Gözetleme kuleleri...

Bekir COŞKUN

Sivillerin tek tankı, Tank Hasan gözaltına alındı...

Arada bir kafasını tankın deliğinden çıkartıp generallere, orduya, Genelkurmay'a, laik cumhuriyetçilere ateş eden Tank Hasan'a isnat edilen suç:

Devlet sırrını açıklamak...

‘‘Sır'' ise Tank Hasan'ın namlusundan ya da dilinden özetle şöyle:

‘‘Darbe oldu...''

Bence bu sır değil...

Nitekim Başbakan Mesut Yılmaz The Washington Post'a verdiği müjdeli demeçte bunu doğruluyor:

‘‘Ordu gözetleme kulesine geri döndü...''

Nerden döndü, söylemiyor...

*

Ordu'nun gözetleme kulesinde olduğu da doğru...

Muhtemelen generaller kuleye soruyorlardır:

‘‘Bak bakalım, ne gözüküyor evladım?..''

‘‘...asi gözüküyor komutanım...''

‘‘Başında (Demokr...) yok mu?..''

Asi Hasan Celal Güzel götürülürken, her ‘‘demokrasi''nin kuyruğunda biraz ‘‘...asi'' olduğu, ve demokrasilerin biraz da tepki rejimi sayıldığını gözetleme kulesi kabul etmeyebilir...

Ya demokratlar?..

*

Ne yazık ki sivil siyasiler görevlerini yapmadıkları için (kim ne derse desin) askerler resmen ‘‘müdahale'' ettiler...

Ve ‘‘Rejim mi, demokrasi mi?..'' çapraz ateşinde kalan demokratlar, seçimlerini rejimden yana yaparak bu müdahaleyi alkışladılar...

Eğer tüm dünyaya rezil olabilecek biçimde, bir gece yine tanklar ve jipler kapılara dayanmadıysa ve kibar bir darbe yaşadıysak, bu demokratların demokratlığından değil, askerlerin akıllı oluşundandı...

Artık olan oldu...

Siyasetçi olsun olmasın, demokratların alnı eskisi kadar açık, başları eskisi kadar dik değil...

*

Ya Tank Hasan?..

Eğer açıkladığı belgeler gerçekse, yani bir sır müdahaleyi açıkladıysa, bu demokrasimizin ayıbı...

Yok eğer belgeler gerçek değilse, Tank Hasan'ın suçu ne?..

Ya da:

Bir parti lideri düşündüklerini söylemeyecekse, kim söyler?..

Bence ölçü yine kaçtı...

Kim tutacak?..