Gülçin yazıyor

Gülçin TELCİ
Haberin Devamı

Bir banka hikayesi

Öyküme başlamadan evvel neden bu öyküyü yazmaya karar verdiğimi anlatayım.

Olaylar o kadar hızlı gelişiyor ki yeni olaylar, eskilerin üzerine sünger çekiyor ve böylece esas suçlular ellerini kollarını sallaya sallaya dolaşıyor.

‘‘Yapanın yanında kâr kalanlar Cumhuriyeti’’nde merdivenleri zıplaya zıplaya çakıyorlar. Halk da bütün bu olayları şaşkınlık içinde izleyip giderek şizofrenleşiyor. Aynı halk, yıllardır suçluların kendilerini aklamak için yaptıkları komik açıklamalara kahkahalarla gülüp geçiyor.

Ben de bu karışık olaylar zincirinde önemli bir yer tutan bir bankanın son yıllarda başından geçenleri yarı öykü yarı belgesel olarak yazdım.

TV VE TÜRKBANK

Türk Ticaret Bankası'nın adı ilk kez 1997 yılında gündeme geldi. Dönemin iktidar ortağı Tansu Çiller'in en yakın adamı Ufuk Söylemez'in aklına cin bir fikir geldi. Tansu Ablası'na bir TV hediye etmeyi kararlaştırdı. Hatta mümkünse bu TV'ye birkaç gazete de eklenebilirdi.

Söylemez, gözüne Kanal 6'yı kestirdi. Ancak bir sorun vardı. Sahibi kanalı satmak istemiyordu. Kanalın talibi Ahmet Özal'a daha önce de yardım eden ve TV'sine gelen hacizleri kaldıran Alaattin Çakıcı tam bu noktada devreye girdi. Kanal 6'nın sahibi Mehmet Kurt'la görüşerek satışa ikna etmeye çalıştı.

Ardından bu hizmetinin karşılığında hükümete faturayı kesti:

Türk Ticaret Bankası'nın yakın arkadaşı Erol Evcil'e satışını istedi.

Önce ortada sorun yok gibiydi. Türkiye İş Bankası'ndan 150 milyon dolar kredi kullanan Ecvil'in zaten Türkbank'a da borcu vardı. Genç zeytinci bu bankayı ele geçirirse diğer borçlarını ertelemeyi düşünüyordu.

Ama, ‘‘Yalı Çetesi’’nde banka iştahı olan farklı isimler de vardı.

Nitekim, Çiller Ailesi'nin bu yakınları, banka karşılığında ciddi ödemeler yapmaya hazır olduklarını gerekli yerlere duyurdular.

Alaattin Çakıcı işlerin bozulmak üzere olduğunu fark edince, kanal kanal dolaşarak Türkbank satışında rüşvet döndüğünü anlattı. Ama kimse iktidarla ters düşmek pahasına bu açıklamaları yayınlayamadı.

Sonunda ANAP araya girdi, Flash TV'nin 1 Mayıs 1997 tarihli yayınında Türkiye'ye bomba düştü. Çakıcı, bakın neler anlattı:

- Mehmet Bey'e dedim ki, biz Kanal 6 işini bitirdik. Adil Bey (Öngen), bizden Özer Çiller'e verilmek üzere 20 milyon dolar istedi. Biz onlarla öyle anlaşmadık ki. Komşunuza lütfen konuşun, bu iş bitmezse, sonu kötü olur. Kasette Ahmet Özal, Ufuk Söylemez'i arıyor diyor ki ‘‘Senin arkadaşın banka almak istiyormuş Erol...Alaattin'in arkadaşı...’’

- Adil Öngen, Tansu Çiller'in müşaviri olduğu gibi Ali Balkaner'in de müşaviridir. Bu bankayı Ali Balkaner'e pazarlıyor. Bu bilgileri TV ekranından anlatan Çakıcı, Adil Öngen'i de ayni ekrandan vurdurduğunu gururla itiraf ediyor.

Hikayenin birinci bölümü kısaca böyle.

BOLAK'A GİDİYORDU

İki yıldır genel kurulun yapılmadığı Türk Ticaret Bankası, Çakıcı devreye girmeseydi Türk Petrol'ün sahibi Aydın Bolak Ailesi'ne satılacaktı. Hatta Aydın Bolak'ın o zamanki parayla 500 milyar lirası kapora olarak alındı ve Bolak alışverişten vazgeçince de parası yandı. Bolak parayı, o günlerde bankanın yüzde 84'ünü elinde bulunduran Türkbank Munzam Vakfı Başkanı Celal Balbanlı ile imzaladıkları protokol sonrası teslim etmiş.

3 trilyon sermayesi olduğu dönemde Banka'ya 60 milyon dolar vermeye hazır olan Bolak, protokole göre 1 trilyon lira vermiş. Sözleşmeyi, 500 milyar lirası kaparo artı 500 milyar da satış parası olarak imzalanmış. Bir aksilik olursa kaparo Vakıf'a gelir olarak kalacaktı. Bu satışın gerçekleşememesi üzerine kapora Vakfa gelir kaydedildi, 500 milyarı ise geri ödendi. Bolak böylece ticari hayatında istemeden 500 milyarını çöpe atmak zorunda kaldı...

BEHZAT TUNCER

Türk Ticaret Bankası, Behzat Tuncer tarafından yıllarca diktatörce yönetilmişti. Tuncer, 15 yıl süre ile hem Vakıf'ın başkanı hem Banka yönetim Kurulu üyesi hem de Genel Müdür koltuğunda oturdu. Sonra ne olduysa oldu, banka aniden 94'ün Eylül ayında Hazine tarafından 64'üncü madde kapsamına alındı. l995 Mart ayında Oğuz Özkan Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdür olarak attandı...

1996 Ekim ayında yapılan seçimle Vakı'ın başına Celal Balabanlı getirildi.

Banka sermaye artırımına gitmeye karar verince sermayesi Hazine talimatıyla 3 trilyon liradan 120 trilyon liraya çıkarılırken, Vakıf sermaye artırımına girmeyince, genel kurul kararına göre Merkez Bankası nezdindeki Mevduat Sigorta Fonu kullanılmayan rüçhan hakları karşılığını yatırarak yüzde 84 hisseye sahip oldu. Vakıf hisseleri böylece yüzde 5'e düştü. Hikayenin geri kalanını üç aşağı beş yukarı biliyorsunuz. Yine de gelecek hafta bu banka ile ilgili bazı ayrıntılar yazacağım. Pazar gününüzü aynı konuyu daha uzun işleyerek sıkmak istemiyorum.

Taner'i Rusya'ya gönderin

Bir ay kadar önce Dış Ekonomik İşler Kurulu (DEİK) Londra'da bir toplantı düzenledi. İngiliz ve Avrupalı bankacıların yoğun ilgi gösterdiği toplantının ana konuşmacısı Devlet Bakanı Güneş Taner'di...

Avrupalı bankacılar, Türkiye'deki ekonomik gelişmeleri birinci ağızdan dinlemeye gelmişlerdi.

Beklenen an geldi, Taner kürsüye çıktı...

Ancak Taner, konuşmasının büyük bölümünde Rusya'da krizin nasıl atlatılabileceği konusunda görüşlerini açıkladı...

Tam o günlerde de Rusya'da yeni Maliye Bakanı'nın atanması gündemdeydi...

Yabancı bankacılardan biri konuşma sırasında yanındaki Türk bankacının kulağına şöyle fısıldadı:

‘‘Bakın Rusya Maliye Bakanı arıyor. Güneş Bey oraya çok yakışır... Bari Güneş Bey'i oraya transfer edin, hem onlar rahatlasın, hem de siz rahatlayın!..’’



Yazarın Tüm Yazıları