Good morning Mr President!

EMİNİM, siyah - beyaz ekranın eski nostaljiyasında mutlaka görmüşsünüzdür.

Hani, müteveffa ABD Başkanı John F. Kennedy'nin doğumgünü partisinde o fettan Marilyn Monroe'cuk en şuh sesiyle ‘happy birthday Mr President’ diye şarkı söyler ya, işte o emsalsiz sahneyi kastediyorum. Peki, George W. Bush'a ne demeli? O'nun için hangi şarkıyı terennüm etmeli?

Olsa olsa, şöyle koskocaman bir ‘good morning, Mr President’ı haykırabiliriz.

Günaydın Bay Başkan! Sabah şerifler hayr'olsun!

Bonjur! Kalimera! Buenos dias! Esselamün aleyküm ve rahmetullah!

Mister Bush, siz Monroe gradosunda bir kadının başucunuzda ‘good morning’ diye şakımasını asla hak etmiyorsunuz ama, gayet geç ve gayet güç de olsa eh işte şimdi birazcık uyandığınıza göre, bari ben size bet sesimle ‘günaydın’ diyeyim.

* * *

EVET yetmiş yedi lisandan ‘günaydın’, çünkü Bush Bey önceki gün nihayet tenezzül etti de, Ortadoğu konusunda iki kelime kelam buyurmak zahmetine katlandı.

Hem nalına hem mıhına hesabı, bir yandan Arafat'ı teröre kol kanat germekle suçladı, diğer yandan da Şaron'u Filistin özerk bölgesindeki işgali kaldırmaya çağırdı.

Fakat tabii açıklamanın en hayati noktasını, soruna çözüm aramak için Dışişleri Bakanı Colin Powell'ın hafta başında bölgeye gideceği ‘‘müjde’’si oluşturdu.

Bu demektir ki, ABD aslında İsrail'e destek anlamına gelen ve bugüne dek süren vurdum duymaz tutuma kısmen son vererek, nispi bir dengeye doğru kavis çizecektir.

Her halükárda da, ‘‘güvercin’’ Powell'ın Kudüs'e uçması, Birleşik Devletler'in ister istemez bölgede devreye girmeye hazırlandığını göstermektedir.

‘Good morning’ yahu Mr President, neden şimdiye kadar mışıl mışıl uyudunuz?

* * *

EN önce şunu görelim: Bush'un son çıkışı bir dizi zorunluluktan kaynaklandı.

Zorunluluk bir; Washington'un ‘ultra İsrail yanlısı’ tutumu Birleşik Devletler'i yalnız Arap aleminden değil, uluslararası camianın büyük bölümünden de tecrit ediyor.

Tek süper güç, mek süper güç ama hiçbir ülke böyle bir lüksü uzun süre kaldıramaz.

Dolayısıyla, şimdi biraz daha ‘ince ayar’ bir politikaya gitmek gerekiyor.

Zorunluluk iki; Saddam'ı ‘pataklamayı’ mankafalarına koymuş olan Amerikan ‘şahinler’i yine de az biraz kelleyi çalıştırıp, yukarıdaki Arap aleminin Filistin sorundan ötürü ABD'ye korkunç diş bilediği bir dönemde Bağdat'a yönelik harekáta girişilemeyeceğini; girişildiği takdirde işlerin tam sarpa saracağını görebiliyorlar.

Bu yüzden de, Batı Şeria - Gazze ekseninde bir şeyler yapmak artık farz oluyor.

Zorunluluk üç; George W. Bush 11 Eylül'ün ‘yurtseverlik’ rüzgarı sayesinde yelkenini epey süre pupadan şişirdiyse de, Ortadoğu'daki muazzam aymazlığından dolayı, şimdi ilk kez bir bölüm Washington ‘rical’i de kendisine tepki gösteriyor.

Hem Cumhuriyetçi saflardaki ‘güvercin gerçekçiler’; hem de Clinton döneminin Ortadoğu sorumlusu Robert Malley gibi soruna en vakıf üst düzey uzmanlar, şu anki politikasızlığın orta-uzun vadeli Amerikan çıkarlarıyla çeliştiğinde ısrar ediyorlar.

Washington'un bölgede derhal aktif faaliyete geçmesi ve Ariel Şaron kartını unutup, taraflara mutlaka kalıcı bir çözüm empoze etmesi gerektiğini vurguluyorlar.

Söz konusu orta-uzun vadeli çıkarlar da, zaten petrol lobileriyle al takke ver külah olan Bush'un son girişiminde her halde yabana atılmayacak bir yer tutuyor.

Her halükarda ‘good morning Mr President’, rahat yorganı atmanız gerekiyor.

* * *

TAMAM, Amerika için de zorunluluk morunluluk ama, bundan sonra ne olur?

George W. Bush'un Powell'ı bölgeye göndermesi, Ortadoğu'da söz geçirebilecek yegane güç olan ABD'nin kalıcı barış için işin sonuna dek gitmesini getirebilir mi?

Washington yeniden Clinton türü bir müzakere süreci empoze edebilir mi?

Bilemiyorum. Zaten bu soruyu kimsenin kesin cevaplayabileceğini de sanmıyor.

Fakat Bush cenapları yine de uyanmak tenezzülünde bulundu ya, şimdi bet sesle hep beraber ‘günaydın başkan’ diye tempo tutalım ki, hazretin mahmurluğu geçsin.

Silkinsin ve askeri değil siyasi çözüm gerektiren soruna kararlılıkla eğilsin.

Bunu bir yap Mr Bush, sözüm söz, Marilyn Monroe halt etmiş, ilk doğumgünü partinde dünyanın en fettan kadınına en şuh sesle, senin için şarkı söyleteceğim...
Yazarın Tüm Yazıları