Görmezden gelinemezdi

Güncelleme Tarihi:

Görmezden gelinemezdi
Oluşturulma Tarihi: Şubat 15, 2016 00:31

DÜŞÜRÜLEN Rus uçağının pilotuna ateş açtığını söylediği görüntülerle tanınan Alparslan Çelik’in, İstanbul’da bir cenaze törenine katılmasına ilişkin olarak 28 Ocak’ta yayınlanan “İstanbul’da ortaya çıktı” başlıklı habere eleştiriler geldi.

Haberin Devamı

Sevgi Özküzne adlı okur, “teşhir edilen kişinin Rusların yana döne aradığı, Alparslan Çelik olduğunu hayretle ve dehşetle gördüm. Kime hizmet ediliyor?” diyordu. Yusuf Şahin de benzer sorular yöneltiyor; “Bu adam öldürüldüğünde vicdanınız sızlamayacak mı?” eleştirisi yöneltiyordu. 

Sanırım bir hatırlatma yapmam gerek. Çelik ile ilk söyleşiyi yapan gazete Hürriyet’ti. 27 Aralık’ta Hürriyet Pazar’da yayınlanan bu söyleşiyi, Rusya Sözcüsü Maria Zaharova eleştirmişti. Rus sözcü, Hürriyet’i “katil ve teröriste kürsü sunmak” ile suçlamıştı. 
Hürriyet’in 25 Ocak’ta yayınladığı “Dağ taş onu arıyorlar” başlıklı haberi ise, bazı okurlardan “Çelik’in kahraman gibi gösterildiği” eleştirisi almıştı. Oysa nasıl Çelik ile konuşmak gazetecilikse, Rusların onu Suriye’de aramaları ve onun İstanbul’da bir cenazeye katılması da o kadar haberdi.
Düşünün, Rusların Türkmen bölgesinde peşine düştüğü bir kişi, gizlenmeye gerek duymadan İstanbul’un orta yerindeki Fatih Camisi’nde bir cenaze namazına katılıyor. Saklanmaya gerek duymuyor, yayınlanmaması ricasında bulunmuyor; üstelik fotoğrafını çeken Hürriyet muhabirleriyle konuşuyor. Haber yapılmasıyla ilgili en ufak bir endişesi yok, zaten bunu söylüyor da. 
Böyle bir durumda bir gazetecinin haber yapmasından daha doğal bir davranış olabilir mi? Gazetecinin görevi ne onu kahramanlaştırmak ne de onun adına karar verip onu korumak. Gazetecilerin başkalarının (hele de elinde silah olanların) adına düşünüp, onların misyonlarını paylaşmak gibi bir işlevi olamaz. 
Başkaları görmezden gelmiş olabilir ama Hürriyet’in yaptığı habercilikti. Üstelik Çelik’in bulunduğu yer, İstanbul. Ruslar onu Suriye’deki Türkmen bölgesinde arıyor. İkisi arasındaki farkı anlatmama gerek yok herhalde.

 

 

TV rehberi

 

 

Haberin Devamı

HÜRRİYET internet sayfasındaki “TV rehberi”nde televizyon kanallarının günlük programları veriliyor. Okur açısından son derece işlevsel olan bu sayfa ile ilgili ilk eleştiri, 18 Ocak’ta Durmuş Şimşek adlı okurdan gelmişti. Şimşek, bir ay kadar önce kapanan Cine5 TV kanalının ‘TV rehberi’ndeki yayın akışında hâlâ göründüğüne dikkat çekiyordu. Okurun bu eleştirisini ilgili birime ilettim ve Cine5’in adı yayın akışından çıkarıldı.
9 Şubat’ta, yani altı gün önce bu sayfa ile ilgili bir eleştiri daha aldım. Ömer Ecmel Önal adlı okur, “TV rehber sayfasında kapanan TV kanallarının isimleri hâlâ kaldırılmadı” diyordu. Sayfaya baktım, okur haklıydı. Aylar önce kapanan CNBC-e, Kanaltürk, Bugün TV, Samanyolu ve E2 kanallarının logoları hâlâ rehberde duruyordu. “SkyTürk 360” kanalının adı “TV 360” olarak değiştirilmemiş; TLC de eklenmemişti. Okurun eleştirisini sayfayı hazırlayan birime ilettim. Düzeltileceği söylendi ama düne kadar sayfa yenilenmemişti.  
Günlük düzenlenen bir sayfanın güncellenmesi için okurun hatırlatmasına gerek olmamalı. Bir enformasyon sayfasının bu kadar uzun süre hatalı kalması, okur nezdinde itibar erozyonu yaratabilir. Dijital mecranın dinamizmine her sayfada ayak uydurmak şart.

 

 

Haberin Devamı

Suikast planı olsaydı

 

 

“WHATSAPP’ta suikast planı” başlıklı manşet, Akdeniz Eki’nde 13 Ocak’ta yayınlanmıştı. Akdeniz Üniversitesi’nde, kurdukları “WhatsApp grubu”nda bir profesör hakkında yazdıkları nedeniyle sekiz öğrenci hakkında disiplin soruşturması açılmasını konu alıyordu.
Disiplin cezası verilen öğrencilerden biri, habere itiraz etti. Haberde adı Z.B. olarak kodlandığı için burada da adını açık yazamadığım bu öğrenci, “haberin yanlış olduğunu” savunarak, şu görüşleri dile getirdi:
“Bir insana suikast yapabilecek kadar uzak davranışların kişiliğimize yakıştırılmasına üzüldüm. Kendisine suikast yapılacağını söyleyen bu kişi elindeki belgeleri neden 1 yıldan beri savcılığa götürmez? Suikast değil hakaret ve tehdit şikâyetinde bulunmuştu. Kınama cezası da hakaret gerekçesiyle verildi. 
WhatsApp konuşmalarında hocaya karşı en ufak bir hakaretim olmamıştır. Kanıt diye gösterilenler bilgisayar çıktısı. Belge niteliği taşımaz.” Öğrencinin bu itirazlarını, haberde imzası bulunan Salim Uzun’a gönderdim. Haberinde “hatalı bir nokta” olmadığını savunan Uzun, eleştiriyi yanıtladı: “Öncelikle ‘suikast’ ifadesini biz değil öğrenciler kendi aralarında kullanmış ve birtakım planlar yapmış. Bu konuşmaların ne kadar ciddiye alınacağı elbette tartışılabilir. Ancak konu resmi şikâyet haline getirilerek önce dekanlık sonra rektörlük makamına sunulmuş. Haberi, soruşturmada ismi geçen iki öğrenci, şikâyetçi hoca ve diğer yetkililerle görüşerek hazırladım. Öğrenciler konunun kapatılmasını istediklerini belirterek görüşlerine yer verilmesini istemediler. Dekanlığa sunulan, disiplin kurulunun incelediği 68 sayfalık grup konuşma metni de elimizde mevcut.”
Elbette böyle bir soruşturmanın haber değeri var. Fakat “suikast planı” başlığı bana da abartılı geldi. Nitekim bugüne kadar suikast veya cinayet planı ile ilgili poliste ya da yargıda bir işlem yapılmamış. Disiplin soruşturmasında da “kınama” cezasıyla yetinilmiş. Üstelik de gerekçesi sadece “hakaret”.
Haberde cezanın gerekçesine ve ilgili profesörün itirazının reddedildiğine yer verilmemesi eksiklik. “Ne zaman” sorusunun yanıtı da eksik. Disiplin işleminin 15 Temmuz 2015’te yapıldığı yazılmamış.

 

Haberin Devamı

Okurdan kısa kısa

 

 

RIFAT Bali: 7 Şubat’ta gazetenizde çıkan “45 yıl sonra kasa sürprizi” başlıklı haberde kullanılan fotoğraf, yeni kitabım “Satvet Lütfi Tozan–Büyük Bir Maceraperest, Koleksiyoner, Hayırsever”in kapağında kullandığım bir fotoğraftır. Kitabın künyesinde fotoğrafın haklarının saklı olduğu belirtilmiştir. Buna rağmen izin alınmadan gazetenizde ilk sayfadan kullanılmıştır.

 

Kemal Varlı: “Sürat Teknesiyle Fener Koyu’na” haberinde “Yunanistan’ın Farmakonisi ve Leros Adası’na...” denilmiş. Leros Adası (İleryoz) Yunanistan’a ait. Ancak Farmakonisi (Bulamaç), egemenliği antlaşmalarla Yunanistan’a devredilmemiş ada, adacık ve kayalıklar kapsamındadır.(5 Şubat/20. sayfa)

Haberin Devamı


Not: Okurun vurguladığı gibi adanın statüsü tartışmalı. Ancak bu adada yıllardır Yunan yerleşimi ve küçük bir Yunan askeri birliği bulunuyor. 

 

Civan Özkanoğlu: Ekvador’da Cumhurbaşkanı’nın protesto edilmesi sırasında yaşananların Hürriyet için haber değeri taşımamasının gerekçesi ne? Ziyaret edilen ülkedeki darp, sansasyonel bir olay değil mi? (5 Şubat)
NOT: Bu olay, 6 Şubat’ta internette “Ekvador’la koruma dayağı krizi”, gazetede ise 8 Şubat’ta “Obama’nın koruması vurmuştu” başlığıyla 
haber oldu.


Tuncay Turlu: “PKK istihbarat kurdu” haberinin Türkçesine dikkat. Upuzun haberde altı nokta var; yani tümü altı cümle. Bu üslubu bir mahkeme kararında ya da polis raporunda görsem şaşırmam ama bu bir haber. (9 Şubat/18. sayfa)

 

Haberin Devamı

Sezen Mehmetoğlu: İnternetteki “Survivor 2016 Gönüllüler Gizem Kerimoğlu” haberinde “Bulgar göçmeni” yazmışsınız. “Bulgar göçmeni” diye bir şey yok “Bulgaristan göçmeni” var. Bulgar değil Türk’üz ve bu yüzden 89’da Bulgaristan’dan kovulduk. Bizi üzdünüz. (9 Şubat)

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!