Gorbaçov’a başkaldıran Türk

Bu yazıyı komünizm in ve Soğuk Savaş’ın en katı dönemlerinde Sovyetler Birliği tarihinde Komünist Parti’nin politikalarını belirleyen en üst karar organı ‘Politbüro’ üyeliği ve Başbakan Birinci Yardımcılığı görevine kadar yükselen ilk ve tek Türk asıllı Müslüman lider Haydar Aliyev’in 10'uncu ölüm yıldönümü için kaleme aldım.

Haberin Devamı

12 Aralık 2003 günü vefat eden Aliyev, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra bağımsızlıklarını kazanan ve şimdi her biri ayrı birer devlet olan 15 cumhuriyetin oluşturduğu Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) Başkanı ve Komünist Partisi Genel Sekreteri Mihail Gorbaçov’la ters düşmüştü.

MUAMMER ELVEREN - HAYDAR ALİYEV ÖZEL KARELER / FOTO GALERİ

Haydar Aliyev’le 30 yıl Sovyet Gizli Servisi üst düzey yöneticilerinden biri olarak görev yaptığı ve KGB’nin peşine düştüğü bu çalkantılı dönemde tanıştım. Moskova’daydı ve Politbüro’da Gorbaçov’la araları Azerbaycan politikalarına karşı çıktığı için açılmıştı. Gazetenin Moskova temsilcisiydim, Kremlin Sarayı'nda Sovyetler Birliği’nin yasama organı SSCB Yüksek Sovyeti'ni yöneten Yüksek Sovyet Prezidyumu'nun Azeri asıllı Türkçe tercümanı Cafer Abbasov’la tanışmıştım. Kendisine, Haydar Aliyev’le görüşmek istediğimi söyleyince "Çok zor, hem Gorbaçov aleyhinde açıklama yaptığı hem de Ermenilerin Dağlık Karabağ saldırıları karşısında Moskova’nın tutumunu eleştirdiği için KGB tarafından aranıyor. O da yakalanmamak için devamlı adres değiştiriyor" dedi ve ekledi:

Haberin Devamı

"Ama istersen seni kızı Sevil ile tanıştırabilirim."

Gerçekten de birkaç gün sonra beni Aliyev’in kızı Sevil ile tanıştırdı. Sevil’e babasıyla mutlaka görüşmek istediğimi söylediğimde "Nerede kaldığını bilmiyorum, o beni arıyor öyle görüşüyoruz. Madem gazetecisiniz durumu biliyorsunuz, babam Gorbaçov’la tartıştıktan sonra Sovyet Politbüro'daki görevinden ve diğer görevlerinden ayrıldı. Bu arada annem vefat etti, her şey üst üste geldi. Bir süredir rahatsızdı, yeni hastaneden çıktı biraz toparlasın beni aradığında söz veriyorum mesajınızı ileteceğim" dedi.

Sevil Aliyeva ile bu görüşmeyi 1989 yılının Aralık ayında yapmıştım. Haydar Aliyev Sovyetler Birliği döneminde 14 yıl boyunca Azerbaycan’ın liderliğini üstlenerek Azerbaycan Komünist Partisi Genel Sekreterliği görevini de başarıyla sürdürmüştü. Sevil bir hafta sonra beni arayarak babasına mesajımı ilettiğini ve hiç kimseyle görüşmek istemediği halde Türk gazetecisi olduğum için benimle görüşmeyi kabul ettiğini söyleyerek "İki üç gün içinde gelip seni babama götüreceğim" dedi. Gorbaçov’a başkaldıran Türk

Haberin Devamı

Ertesi gün saat 18.00 sularında kapım çalındı, Sevil karşımdaydı, bana haber vermeden gelmişti "Hadi gidiyoruz" dedi. Moskova’nın ara sokaklarında bir binanın dördüncü katına çıktık. Kapıyı önce bir kez, sonra ardı ardına üç kez çaldıktan sonra anahtarla açtı. İçeri girdik, salonda kimse yoktu. Biraz oturduktan sonra Haydar Aliyev içeri girdi, sanki eskiden tanışıyormuş gibi "Hoş gelmişsin" diyerek sarılıp öptü. Karşımda fotoğraflarda dinç gördüğüm Aliyev yoktu. Gerçekten bitkindi, zayıflamış, yanakları çökmüş saçları seyrelmişti. Hiç unutmuyorum, ilk sorusu "Türkiye’nin benim durumumdan haberi var mı" olmuş ve "Gel Zarife Hanım'ın fotoğrafı önündeki masaya oturalım, çektiğimiz fotoğrafta o da çıksın" demişti. Zarife Hanım vefat eden eşiydi.

Masaya geçtik anlatmaya başladı.

Haberin Devamı

"Gorbaçov KGB’yi kullanarak Azerbaycan yönetimi ile ilgili kararlar alıyordu. Ben de Politbüro üyesi ve Sovyetler Birliği Başbakan Birinci Yardımcısı olarak toplantıda karşı görüşlerimi açıkladım. Gorbaçov sesini yükselterek ‘Sen artık Azerbaycan’ın işine karışma’ diye bağırdı. Ben de kendimi tutamadım ve öfkeyle yerimden kalkıp ‘Karışırım’ diyerek ona doğru yürüdüm. Bu arada Politbüro’nun diğer üyeleri beni tutarak sakinleştirmeye çalıştı. Tartışmamız sertleşerek devam edince bana ‘Artık seninle çalışamam’ dedi.

Gorbaçov Devlet Başkanı'ydı ve Sovyetlerde ‘yeniden yapılanma’ (Glasnost) ile 'şeffaflık-açıklık' (Perestroika) politikalarını uygulamaya başlamıştı. Bazı cumhuriyetlerden bağımsızlık hareketleri haberleri geliyor ve Politbüro’da ne yapılacağı tartışılıyordu. KGB’den Azerbaycan’da da Sovyetler Birliği'nden ayrılmak için bağımsızlık hareketleri başladığı bilgileri gelmişti. Gorbaçov’u bu haberler de sinirlendirmişti. Toplantılarda devamlı gerginlik vardı, artık ben de onunla çalışamayacağımızı anlamıştım. Bunun üzerine Politbüro ve Başbakan Yardımcılığı'ndan 25 Ekim 1987 günü istifa ettim."

Haberin Devamı

Haydar Aliyev’le yaptığım bu görüşmeden altı ay kadar önce, yani Haziran 1989'da Ebulfez Elçibey (gerçek soyadı Aliyev’dir, halk ona bağımsızlık mücadelesi günlerinde ‘Elçibey’ adını taktı) Azerbaycan Halk Cephesi'ni resmen kurmuş ve KGB ile Kızıl Ordu’ya rağmen Azerbaycan’ı Sovyetler Birliği'nden ayırmak için yeraltı faaliyetleri başlamıştı. Haydar Aliyev o gün bana "Eğer Bakü’ye gider ve Ebulfez ile görüşme imkânı bulursan Azerbaycan için her şeyi yapmaya hazır olduğumu ve bağımsızlık mücadelesini desteklediğimi söyle" demişti.

Bütün bu yazdıklarıma şimdi 46 yaşlarında olan kızı Sevil Aliyeva şahittir. Ebulfez Elçibey liderliğinde kurulan Halk Cephesi’nin bağımsızlık mücadelesi faaliyetleri ile Azadlık Meydanı’nda yaptıkları gösterileri Moskova’dan Bakü’ye gidip bizzat izledim. Hem tehlikeli hem de heyecanlı olan o günleri yeri geldiğinde bir başka yazıda anlatacağım.

Haberin Devamı


Haydar Aliyev’e gelince onunla dostluğumuz Azerbaycan’ın bağımsızlığından sonra da devam etti. Azerbaycan Cumhurbaşkanı olduktan sonra Bakü’de Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda beni kabul etti. Daha sonra Avrupa Konseyi toplantılarına katılmak için geldiği Strasbourg’da ve Chirac’la görüşmeye geldiğinde Paris’te kaldığı Crillon Oteli'nde bir araya gelerek o sancılı dönemleri andık. Mayıs 2010'da Bakü’ye gittiğimde ise Aliyev’in ‘Fahri Hiyabanı’nda eşi Zarife Hanım’la heykellerinin olduğu mezarını ziyaret ettiğimde bütün bu anlattıklarım film şeridi gibi gözümün önünden geçti. Rahmetle anıyorum.

Yazarın Tüm Yazıları