Gözüne söz değdi

Güncelleme Tarihi:

Gözüne söz değdi
Oluşturulma Tarihi: Mart 10, 2017 12:14

Laleper Aytek’in Fransız Kültür Merkezi’nde açtığı ‘Kendi içinden de geçip gitti mi uzaklara’ sergisinde, Paris’te çektiği 28 fotoğrafa yazar Aslı Erdoğan’ın ‘Hayatın Sessizliğinde’ kitabından düzyazı şiirler eşlik ediyor. Aytek’e göre bu sergi göz-söz; yazar-fotoğrafçı buluşması...

Haberin Devamı

“Nereye baksam içeriye ya da dışarıya, yalnızca bir duvar görüyorum. Hangi yöne dönsem, geçmişe ya da geleceğe, üzerime bir taş duvar geliyor. Belki de boşluğa dayanamadığım için duvarların arasına saklanıyorum. Boşluğun dipsizliğine. Gürültüsüne...”
Bu fotoğraf ve düzyazı şiir, Fransız Kültür’de açılan ‘Kendi içinden de geçip gitti mi uzaklara’ başlıklı sergiden. Bu sıradışı serginin ardında, aslında proje gerçekleşene dek tanışmayan ama benim hem kişisel olarak hem de yapıtlarıyla çok uzun süre önce tanıştığım iki isim var... Biri yazar; ilk romanı ‘Kabuk Adam’ ve ikinci romanı ‘Kırmızı Pelerinli Kent’ten bu yana sadık bir okuyucusu olduğum Aslı Erdoğan. 2001’de TRT 2’de kültür sanat programı yaptığımız sırada, ilk öykü kitabı ‘Mucizevi Mandarin’i imzalaması, program sonrası yaptığımız uzun sohbet hâlâ dün gibi... Yazıları gibi suskun ama aslında konuşmayı çok seven haline, felsefesine, genç yaşına karşın olgunluğuna hayran olmuştum. Aslı Erdoğan’ı insanın içine işleyen, sanki gördüğünün ötesini keşfetmeye çalışan bakışlarıyla hatırlarım hep. Diğeri ise 1980’lerin sonunda Oslo’da öğrencilik yıllarımızda tanıştığımız, ünlü bir finansçı ya da beyaz yakalı olmak yerine fotoğrafın peşinden gitmeyi seçen sevgili arkadaşım Laleper Aytek. Laleper’in fotoğraf serüvenin ise Oslo’da açtığı ilk sergisinden bu yana tanığıyım.

Neden Aslı Erdoğan’ın metinleri, ne zaman karar verdin bu projeye?
2005 yılında ‘Hayatın Sessizliğinde’yi okumaya başladığımda çok katmanlı bulmuş, bu metinlerle fotoğrafı nasıl birleştirebilirim diye düşünmüştüm. Birbirlerini açıklamayan ama bir akış içinde bir yerlerde göz-söz; yazar-fotoğrafçı buluşması. Ama sonra öyle kaldı, araya başka şeyler girdi. 16 Ağustos’ta gözaltına alındığında uzaktan da olsa onun için bir şeyler yapmaya karar verdim.

Nedir seni Aslı Erdoğan’ın metinlerine çeken?
Aslı Erdoğan’ın çok katmanlı, belirli tek bir konuya işaret etmeyen ama çağrışımlara, yan anlamlara açık şiirsel bir dili var. Çoğu zaman yazdıklarının belirsizliğinde okuru tedirgin eden, bazen ürküten bir yan var. Aslı kendi ifadesiyle okuru bir bataklıkta dolaştırıyor. Çıkışı ya da girişi asla göstermiyor. Yine kendi ifadesiyle gölgeli metinler yazıyor. Ben de bu metinler ve bu bataklık içinde bir yolculuk denemesi yapmaya çalışıyorum. Kaybolmak ve boşluk, insanların sevmedikleri ve katlanamadıkları şeyler. Aslı Erdoğan bunu sözle çok iyi yapıyor.

Gözüne söz değdi

Müge Akgün ve Laleper Aytek. / Fotoğraf: Levent Kulu

Haberin Devamı


Bunlar senin de fotoğrafta yaptığın şeyler diyebilir miyiz?
Evet, benim de tam yapmak istediğim bu. İnsanları tedirgin etmek, cevapsız sorularla boşluğun kapısını aralamak. Bu anlamda Aslı Erdoğan’a eşlik etmek duygusuyla yola çıktım diyebiliriz. Uzaktan da olsa yanında olmak. Ama ne güzel ki buluştuk.

Fotoğrafları ne zaman çekmiştin?
Kasım ayında Paris’te çekmiştim. Bir sergi planım da yoktu. Uzun bir aradan sonra ilk kez renkli çekmeye başlamıştım. Sonra olaylar, düşünceler, fotoğraflar, metinler bir araya geldi.

Bir önceki sergin ‘Non-Paris’ de Paris’te çektiğin fotoğraflardan oluşuyordu...
Aslında Paris o sergiye dek nefret ettiğim bir kentti. Sonra birdenbire duygularım değişti, Paris’te yüzlerce fotoğraf çektim. Ama sonra sergiye gelen arkadaşlarım, “Paris nerde?” demişti. Zaten benim de amacım tam da buydu. Fotoğrafın hem mekânsız hem de zamansız olması.

Aslı Erdoğan’ın hiç müdahalesi oldu mu metinlere ve fotoğraflara?
Hayır, hiç olmadı. Zaten ilk kez yayınevinde karşılaştık. “Tepkilerimi pek belli edemem ama çok sevdim” dedi.

Serginin kitabı da olacak galiba?
Evet, olması için tüm koşulları zorluyorum. Türkiye’de fotoğraf albümü yayımlamak çok zor. Mutlaka maddi destek gerekiyor, ki onu da buldum.

Haberin Devamı

Gözüne söz değdi

Fotoğraf: Emre Yunusoğlu 

Aslı Erdoğan: Keşke sadece kitaplarımla gündeme gelseydim

Aslı Hanım, projeden haberdar olunca, daha doğrusu yazılarınız ve fotoğrafları bir arada görünce ne hissettiniz?
Çok duygulandım. Çünkü bu kitapta imgelere dökülecek açık bir dil yok. Zor bir kitap, her okura göre değil. Özdeşleşeceğiniz bir karakter yok. Okura boş alan bıraktığım, labirentlerde dolaştırdığım metinler var. Fotoğraflarda da çok güçlü bu duyarlılığı ve ucu açıklığı görünce çok etkilendim. Nedense ‘Hayatın Sessizliğinde’yle sanatçılar çok ilgilendi. Metinlerden ‘Sözcüklerin Akşamı’, Fransız sanatçı François Daireaux’nün ‘Entrée/ Giriş’ sergisinde kullanıldı. Serra Yılmaz, Milano’da ‘Hayatın Sessizliğinde’den bir bölüm sahneledi. Devlet Opera ve Balesi kullandı. Yine kitapta yer verdiğim metinlerden ‘Narkissos’un Maskeleri’ni aslında Beral Madra’nın sergisi için yazmıştım.

Zor bir dönem geçirdiniz, şimdi neler yapıyor, kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
Hâlâ çok yorgun ve halsizim. Gelecekte neler olacak bilemiyorum. Şu an yayımlanmak üzere iki kitabım var. Birinin adı da belli, ‘Artık sessizlik bile senin değil’. Bu arada ilginç şeyler de oluyor. Son dört ayda yurtdışında dört ödül aldım. Fransa’da, Almanya’da köşe yazılarımdan oluşan bir kitabım yayımlandı, ‘best seller’ oldu. Ama tüm bunlar içimdeki kırgınlığı, burukluğu artırıyor. Politika her zaman daha çok ilgi çekiyor. Oysa ben bir yazarım, keşke sadece kitaplarımla gündeme gelseydim, keşke bu ödüller sadece kitaplarıma verilseydi...

Laleper Aytek’in fotoğraflarına Aslı Erdoğan’ın metinlerinin eşlik ettiği ‘Hayatın Sessizliğinde’ başlıklı sergi 12 Nisan’a kadar İstanbul Fransız Kültür Merkezi’nde. 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!