin Devamı

Her zamanki gibi gayet samimiydi.
İçinde bulunduğu açmazın farkındaydı.
Uzun uzun konuştuk.
* * *
Hüseyin Gülerce’nin söylediklerini “yorumsuz” aktarıyorum:
-  SÖZCÜ DEĞİLİM: Fethullah Gülen Hareketi’nin ekranda gözüken, gazetede yazan bir siması olduğum için “sözcü” algısı doğuyor. Ben her çıktığım televizyon programında söze “cemaatin sözcüsü” olmadığımı ifade ederek başlıyorum. “Sözcü” olmadığımı kanıtlamak için daha ne yapabilirim?
-  ZOR DURUMDAYIM: Benim durumum öyle zor ki... Bu “Hareket” herhangi bir saldırıya maruz kaldığında ya da tartışma konusu olduğunda bütün arkadaşlarım “Senin televizyonlara çıkıp konuşman lazım” diyorlar. Çıkıp konuştuğumda ise “sözcü” gibi algılanıyorum.
-  YAZARLIĞI BIRAKMAM: Yazarlığı bırakmak istemiyorum. Gazeteciliği seviyorum. Ben 1977’de sarı basın kartı olan bir gazeteciyim. O dönemde Mücadele Birliği’nin günlük olarak yayınlanan Bayrak Gazetesi’nin başyazarıydım. O zamandan beri yazıp çiziyorum. Yazarlığı bırakıp sözcülük görevini üstlenmek istemiyorum.
-  ÖCALAN’DAN KAYNAKLANDI: Ben bir gazeteci olarak Öcalan’ın avukatlarıyla görüştüm. Eğer Abdullah Öcalan işi abartmasaydı, “Cemaatle işbirliği yapalım” falan demeseydi bu iş bu kadar dallanıp budaklanmazdı. Benim avukatlarla yaptığım görüşmeyi Öcalan alıp da “cemaat” işine çevirince iş bu noktalara geldi.
-  GÜLEN’DEN SİTEM YOK: Fethullah Gülen Hocaefendi bana herhangi bir sitemde bulunmadı. Cemaat içinden arkadaşlarım da sitemde bulunmadı. Hatta arkadaşlarım beni teselli ettiler, “Üzülme” dediler.
-  O YAZIYI YAZDIM ÇÜNKÜ: Özür dileyen, pişmanlık ifade eden yazıyı yazmamın tek bir nedeni var: Sözcü Gazetesi’nde emekli yüksek yargıç Tansel Çölaşan’ın “Apo ile Feto cumhuriyeti yıkmak için kol kola” başlığıyla yayınlanan çok çirkin bir demecini okudum. Çok üzüldüm. Hizmete zarar verdiğimi düşündüm. Özür yazısını bu nedenle yazdım.
-  BİR DAVAM VAR: Benim bir davam var. Ben Allah’ın rızasını kazanmak istiyorum. Bunun için ferdi olarak da bir şey yapabilirim. Ama bu arkadaşlarla birlikte yürümeyi tercih ettim. Bunun bir bereket getirdiğine inanıyorum. Bu bir sözcülük değildir. Ben kendilerini hizmete adamışlarla birlikte yürüyen biriyim. Onların ağabeyleri, arkadaşıyım.

Haberin Devamı

Başakşehir’de aşk başkadır

Haberin Devamı

GAZETECİ arkadaşım Nuh Gönültaş’ın “İslami kesimde aşk, boşanma ve garsoniyer” meselesini işleyen yazısını ilgiyle okudum.
Nuh özetle diyor ki:
“Muhafazakârlar ikinci evlilik yapıyorlar, adresleri de Başakşehir”.
Bu bilgiyi alınca aklıma şu üç şey geldi:
-  BİR: Başbakan Erdoğan’ın Refah Partili İstanbul Belediye Başkanı olduğu dönemde iki toplu konut projesi hayata geçirilmişti. Bu projelerden birine “Başakşehir”, diğerine de “Hilalşehir” adı verilmişti. İsimler Refah Partisi’nin “hilal başaklı” parti ambleminden geliyordu. Hey gidi günler hey!
-  İKİ: Kasım ayının sonlarına doğru aşkı yakalayan Ece Vahapoğlu, o günlerde yazdığı makalesine aynı adlı filmden aldığı ayakla “Kasımda aşk başkadır” başlığını atmıştı. Benim de içimden “Başakşehir’de aşk başkadır” demek geldi.
-  ÜÇ: Bir ara her şeyi İslamileştirme modası vardı. İslami moda, İslami edebiyat, İslami tatil, İslami plaj... Cevabını aradığım soru şu: Şu Başakşehir meselesi, neyin ‘İslami’si oluyor acaba?

Haberin Devamı

Bir soru/Bir cevap

SORU: Sen kendini gerçekten bağımsız ve bağlantısız mı sanıyorsun?
CEVAP: Dört dörtlük bir bağımsız ve bağlantısız mıyım, tartışılır ama bir partiliden, bir cemaatçiden, bir misyon adamından, bir dava erinden, bir adanmıştan daha bağımsız ve bağlantısız olduğum sanırım tartışılmaz.

Derin’in yüzük parasına katkı

EPEY zaman önce Cem Uzan’la ilgili bir yazı yazmışım.
Ne yazdığımı hatırlamıyorum bile.
Cem Uzan hemen mahkemeye koşmuş, “Bu Ahmet Hakan bana hakaret etti” diye...
Para istiyor.
Düşünün:
Adam Paris’e kaçmış ama maşallah açtığı davayı bizden bile iyi takip ediyor.
İfade vermeye gitmediğim için beni resmen “kaçak” durumuna düşürmüş.
Kısacası...
Ellerin memleketinde kaçak olarak yaşayan Cem Uzan, bir yandan buradaki davalarını takip edip benim gibilere göz açtırmıyor, bir yandan da sosyete dilberlerine aldığı pahalı yüzüğün parasını çıkarmaya çalışıyor.
Rahmetli dedem, her fırsat düştüğünde “Oğlum bu dünyada saf olmayacaksın, atak olacaksın, girişken olacaksın, uyanık olacaksın” derdi de, ne demek istediğini bir türlü anlamazdım.
Ama şimdi galiba anladım.

Haberin Devamı

Birkaç olay adam

MEHMET SEVİGEN: Devlet Bakanı Egemen Bağış’a “yumurta lekesi tutmayan takım elbise” hediye ederek olay oldu.
EMRE AKÖZ: “Utanmadan parasız eğitim isteyen keratalar! Sizde biraz kafa olsa Başbakan’ı alkışlarsınız” minvalinde yazılar yazarak, yalakalıkta aşılması zor bir eşiği aşarak olay oldu.
DENİZ BAYKAL: 17 yıllık kesintili genel başkanlık döneminde çarşafı bir tek “çarşaf açılımı”nda dile getirip, genel başkanlıktan çekildikten sonra “çarşaf liste” talebinde bulunmasıyla olay oldu.
REHA MUHTAR: Yazdığı köşe yazılarında aile hayatını tanzim etme gayreti göstererek köşe yazarlığına yepyeni boyutlar kazandırmasıyla olay oldu.
ABDULLAH GÜL: Kayseri odaklı yolsuzluk iddialarını, “Tarafsızlığımı bozmamak için kendimi zor tutuyorum” diye karşılayarak tarafsızlığını gerçekten bozmaması nedeniyle olay oldu.

Haberin Devamı

CHP Kurultayı’na neden gitmiyorum

-  Geçmiş kurultay deneyimlerinden biliyorum ki ben “cüzdana mukayyet olmak” konusunda aşırı beceriksizim. Ayrıca Fikret Bila’dan bir daha borç isteyecek yüzüm de yok.
-  “Blok liste” oylanacak. Yani? Sürpriz yok, kulis yok, delege pazarlığı yok... Kemal Kılıçdaroğlu yaptığı listeyi sunacak ve oylatacak. Hepsi bu! Bunun için de Ankara’ya gidilmez ki.
-  Hava koşulları uygun değil. Dışarıda soğuktan, içeride sıcaktan durulmaz. Yani kaçacak yer yok.
-  Bazen Ankara’ya kadar gittiğimiz halde Kurultay’ı daha iyi takip etmek için otel odasındaki televizyonun başına geçmiyor muyuz? O halde ulaşım ve konaklama masrafına ne hacet?
-  Tamam, Trilye’de balık yeme fırsatı kaçmaz ama Kurultay zamanlarında Trilye aşırı politik atmosferiyle fazla kasıntı hale gelmiyor mu?

Yazarın Tüm Yazıları