Gözümüz aydın! Aranan pop yıldızı bulundu

Seyretmemiş genç arkadaşlarımız da vardır belki:

Mickey Rourke’un boks ringlerinde ağzını burnunu dağıttırmadan ve yüzüne acayip estetik operasyonlar yaptırmadan önce "Analar neler doğuruyor" şeklinde iç geçirten seksapeliyle gönüllerimizi fethettiği 9 Buçuk Hafta filminin en akılda kalan sahnelerinden biri, yine insanın zihnine "Bu kadınsa biz neyiz, biz kadınsak bu yaratığın türü ne?" sorusunu düşüren güzelliğiyle Kim Basinger’ın, ruh hastası manitaya (Mickey Rourke’a) striptiz yaptığı sahnedir.

O sahnede fonda, Joe Cocker’ın söylediği "You can leave your hat on" isimli, sözlerini "Onu da çıkar bunu da çıkar, çok istiyorsan şapkan üzerinde kalabilir bebek" şeklinde özetleyebileceğimiz şarkı çalar.

Allah biliyor ya, Murat Boz’un "Aşkı Bulamam Ben" adlı şarkısının klibini izlerken, bir yandan da kafamda Joe Cocker’ın sesi yankılanıyor.

Hey maşallah diyerek girelim lafa ve "şimdi de iyi haberler" sunumu yapan mutlu anchorwoman edasıyla devam edelim: Gözümüz aydın, aranan yeni pop yıldızı bulundu!

Ki, gayet de ortalarda, piyasadaymış, kayıp filan değilmiş esasında. Müzik camiasının iyi saklanmış sırrıymış Murat Boz meğer. Hoş, iyi saklanmış dedik ama şanı Shakira’nın kulağına kadar da gitmiş gerçi... Türkiye’ye konsere geldiğinde, Murat Boz’u özel olarak istemiş. (Abla ağzının tadını biliyor velhasıl...)

KARADENİZ’DEN TARKAN’A

Özgeçmişine bakınca, 26 yaşına (Böyle söyleyince nispeten iyi hissediyor insan. "80 doğumlu" kalıbı, tokat gibi patlıyor 34 yaşındaki bir kulakta!) epey bir şeyler sığdırdığını görüyorsunuz zaten.

Müziğe ortaokul yıllarında merak salmış. 15 yaşında, İstanbul Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi yetenek sınavını kazanınca doğduğu Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli’sinden İstanbul’a gelmiş. Bu arada Atatürk Kültür Merkezi, Cemal Reşit Rey’de müzikallerde koroda yer almış. 1998’de Milliyet Gazetesi’nin meşhur liselerarası müzik yarışmasında erkek solist dalında Türkiye birincisi olmuş. Lisenin ardından Bilgi Üniversitesi caz vokal bölümüne burslu olarak girmiş.

Bu dönemde Tarkan’la tanışmış ve beş yıl boyunca onun vokalistliğini yapmış. 2003 yılında İTÜ Türk Müziği Devlet Konservatuvarı Temel Bilimler bölümüne girmiş. Hálá da buradaki eğitimine devam ediyor.

Tarkan’ın yanı sıra Nilüfer, Nazan Öncel, Demet Sağıroğlu, Hande Yener, Nil Karaibrahimgil, Emel Müftüoğlu, Burcu Güneş, Zeynep Dizdar, Zeynep Mansur, Hepsi, Rapsodi ve Popcorn gibi solist ve grupların sahne performanslarında ve albümlerinde çalışmışlığı ve reklam jingle’ları seslendirmişliği de var.

Bir de tabii, ayrı bir bilgi olarak belirtmenin gereği var mıdır, görünen köye dekoder lazım mıdır bilmem, gerekmese de söylemeden edemeyeceğim, adam GÜZEL.

MASUM STRİPTİZİ ONDAN ÖĞRENİN

Tamam, söylerlerdi de, şakağına kır düşmemiş erkeğe erkek demeyen bir kadın olarak inanmazdım, ama hakikaten yaş alınca oluyormuş öyle, bir süredir Aysel Gürel moduna geçmiş olabilirim. Yine de ben ergenken bile böyle poster çocuğu kıvamında güzel adamlardan hazzetmezdim. Murat Boz’un kerameti nedir bilemeyeceğim ama ekranda belirmeyegörsün ve gözümün ucu görüntüsüne değmeyegörsün, gözüne fener tutulmuş zargana gibi kalakalıyorum öyle... İçinden dışına fosfor mu salgılıyor nedir, anlamış değilim...

Murat Boz, söz ve müziği, aynı zamanda arkadaşı olan Nil Karaibrahimgil’e ait olan Aşkı Bulamam Ben’in klibinde, cam separatörlerin ardındaki üç Brezilyalı, üç Çekoslovak mankenin ortasına konuşlanmış, küçük çaplı bir striptiz yaparak dans ediyor.

Yine aynı zamanda arkadaşı olan yönetmen Süleyman Yüksel, seksi klip istemiş. Ki Murat Boz bu striptizi "masumane" olarak addediyor.

Öyle de nitekim. Atlet bile çıkmıyor yani. Güneş gözlükleri, kot mont ve gömlek fora ediliyor o kadar...

Bu aralar çıkacak albümde Aşkı Bulamam Ben gibi, çapkın sözlere sahip bir başka şarkı daha var mıdır bilemiyorum ama Süleyman Yüksel’in başarılarının devamını diliyoruz kadın arkadaşlarımla birlikte; bakın onu biliyorum...

Klibin çekimleri 14 saat sürmüş. Bu da Murat Boz 14 saat boyunca kalça ve gerdan kırmış anlamına geliyor ki bu anlamda çekim ekibinin çok sıkılmadığını tahmin ediyorum. (Aaa, kendimden sıkıldım yahu! Bu ağzını toplayamayan azgın kadın durumu hangi ara tebelleş oldu bünyeye bilmem. Şu yazıyı Murat Boz’un içkisine ilaç atmadan bitirmeyi başarırız inşallah!)

Murat Boz, sadece güzel ve okumuş çocuk değil, aynı zamanda iyi aile terbiyesi almış bir iyi insan da anladığımız kadarıyla bu arada. Tanıyanların yalancısıyız...

Çıktığı programlardan ve verdiği röportajlardan edindiğimiz intiba da bu bilgiyi yalanlamıyor nitekim...

YAKIŞIKLI OLDUĞU KADAR MÜTEVAZI

Albümden önce bir single ile piyasaya düşüşünün nedenini açıklarken; "Bu yaz Ajda Pekkan, Kenan Doğulu gibi büyük isimler albüm çıkardı. Benim gibi no name (isimsiz) adamların kendisini önce single’la tanıtmasını daha doğru buluyorum" şeklinde cümleler kuruyor. Ki bu beyanatlarından da yakışıklı olduğu kadar küstah, pardon, ne münasebet, mütevazı ve akıllı bir kardeşimiz olduğunu anlıyoruz. (Evet, kardeş faslı tamamen muharrirenin kendini telkin etme gayretinin bir ürünüdür!)

Murat Boz, Aşkı Bulamam Ben’de kiminin göbeğine, kiminin uzun bacaklarına, kiminin saçına kiminin osuna busuna tav olduğu için manitaları birbirinden ayıramayacağını, tek bir kişiye bağlanıp Mecnun olamayacağını söylüyor ya...

Aferin demek istiyoruz kendisine. Kim tutar seni güzel kardeşim. Bağlasalar durma, yakışır...

Tek bir kişiye yedirtmezler böylesini zaten... Bazı erkekleri tekele almak, bülbülü öldürmek gibi bir şey olur... Diyorum... Ve konserlerde saçını başını yolan ergen yaklaşımımdan kaynaklanan utançla kızarmış yanaklarımı da yanıma alıp, mevzudan ikiliyorum.

Şimdi böyleysek, 50’lerimizi devirdiğimizde ortaokul kapılarından toplamaları gerekmez inşallah. Tövbe tövbe...

Ferda Anıl Yarkın ağır döndü

Yiğit Özgür karikatürlerini andıran bir hál. Hani siparişi gecikmiş müşteri bakkalı arayıp; "Bizim bir sipariş vardı, n’oldu?" diye sorar; bakkal da; "Ya, onu bırak da bir zamanlar bi’ İlhan İrem vardı, o n’oldu?" diye yanıtlar... (Bu arada, İlhan İrem de alınmaz inşallah.)

İşte; "Ya, bi’ Ferda Anıl Yarkın vardı, o n’oldu?" merakımız da çok şükür, Ferda Anıl Yarkın’ın Ayrılmayalım isimli dördüncü albümünü piyasaya sürmesiyle giderilmiş durumda. Çok şükür diyoruz, hiç ses seda çıkarmadığı yedi yıllık sürede bir ara öldüğüne dair rivayetler bile dolaşır olmuştu zira...

Yarkın, hiçbir zaman yanar döner fıkırdak popçulardan olmamıştı ya, yaşının getirdiği bir şey de olsa gerek, son albümünde iyiden iyiye ağır abi takılıyor. Albümün tümünü dinlemeyenlere, albümle aynı adı taşıyan çıkış şarkısı Ayrılmayalım, bir fikir verecektir.

Ayrılmayalım’ın klibinde Yarkın, ayrılmayalım diye tutturduğu ablayla bol bol hüzünlü bakış paslaşıyor. Bir de duman basmış bir yatakta tek başına kahır yapıyor.

Kötü mü? Ne münasebet... Yalnız, nasıl desem, ağır yani; ağğğyyrılmayalıııım, ağğğğyyyrılmayalııım şeklinde son derece ağdalı giden nakarat sağolsun, şarkıyı üç-beş kez üst üste dinlemeye kalktı mı insanın başı tutuyor.

Turkuaz’dan Rahime Sezgin de röportaj esnasında Ali Atıf Bir’in "Ferda Anıl Yarkın, Müslüm Gürses tadında döndü" cümlesine de atıfta bulunarak, gerek Yarkın’ın görüntüsüyle gerek albümdeki parçalarla ilgili, bu "ağır" duruşun ne ayak olduğunu sormuş nitekim.

BEN DİNLER MİYİM?

"Şuna inanıyorum; Türkiye’de biraz da yorumcu dinlemek lázım. Hep klip izleyerek olmaz. CD’leri dinlenilsin diye yapıyoruz. Kimseye saldırıyor değilim bunu derken, isim de vermeyeceğim o yüzden" diye yanıtlıyor Ferda Anıl Yarkın.

Şahsen Ferda Anıl Yarkın’ın "dinlenilsin" diye albüm yapma arzusunu son derece saygıdeğer buluyorum. Ha, 7/24 bu kadar ağdalı bir albümü dinler miyim? Ağır depresyonda değilsem, girmeye niyetli de değilsem, yine şahsen dinlemem, o da ayrı...
Yazarın Tüm Yazıları