GS - R ve Yeni FB

Güncelleme Tarihi:

GS - R ve Yeni FB
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 16, 1997 00:00

Hasan YILMAER
Haberin Devamı

Galatasaraylı can dostlardan Şevket Karaosman, her zaman yüzünü aydınlatan muzip ifadesiyle sordu: ‘‘Yeni inisiyalimizi biliyor musun?’’, sonra beklemeden ekledi ‘‘GS tire R’’ (Yani GS-R)

Ne demek istediğini anlamıştım, ama yine de sordum: ‘‘ O, R de ne oluyor?’’

Güldü, ‘‘Rumenler’’ dedi, ‘‘Baksana takımın yüzde 40'ı Rumen. Tanrı Galatasaray'ı bir derbi sırasında Romanya'nın ulusal maçından korusun.’’

Evet böyle bir şey olursa G.Saray, ulusal basketbol takımımıza döner. Siz Basketbol Federasyonu Başkanı Turgay Demirel'in ‘‘Avrupa sekizincisi olduk’’ balonuna bakmayın, ‘‘Yunanistan'ı yakalamak’’ hedefininin yanına bile yanaşamadık. Amerikalılar sayesinde kulüpler düzeyinde söz sahibi olurken, ulusal düzeyde final grubunda nal topladık.

Galatasaraylı dostuma anımsatmak istediğim buydu.

Bir zamanlar takımlarımızı saran Yugoslav modası, bu kez Rumen ithalatına döndü. Laleli pazarında Rumen Nataşa'lar, futbol alanlarında da Rumen oyuncu'lar.

Takımlarımız bu transfer ve oyun düzenleriyle, Avrupa maçlarında nasıl bir sonuç alacaklar, merak konusu.

Büyüklerimizin şu ana kadar yaptıkları hazırlık maçlarına baktığımda, aklıma ünlü fıkra geliyor.

Yaşlı anasının, başının bir an secdeden kalkmadığını gören oğlu:

‘‘Cennetliksin ana, cennetlik’’ demiş.

Gençliğinde ne fındıklar kırdığını çok iyi anımsayan kadın, derin derin iç çekip oğlunu yanıtlamış:

‘‘Umamam evlat, umamam.’’

Bizimki de o hesap.

FENER'DE GÖRÜNÜM

Galatasaray yeni bir yapı ve yeni bir sistem telaşı içinde... Fenerbahçe'de ise her şey eski hamam, eski tas. Felaket organizasyon bozukluklarının yaşandığı Almanya'ya neden gidildiğini anlayabilmiş değilim. Türkiye'de öyle yerler vardı ki -örneğin Kastamonu- Almanya'daki ortama beş basardı.

Tüm bunları hazırlık maçlarına bakıp söylemiyorum. Bu takım, zaten pek iyi bilmediği gol atmayı iyice unutmuş görünüyor.

Son AEK maçına bakmayın, o kendine özgü bir maçtı. Tıpkı Galatasaray ile oynanan maçlar gibi... Bunda da Türk-Yunan olayı vardı. AEK'yı yendik diye herşeye günlük gülüstanlık bakmayalım. Bariç Hoca, yeni bir sistem deniyor, ama bu sistemin en önemli kozu orta saha organizasyonu, işte yok. İlk maçında buldozer gibi görülen Bizim İlie, takım oyunu oynayıp sağa sola kaçtıkça pas alamıyor. Yakında o da ‘‘Burada işler böyleymiş’’ deyip kişisel oynamaya başlarsa hiç şaşmayalım.

Karamsar olmama yol açan nedenlerin başında, teknik direktör konusunda gitgide artan kaygılarım geliyor. ‘‘Kasetlerden seyrettim, bu takım fevkalade, sadece çok kötü çalıştırılmış, takviye falan istemez. Ben Fener'i şampiyon yaparım’’ diyen Bay Bariç, şimdi ‘‘Orta saha felaket, aman takviye’’ diyor. Sadece orta sahada mı? Bu takımın eski tabiriyle bek hattına da, haf hattına da, forvetine de takviye gerek... Peki kim yapacak bunu, ‘‘Çekip, gitmek’’ten söz edenler mi?

Neyse bu konuyu ileriye bırakıp TSYD maçlarına bakalım, ‘‘Ak mı kara mı?’’ orada göreceğiz. Dileyelim ki, şu ana dek gördüklerimiz yanıltıcı olsun. Ancak biline ki, hocanın dediği ‘‘Eylül sonuna kadar takım oturur’’ lafı mide bulandırıyor. Çünkü o güne dek ‘‘Atı alan Üsküdar'ı geçmiş’’ olabilir.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!