Güldürme DİE

DEVLET İstatistik Enstitüsü’nün yaptığı ‘Yaşam Memnuniyeti Araştırması’na göre Türk toplumu mutluymuş!6714 bireyin katıldığı araştırmada saptanan rakamlara bakarsanız, yalnız varlıklı insanlarımız değil, açlık sınırındaki garibanlarımız bile mutluymuş.DİE kusura bakmasın ama ayda 319 milyondan daha az para kazanan insanların yüzde 41.9’unun mutlu olabilmesini benim mantığım pek almadı.Düşünüyorum, 319 milyonu çarpıp bölüyorum, bu insanların bırakın mutlu olmasının karınlarını nasıl doyurabildiklerinin sırrını bulamıyorum. Demek ki bizim aklımızın ermediği bazı incelikler var işin içinde.Bravo! Bu incelikleri bizim Devlet İstatistik Enstitümüz yakalamış.Kabul edelim ki, bir araştırmada aylık geliri 319 milyon liradan az olan insanları bile mutlu çıkarmak öyle her babayiğit istatistikçinin harcı değildir. Eğer DİE, tüm araştırmalarını aynı yöntemle yapıyorsa vay halimize. Enflasyon başta olmak üzere Türkiye’ye ait verilerin acaba hangisi doğru düşünüp durun bakalım. * * *Mutluluk araştırmasının yayınlandığı gün gazetelerde başka ilginç haberler de vardı.Birini, hepimizi bunaltan kış nedeniyle öğrendik. Yalnız İstanbul’da evsiz barksız tam 3 bin kişi varmış. Bu insanlardan 240’ını sokaklarda donup kalmasınlar diye belediye alıp bir spor salonuna yerleştirmiş. Sanırım DİE’ye göre onlar da mutlular arasındadır.Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürü’nün açıklaması da ilginç.Genel Müdür İsmail Barış kuruma bırakılan çocuk sayısındaki artıştan yakıyor:‘Aileler biz bakamıyoruz diye yılda 8 bin çocuk getiriyor. Bu şekilde bize bırakılan 20 bin çocuk var.’Genel Müdür paraları olmadığını, yeni yurt yapamadıklarını, ek personel alamadıklarını söylüyor. Şimdi bu çocukları ailelerine geri vermenin yollarını arıyorlarmış. Evlatlarına bakamadıkları için onları götürüp kuruma bırakacak kadar çaresiz olan bu insanlar da bizim DİE’ye göre mutlular arasında olmalılar. * * *Ya milyonlarca işsiz. DİE’ye göre onlar da mutlular. Hatta boş oturdukları için havalara uçuyorlar. İnsaf! Akıl var, mantık var.Şu köşede yazmaktan nefesim tükendi. ‘Aman sakın hiç değilse bilim kurumlarında kadrolaşmaya gitmeyin. Bizdendir diye bu işlerle ilgisi olmayan, liyakatsiz birtakım insanları bu kurumların başına getirmeyin. Bunun zararını toplum olarak hepimiz görürüz’ diye yırtındım durdum. Ama boşuna... İşte son örnek DİE... Yaptıkları araştırmaya bakın. Bu saygın kurumun rakamlarına bundan sonra kim inanır?Sanat kurumları da öyle. İlgisiz bir bakan, liyakatsiz yöneticiler...Sonuç: Sanatsal fiyasko. Sıra şimdi üniversitelerde. Tayyip Erdoğan orayı da düzledi mi rahata erişecek. Erişecek de sonra ne olacak? Galiba olan Türkiye’ye olacak.
Yazarın Tüm Yazıları