‘Gözlerimde kan var!..’

BEŞİKTAŞ Başkanlığından ayrılacağını açıkladıktan sonra, Serdar Bilgili’yi çok sayıda yurtdaşın yanı sıra, bazı siyasiler ve yöneticiler de arıyor.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, Sadettin Tantan, bazı valiler ve belediye başkanları. Hemen hepsi, aynı noktada birleşiyor. Geri dönmesini öneriyor. Dün kendisi ile konuşuyorum. Bilgili:

‘Artık geri dönüş yok, bir daha aday olmam.’

Bilgili
’ye maçta yaşadıklarını ve kararını soruyorum.

BAŞKANLIK KOLTUĞU

Maç sırasında Şeref Tribünü’nden ve yıllık kirası 4-5 bin dolarlık localardan yükselen hakaretlere çok içerliyor Bilgili:

‘İki metre ötemde, adamların hallerini görseniz, anneme, kızıma küfrediyorlar, bana kokainman diye bağırıyorlar. Hepsi de, VİP’te oturanlar. Ben Beşiktaş Başkanlık Koltuğunu taşıyorum. Bana değil, o koltuğa saygısızlık edilmesine izin vermem!..’

İşler bu hale nasıl geliyor?.. Bilgili:

‘Bugüne kadar o koltuklarda oturanlar, her türlü hakarete rağmen, hiç tepki göstermediler. Bugüne böyle gelindi. Oysa, koltuktan daha değerli şeyler var.’

BU BİR İLK

Sıradan bir söz gibi. Ama, hayati. Çünkü, Türkiye o koltukların değerini anlayamayan ve bu nedenle o koltuklarla birlikte, bulundukları kurumları da yerle bir eden palyaçolarla dolu. Onun için Bilgili’nin davranışı, sadece spor dünyasına değil, herkese bir örnek!.. Anlayana!..

Duygu yüklü anlar ve günler.

İki çocuk annesi Beşiktaş’lı hanımdan tutun da, her meslekten, her yaştan insana kadar, herkes arıyor Bilgili’yi. Hepsinin önerisi aynı:

‘Meydanı bu insanlara bırakmayın!..’

Bilgili
, üzerinde çok baskı olduğunu söylüyor. Bu duygu selinden kendini kurtarmak üzere, birkaç günlüğüne Londra’ya gidiyor. Kendisi de, duygulu bir kişilik:

‘Bana ve aileme edilen küfürler hálá kulağımda!.. Gözlerimde kan var!.. Hayır, artık geri dönmem. Her olayda kavga çıkarmayı, küfür etmeyi adet edinenler, belki biraz kendilerine gelir!..’

Kendine gelmesi gerekenler arasında, sadece Şeref Tribünü veletleri değil, kendini militan gören önemli bir kesim de var. Sadece kulüp amigoları değil, paylaşmadığı her düşünceye, küfürle karşılık veren, yüzbinlerce militan var. Parti amigoları, yazar-çizer, nice meslek sahibi, nice koltuk sahibi var.

Hiçbir eleştiriye tahammülü olmayan, ortada çok net olaylara rağmen, gerçeği görmekte direnen zavallılar ordusu!.. Kendi düşüncesini savunmak yerine, küfürle karşılık veren, her meslekten bir güruh!.. Yetti artık!..

Bütün bunlardan dolayı, Bilgili’nin kararını çok önemli buluyorum. Bu bir ilk!.. Ayrılma kararı, sadece spora değil, siyasetten sanata, bilimden insan ilişkilerine kadar bir örnek!..

17 Mayıs’a kadar tanımak!..

AB
bastırıyor:

‘17 Mayıs’a kadar, Kıbrıs Rum Kesimi’ni tanıyın!..’

Referandum sonrası, AB’den KKTC’ye dönük sıcak sinyallere biraz mesafeli yaklaşmak, bu mesajlara hemen öyle kapılmak yanlış!.. AB kesenin ağzını açmış görünse de, perde arkasında başka girişimler eksik değil.

1 Mayıs, yani önümüzdeki cumartesi günü Avrupa Tarihi’nde yeni bir sayfa açılıyor. 15’ler, yeni üyelerle birlikte artık 25 oluyor. 1 Mayıs’taki törenin ardından, 17 Mayıs’ta 25’lerin katılımıyla ilk AB Bakanlar Konseyi toplanıyor.

Türkiye’ye baskı burada. 17 Mayıs’a kadar bizim Rum Kesimi’ni resmen tanımamız isteniyor!..

Bu sütunu izleyenler biliyor, aslında Rum Kesimi’ni tanımakta, Türkiye geç kalıyor. Keşke referandum öncesinde tanımış olsaydık!..

Şimdi ise, baskıyla!.. Kaldı ki, tanımak doğru!.. Çünkü, şimdi Gümrük Birliği nedeniyle, Rum Kesimi ile ister istemez, ticari ilişkilere giriyoruz. Tanımadığımız ülkenin, tanımadığımız malları tıpış tıpış bizim limanlarımıza gelecek!.. Tanımadığımız ülkenin, tanımadığımız milletvekilleri, fiyakayla bizim ülkemize gelecek!..

Ve bizim elimizde, bunu geri çevirecek bir koz yok!.. AB ilişkilerinde referandum sarhoşluğunu bir an önce geride bırakmak, yeniden reel politikaya dönmek gerek.
Yazarın Tüm Yazıları