Grip aşısı herkese gerekmiyor

Grip aşısı için en uygun zaman diliminin içindeyiz. Ama şu önemli noktayı da unutmayın: Herkesin grip aşısı yaptırması gerekmiyor.

Bazı durumlarda aşının gereksiz, hatta zararlı bile olabileceği düşünülüyor. Grip aşısı herkese gerekmiyor ama bazı kişilerin her yıl düzenli olarak bu aşıyı yaptırmalarında fayda var. Klinisyenlerin grip aşısı yaptırmalarını tavsiye ettikleri kişiler ve durumlardan en önemlileri şunlar.

- İlerlemiş solunum yetmezliği olanlar. Astım ve kronik bronşit gibi tıkayıcı solunum yolu hastalığı bulunanlar.

- İlerlemiş böbrek yetmezliği olanlar.

- Kalp ve dolaşım yetmezliği nedeniyle tedavi görenler.

- Bağışıklık yetmezliği olan ve bağışıklık sistemini bozan ilaçları kullananlar.

- Ağır kan hastalığı olan bazı hastalar.

- Ağır seyirli şeker hastalığı olanlar.

- Düşkün durumdaki yaşlılar...

Yukarıdaki listeye özel bazı durumları daha ilave etmek mümkün. Ama bu aşının yapılmasında mutlaka fayda görülen durumlar aşağı yukarı yukarıda yazdığımız sağlık sorunlarıyla sınırlı.

Bir de aşının yapılmasının zorunlu olmadığı ama yapılırsa iyi olacağı haller var! Örneğin çok sık seyahat edenler bilhassa sık sık uçak yolculuğu yapanlar, sağlık çalışanları, profesyonel sporcular, her gün çok sayıda insanla el sıkışmak, öpüşmek, birlikte olmak zorunda olanlar aşı yaptırabiliyor.

KİMLER YAPTIRMAMALI

Grip aşısı yumurtaya alerjisi olanlara ve çok özel bir sağlık sorunu söz konusu değilse küçük çocuklara tavsiye edilmiyor. Eğer aşılanacaklarsa 8 yaş ve altındaki çocuklara tam etki oluşması için en az bir ay ara ile iki doz aşı uygulaması gerekiyor.

Aşıyı takiben bazı insanlarda ateş, halsizlik, baş ağrısı, kas ve eklem ağrıları, aşı yerinde kızarıklık, şişlik, kaşıntı olabiliyor. Grip aşısı mutlak bir koruma sağlamıyor. Koruyucu oran her yıl değişiyor. Aşılanmasına rağmen çok ağır grip geçiren birçok insan var. Yani aşıya güvenmemek, tedbiri elden bırakmamak şart. Bunun için beslenmenize, istirahatınıza, uykunuza dikkat etmeniz, soğuktan korunmanız, griplilerden uzak durmanız ve elinizi sık sık yıkamanız gerekiyor.

Grip aşısı üreten firmaların bazı vakıflarla veya belediyelerle işbirliği yaparak halkı aşı yaptırmak yönünde yönlendirmelerine ise herhalde yalnız bizde rastlanıyor. Bir doktor arkadaşım geçen yıl yolda gördüğü bir uyarıda "Grip aşısı ol kalbini koru!" gibi hiçbir bilimsel temeli olmayan bir cümleyi görüp şaşkınlık içinde beni aramıştı. Grip aşısının yapılması zorunlu aşılar listesinde yer almadığını bir kez daha hatırlatalım.

İyi bir akciğer sağlığın anahtarıdır

Akciğerlerin etkinliklerini eksiksiz olarak yerine getirmesi, dokularınıza yeteri kadar oksijen taşınıp vücudunuzun karbondioksitten temizlenmesi için yaşamsal bir zorunluluktur. Ne var ki göğüs kafesinizin neredeyse tamamını dolduran ve gaz değişim yüzeyi bir futbol sahasından bile büyük olan bu önemli organa çoğu zaman gerekli ilgiyi göstermiyoruz. Onu enfeksiyondan, sigara dumanından korumaya çalışmıyoruz.

Akciğerler yaklaşık on sekiz yaş civarında olgunlaşıp en güçlü seviyesine ulaşır. Bu organın gücü yirmili yaşlardan sonra azalır. Sigara içenlerde, pasif sigara içicisi olanlarda, kirli hava veya tozlu ortamlarda bulunanlarda bu iniş daha hızlıdır. İyi bir akciğer sağlığının genel sağlığınızın en önemli belirleyicilerinden biri olduğunu unutmayın.

Kolesterol ilaçları cinsel gücü azaltır mı

İlaç üreticileri kolesterol düşüren statin grubu ilaçların böyle bir yan etkisinin olmadığını söylüyorlar ama bu ilaçları kullanan hastaların çoğu aynı düşüncede değiller. En azından bizim izlediğimiz hastaların birçoğunda böyle bir kanaat var. Statin kullananlarda cinsel güç kaybından ziyade cinsel istek azalması görülüyor. Bu durumun nedeni ise tam olarak belirlenmiş değil. Testesteron hormonun azalmasının sorumlu olabileceğini düşünenler var. Eğer statin grubu ilaçları kullanırken böyle bir problemle karşılaşacak olursanız doktorunuzdan yardım istemeniz yararlı olur.

Aşerme ve bulantı kaçınılmaz mı

Mide bulantısı ve aşerme döllenmeden sonraki iki hafta içinde bile başlayabilir. Progesteron hormonu birçok hazım işleminin yavaşlamasına sebep olabilir. Bunun sonucu kabızlık veya hazımsızlık, bazen midenin çabuk boşalmaması durumu oluşabilir. Bulantı, gebelikte oluşan plasenta’dan salgılanan HCG hormonu seviyesiyle de ilişkilidir. HCG ne kadar yüksek olursa (ikiz gebelik gibi) bulantı da o kadar çok olur. Aşırı bulantılar ve tedaviye cevap vermeyen kusmalardan tiroid bezinin düzensiz çalışması da sorumlu olabilir.

Gebelikte aşerme, yani bazı yiyeceklere tiksinti veya bazılarına da aşırı düşkünlük oluşabilir. Bunun ise vücudun gelişmekte olan fetusu koruma içgüdüsü ile oluştuğu düşünülmektedir. Bazı besinlerdeki serbest radikaller veya nitratlar fetusun gelişmesini etkileyebileceğinden, bedenimiz bunlardan uzak durmayı tercih edebilir. Gebelikte koku alma hissinin artması da bu durumu etkilemektedir.

HDL kolesterolünüz yüksekse işiniz kolaylaşıyor

Kötü kolesterol LDL’nin yüksekliği sağlık yönünden ciddi bir şanssızlık ama iyi kolesterol HDL’nin yüksekliği herkes için arzulanan bir durumdur. Uzmanlar iyi kolesterol HDL’nin 60 mg üzerinde olduğu durumların mükemmel bir şans olduğunu belirtiyor. Bu durumun damar yaşlanmasına karşı muazzam bir koruma sağladığı belirtiliyor.

İlaç üreticileri yıllardır iyi kolesterolü yükselten bir molekülün peşindeler. Ama henüz dişe dokunur bir mesafe kat edemediler. HDL’yi artıran etkili bir madde aslında doğada bol miktarda var. Bu bir B vitamini olan Niacin’den başka bir şey değil. Niacin bazı insanlarda kan şekeri yükselmesi, yüzde kızarma, ateş basması, baş ağrısı gibi yan etkilere yol açabiliyor. Bu nedenle herkes niacini rahat rahat kullanamıyor.

Zeytinyağı tüketimi iyi kolesterolü artırıyor. Düzenli egzersiz alışkanlığı da iyi kolesterolü yükselten önemli bir faktör. Özellikle aerobik egzersizlerin bilhassa tempolu yürüyüşlerin-, hafif direnç antrenmanlarının iyi kolesterolü artırdığı biliniyor. Kilo vermek, fazla kilolardan kurtulup sağlıklı bir kilo aralığına inmek de iyi kolesterolü artırıyor. Toplam kolesterolün 200’den, LDL kolesterolün 130’dan yüksek, HDL kolesterolün 45’ten düşük olması damar yaşlanmasını hızlandırıyor.

Evlilik sonrası kilo alma sendromu: 10 adımda çözüm

Ben 34 yaşında bir erkeğim. Evlendiğimizden beri eşimle sürekli kilo alıyoruz. Akşamları yemekten sonra da kendimizi durduramıyoruz ve çok yiyoruz. Ama diyet yapmak da istemiyoruz. Ne yapmalıyız?

Çok güzel ve çok önemli bir soru daha. Evlilik sonrası daha düzenli bir hayat olsa da akşamları daha çok yemek, gelen misafirlerin artışı derken fark etmeden bir de bakmışsınız ki kıyafetlere sığılmıyorsunuz. Diyet yapmak da çekici gelmiyor. Aç kalmak istemiyor yemekten zevk alıyorsunuz. Peki. O zaman anlaştık. Çünkü ben de sizin gibi düşünüyorum. Çünkü diyet yapmak aç kalmak değildir, yedikleriniz saymak değildir. Evet, bazen bazı insanlar daha sıkı programlar uygulamak isterler ve bazen bu programlar yasaklar da içerebilirler. Ama sadece evlilik sonrası akşam yemeklerinin artışına bağlı kilo alınıyorsa, herhangi bir sağlık probleminiz yoksa sıkı bir programa ihtiyacınız olmayabilir. Birkaç değişiklik düşünelim ve kilo almayı durdurun. Hatta zayıflayın!

1. İlk önce karar verin.

2. Ailece oturun ve kaç kilo verirseniz daha sağlıklı olacağınızı veya kendinizi daha rahat hissedeceğinizi yazın.

3. Bu kiloyu ne kadar vermeniz gerektiğini yazın ve buzdolabına ya da başka bir yere asın.

4. Evde alışveriş listesinde küçük değişiklikler yapın. Bir süre abur cubur almayın. Akşam çay keyfinin yanında bir şeyler yemek isterseniz kalorisi düşük olanları deneyin veya kurabiye yapın.(Kepekli unla çok lezzetli olabiliyor.)

5. Alışverişe asla aç karınla çıkmayın.

6. Yediklerinizin az yağlı olanını deneyin.

7. Akşam sofraya yemeklerin hepsini getirmeyin. Mutfakta dursun ve yemeğiniz bittikçe gidip tabağınıza diğer yemeyi ekleyin.

8. Sofraya ilk önce salatayı ve suyu getirin.

9. Yemek yerken aralarda çatalı, kaşığı bırakın ve birbirinize bir şeyler anlatın. Gün içinde olan olayları hatırlayın, paylaşın. Böylece yemeği daha yavaş yiyebilirsiniz.

10. Tabağınızdaki bitti ve hálá doymadınız, kalkıp bir tur atın. Tekrar oturduğunuzda bir bardak su için. Doymuş olacaksınız.

Şimdilik bunlarla başlayın. Bakalım ne kadar fark edecek.
Yazarın Tüm Yazıları