Göz önünde olmak istemiyorum

Güncelleme Tarihi:

Göz önünde olmak istemiyorum
Oluşturulma Tarihi: Mart 11, 2005 00:36

Daha 23 yaşını bile doldurmadı ama ekranın en çok iş yapan, en göz önünde olan isimlerinden biri Gamze Özçelik... Kimi zaman sunucu, kimi zaman dizi oyuncusu olarak izleyici karşısına çıkıyor, o da olmadı bir reklam filminde kendini gösteriyor.

Çocuk denebilecek yaşta şöhrete ulaşan Özçelik, bu kadar göz önünde olmaktan sanılanın aksine pek de memnun değil. Çünkü ona göre bu durum artık özgürlüğüne darbe vuruyor!

Şimdiye kadar pek çok farklı projede yer aldınız. Daha yaşınız kaç ki?

Bu işlere gireli çok zaman geçti ama o kadar da yaşlı değilim. 26 Ağustos 1982 doğumluyum, yani sadece 23...

- Peki nasıl başladı oyunculuk serüveni?

İlk olarak, 16 yaşındayken Yaşar’ın klibinde rol aldım. Galiba bana çok uğurlu geldi. Çünkü ondan sonra koşuşturma hiç durmadı. Ardından Kanal D’de bir müzik programının sunuculuğunu üstlendim. Sonrasında annemin ve babamın ısrarı sonucu Gaye Sökmen’le tanışıp ajansına kayıt oldum. 2000 yılında Kanal D’nin organize ettiği Türkiye Güzellik Yarışması’nda 2’nci seçildim. Tabii unvanlı bir güzel olunca daha çok göz önünde bulunuyor ve daha çok iş yapıyorsunuz. Dizi serisine ‘Eyvah Kızım Büyüdü’ ile adım attım. Sonrasında ‘Tatlı Hayat’ ve ‘Serseri’ geldi. Halen Atv’de ‘Savcının Karısı’nda oynuyorum. Ve bu koşuşturma içinde, iki arada bir derede ‘Hırsız Var’ filminde de rol aldım. Daha ne olsun!

- Bu kadar kısa zamanda, bu kadar çok iş... Gamze nereye koşuyor?

İnanın hiçbir yere koşmuyorum. Ama izleyiciye iyi enerji veren dizilerde rol almak beni çok mutlu ediyor. Kaliteli işlere imza atarak iyi bir yere gelebilmek adına elimden geleni yapıyorum.

- Sinema mı, diziler mi? Hangisi size daha cazip geliyor?

Doğrusu ayırım yapmıyorum, ikisi de aynı. Bana kalırsa iyi bir oyuncu böyle bir ayırım da yapmaz. Ama farklılık elbette var. Sinema çalışması sanki daha sakin bir ortamda gerçekleştirilebiliyor. En azından zaman kısıtlaması pek yok. Teksti alıp okuyor, ne çekeceğinizi biliyorsunuz. Dizi çekimlerindeyse çark farklı dönüyor. Hep bir acelecilik, hep bir koşuşturma var. Çünkü aynı zamanda diziniz ekranda dönüyor, ona yetişmek zorundasınız. Gerçi işin bu temposu da insanı daha bir motive ediyor.

- Artık herkes sizi tanıyor, ünlüsünüz. Bu nasıl bir duygu peki, kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

Kimseyi kırmak istemiyorum ama bu kadar çok gözün üzerimde olmasından memnun değilim. Girdiğim ortamlarda daha rahat davranmak istiyorum ama artık imkansız. Bakmayın çok rahat biri gibi durduğuma, aslında çok çekingenimdir. Bu işlere ilk başladığımda hoşuma giden bakışlar, artık eskisi gibi güzel gelmiyor. Çünkü bu kadar çok tanındıktan sonra attığınız her adım sizin geleceğinizi hazırlıyor.

- Mankenlik yapmış mıydınız siz?

Gaye Sökmen’in ısrarıyla bir hayır kurumu için yapılan defilede podyuma çıkmıştım.

- Sevdiniz mi podyumda olmayı?

Ne hissettin diye sorarsanız, kocaman bir hiç! Zaten küçüklüğümden beri hiç heves etmedim böyle bir şeye. Ama reklamlarda oynuyorum.

- Aileniz mesleğinize ve imza attığınız işlere nasıl bakıyor?

Ailem tüm kararlarımda yanımda oldu. Yaptığım işlerde beni destekler, bana güvenirler. Çok küçük yaşlardayken bile reklam çekimlerim dolayısıyla çok çalışırdım, sabahın köründe eve geldiğim bile olmuştur. Hiçbir zaman ‘Neredesin’ diye sormadılar bana.

- Gamze Özçelik’ten kendini anlatmasını istesek...

Benim kendime ait doğrularım vardır. Kendimle olmayı seviyorum. Bana hiç kimse hiçbir şeyi dikte ettirip yaptıramaz. Bu iş hayatımda da aynı. İstemediğim hiçbir şeyi yaptıramazlar. Bir de maalesef uykuya çok düşkünümdür!

- Sporla aranız nasıl?

Berbat! Sporla birbirimizi bir yerlerden tanıyoruz, işte o kadar. Her seferinde yeni bir salona gidiyorum. Bir senelik parasını bile peşin veriyorum. Ama iki kere gidersem ne ala, parayı amorti bile edemiyorum.

Kendimi yaşarım

Oyuncu Gamze ile kendi başına kaldığında ortaya çıkan Gamze arasında dünyalar kadar fark var aslında... Sokakta, elimde simit dolaşırım ben. Bazen yaptıklarıma arkadaşlarım bile şaşırır. Ayrıca bizim ortamımızdaki çoğu kişi gibi makyaj yapmayı seven, her gün marka kıyafetler giyerek dolaşan biri de değilim. Bunlar hiç umurumda da değildir. Ben kendimi yaşamayı seviyorum. Ama tabii mesleğimden dolayı yaşamıma dikkat etmek zorunda olduğumun da farkındayım.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!