GeriSeyahat Gölü, karlı tepelere bakan kıyıları ve tarihiyle kendine özgü bir coğrafya
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Gölü, karlı tepelere bakan kıyıları ve tarihiyle kendine özgü bir coğrafya

Gölü, karlı tepelere bakan kıyıları ve tarihiyle kendine özgü bir coğrafya

Kedilerini ve canavar hikayelerini dinlerken, Van sanki Doğu’nun sıkıntılarını çekmemiş bir kent gibi durur. Oysa Van da Doğu’daki diğer kentler gibi payına düşeni yaşamıştır. Yine de onun şansı, bölgenin en turistik yerlerinden biri olan Van Gölü kıyısında olmak. Ancak, 3764 kilometrekarelik bir alanı kaplayan, Türkiye’nin tuzlu ve sodalı en büyük gölü olan Van Gölü, bugün artık keyifle bahsedemeyeceği bir başka canavarla yüzleşmek zorunda.Van 100. Yıl Üniversitesi’ne göre, göldeki kirlilik oranı yüzde 40’lara ulaştı ve bu kirlenmenin önlenmemesi, Van Gölü’nün en fazla 25 yıllık ömrü kaldığı anlamına geliyor. Artık bıçak kemiğe dayandı. Bu durum değişmezse, çeyrek asır sonra, gölde hayat bitecek, kirlilik ve kokudan gölün yanına yaklaşılamayacak. Uzmanlar, kumsalların da yaklaşık yüzde 40’ının göle girilemeyecek derecede kirlendiğini, insan sağlığını tehdit edecek boyutlara ulaştığını söylüyorlar.Van Gölü, bir mevsimden diğerine değişen rengi, yüzünü karlı Süphan Dağı’na çeviren kıyıları ve uçsuz bucaksız topraklara yayılan tarihiyle kendine özgü bir coğrafyaya sahiptir. Bu bölgeye giderseniz, bir deniz kadar engin Van Gölü’nün, adım adım kendi sonunu beklediğini bilerek kıyılarını gezin. Sizin hüznünüz, onun kaybettiklerinin yanında pek bir şey ifade etmeyecektir. Diyarbakır- Van yolu üzerinde, Van’a 168 km. mesafedeki Bitlis, asırlar boyu, geçiş noktası olmuş bir kent. 1550 metre yükseklikte, yüksek kayalıklar ve dağlarla çevrili derin bir vadi içine kurulmuş Bitlis’ten geçerken, kentin o durgun, hayata küsmüş atmosferini fark etmemek mümkün değil. Nedeni, sokaklarında insan olmaması değil, kentin gündeminde her zaman ekonomik çıkmaz ve işsizlik olması. Yoksa, damlardan kaldırımlara, kentin dört bir köşesindeki kahveler dolup taşar. Ancak bu kalabalık neşeli değil düşüncelidir çoğunlukla. Bitlisliler’in çoğu çiftçilik yapar. Ancak dışarıya pek açılamadıklarından, bu da onlara zar zor bir gelir sağlar. Bitlis’in meşhur tütününün kalitesi, dünyaca ünlü Virginia tütünüyle eş değerde tutuluyor. Kentteki sigara fabrikalarında, Bitlis, Best, Kansas, Samsun ve Maltepe sigaraları üretiliyor. Halk ise çoğu zaman sarma tütünü tercih ediyor. Ne var ki bugün geriye sadece tütünün ünü kalmış çünkü devletin uyguladığı kota yüzünden, halk tütün ekemiyor. Türkiye’nin en çok bal üreten illerinden olan Bitlis, dağlık bir alanda bulunduğundan ve aynı zamanda bir yayla konumunda olduğundan, arıcılık için uygun bir coğrafyaya sahip. Bu nedenle de Bitlis balı, yaygın bir üne sahip. Van Gölü’nün üçte ikisi kent sınırlarının içinde olmasına rağmen, turizmde de kendini tam anlamıyla ifade edememiş bir kenttir Bitlis. Oysa köhne görünümüne rağmen, karakteri vardır, camiler ve türbeler kentidir. Kent dışarıdan gelene pek konuksever görünmediğinden, burada uzun kalan turist azdır. BİTLİS’TE BEŞ MİNAREBitlis, kışın taşkınlara neden olan, yazın da kuruyan Bitlis Çayı’nın ortasından geçtiği tek caddelik bir kent. Beş bin yıllık tarihe sahip kent, Pers, Asur, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı gibi uygarlıkların hakimiyetinde kalmış. Buraya vakit ayırın ve kale, cami, medrese, türbe, kervansaray gibi yapılarını görmeden geçip gitmeyin. Sert bir kaya üzerine kurulmuş, yamacın en uzak noktasındaki kente hakim Bitlis Kalesi’nde eskiden bir han sarayı, han, yaklaşık 300 ev, bir cami, aşağı kalede ise demir kapılı bir çarşı, bir bedesten ve yine birkaç yüz ev varmış. Bugün kalenin üst kısmı tamamen toprakla dolu. Kaleye kıvrılarak yükselen bir yoldan çıkılıyor. Kısa bir tırmanış olmasına rağmen, korkuluklar olmadığından, dikkat etmekte yarar var. Kalıntılar oldukça az ancak manzara görmeye değer. Bitlis’teki yapılar içinde en büyük ve dikkat çekici olanı, bugün Turizm Danışma’nın bulunduğu ve dönemin en önde gelen bilim merkezlerinden olan İhlasiye Medresesi. Bir Selçuklu eseri. Şerefiye Sokak’ta, cami, mederese, imaret ve türbeden oluşan Şerefiye Külliyesi, Bitlis’e özgü kırmızıya çalan bir taştan yapılmış; özellikle giriş kapısındaki süslemeler görmeye değer. Şerefiye Camii’den başka, Bitlis’in ünlü türküsüne konu olan beş minarenin ait olduğu camiler şunlar: Gökmeydan Camii, Ulu Camii, Kale Altı Camii, Meydan Camii. ‘’Bitlis’te beş minare’’ şarkısının bir hikayesi var. Rus işgali sırasında Bitlis’ten kaçan bir baba ve oğul, düşmanın çekilmesinden sonra, harabeye dönen kente dönmek üzere yola çıkar ve şehre hakim Dideban Dağı’nın eteğine varır. Baba, kentte canlı kalıp kalmadığını öğrenmek için, oğlunu şehre gönderir. Oğlu geri dönerken, uzaktan babasına şöyle seslenir, ‘’Şehirde yaşama dair hiçbir iz yok, sadece beş minare ayakta kalmış’’. Bunu duyan baba yıkılır ve bu ağıdı yakarak oğlunu çağırır: ‘’Bitlis’te beş minare, beri gel oğlan beri gel/ Yüreğim dolu yare, beri gel oğlan beri gel’’. Belediye otobüs durağından yukarı doğru çıkan merdivenler, etrafı duvarlarla çevrili külliye benzeri Şeyh Mehmed-i Küfrevi Türbesi’ne varır. Burada, 1316’dan kalma türbeden başka, 1898’de Sultan Abdülhamid’in Rum ustalara yaptırmış olduğu bir başka türbe daha var. Turistlere açık olup olmadığı tam belli olmayan türbenin bulunduğu avluda bir aile yaşadığından, kapıyı çalıp, izin almak gerekiyor. Bitlis’in yüksek duvarlarla sokaktan soyutlanmış, kesme taştan, düz toprak damlı eski evleri de bu mahallelerde. Taç kapılı girişleri, taç döşemeli avluları ve meyve ağaçlarıyla dolu bahçeleriyle, bu evler, kentin ana caddesiyle bir tezat oluşturuyor. Sırtını Şerefhanlar’dan kalma Han Hamamı’na dayamış Fırat Çay Bahçesi’nde Bitlis’in nabzını tutabilirsiniz. Burada herkes dertleşir. Size kentte sadece iki memurun çalıştığını ve geri kalanının da işsiz olduğunu anlatacaklardır. Bitlis’teki Etnografya Müzesi’nin (İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, 0434 226 53 02), bu yaz açılması bekleniyor. Turizmin dikkatini çekmemiş olsa da Bitlis’te bir de kayak merkezi (0434 226 87 55) var.DOĞAL LİMAN TATVANBitlis- Tatvan yolu üzerinde sağda, Anadolu’nun en büyük kervansaraylarından El- Aman (Rahva) Kervansarayı gözünüzden kaçmayacak. Bu yıkık ancak ihtişamını bir ölçüde koruyabilmiş kervansaray, 16. yüzyıl tarihli. Konaklamak istiyorsanız, Bitlis’in 20 km. kuzeydoğusunda, Van Gölü’nün kuzeybatı kıyısındaki Tatvan’a devam edin. Van’a 120 km. mesafede, Nemrut Dağı’nın doğu eteğindeki düzlükte kurulmuş olan Tatvan, Nemrut Dağı Krater Gölü’nü görmek ve Van Gölü’nün kuzey ya da güney kıyılarında yapacağınız yolculuğa başlamak için, ihtiyaçlarınızı karşılayabileceğiniz uygun bir üs. Konumuyla, Van Gölü kıyısında, doğal bir liman olma özelliğine de sahip olan Tatvan, aynı zamanda Anadolu’dan gelen demiryollarının bitiş noktası. Buradan Van’a feribotla geçmek mümkün. Bitlis’e bağlı bir ilçe olmasına rağmen, Tatvan Bitlis’ten daha kalabalık bir yerleşim. Bitlis’teki konaklama ve yemek sıkıntısı burada yok. Buradan Van’a giden otobüsler, gölün güney kıyısını takip ediyor. Daha virajlı ve uzun olan, Ahlat ve Adilcevaz’dan geçen kuzey yolu da yine Van’da son buluyor. 1970 yılında, İran ile Tatvan arasında demiryolu bağlantısının kurulması, ilçe için bir dönüm noktası olmuştu. Nemrut Krater Gölü’nü görmek için Tatvan’dan hareket eden günübirlik turlar var. Tatvan Turizm Ofisi’nden (0434 827 63 01) bilgi alabilirsiniz. Kiralayacağınız şoförlü bir minibüsle ya da kendi aracınızla da bu yolculuğu yapabilirsiniz. Bu bölge karlı olacağından, en erken mayıs sonu uygun bir zaman. Tatvan- Bitlis yolu başlangıcında, oto sanayiye gelmeden önce sağda bir tabela Nemrut Krater Gölü’ne işaret eder. Sapaktan 15 km. sonra Nemrut Tepesi’ne (2935 metre) varırsınız. Bu bölgede ayrıca Sivri Tepe (2600 metre) ve Turşuk Tepe (3025 metre) var. Tepede, sağınızda Van Gölü ve Tatvan merkezi, solda ise Nemrut Krater Gölü (Soğuk Göl) olacak. Bu noktadan volkanik krater çanağını net olarak görebilirsiniz. Burası ıssız ve ürpertici bir coğrafya. Patlamalar sonucu oluşan ve krater ağzı genişliği 48 kilometrekare olan Nemrut Yanardağı’nda irili ufaklı beş göl bulunuyor. Bunlardan Türkiye’nin en büyük krater gölü olan Nemrut Krater Gölü (Soğuk Göl), 13 kilometrekarelik yüzölçümüyle, Nemrut Dağı Krateri’nin yaklaşık üçte birini kaplıyor. Dik ve yüksek kayaların çevrelediği ve içinde tatlı su bulunan gölün yanısıra bir de, etrafındaki kaynakların sıcaklığı 60 dereceye varan Sıcak Göl var. Bazen kadınlar, şifa getireceğine ve çocuk yapmalarını sağlayacağına inandıkları buharlı mağaraların içine oturuyorlar. Tepeden aşağıya doğru inerken, yol ikiye ayrılır, biri düz aşağı, diğeri sağa doğru devam eder. Sağdan stabilize yola girin. Yaklaşık 10. km.’de küçük bir gölün kenarından geçeceksiniz. Vardığınız tepede, aşağıda tekrar Sıcak Göl’ü göreceksiniz. Burada sağda, Buhar Bacası tabelası da dikkatinizi çekecek. Birkaç yüz metre sonra da Soğuk Göl’ün kıyısındasınız. Nemrut Yanardağı’nın lavlarını son kez 1441’de püskürttüğü bilinse de iki yıl sonra da aynı olay kaydedilmiş. Bölgenin en önemli turistik noktalarından biri olan Nemrut Dağı, endemik bitkileri ve buraya özgü kuş türleriyle de ilgi çekiyor. Bir Rus doğa bilimcisi tarafından keşfedilen ve kendi ismiyle anılan Sarmustahtayani adlı meşe çeşidi ve bir başka endemik tür olan düğün çiçeği, sadece bu dağda yetişiyor. Aynı yoldan geri dönerken, küçük göle gelmeden önce sola ayrılan, tabelasız asfalt bir yol, köylerden geçerek, 32 km. sonra Ahlat’a varır. Bu yola girer girmez, Ahlat’ı tepeden göreceksiniz. Burada piknik yapmak da keyifli. Yazın serin olduğundan, göçerler kıl çadırlarını bu çanağın içine kuruyorlar. Nemrut Krater Gölü, Bitlis’e 35 km. mesafede.Tatvan’dan 40 km. uzaklıkta, gölün kuzeybatı kıyısından ilerleyerek varılan Ahlat Mezarlığı, Türkiye’nin en etkileyici İslam Mezarlığı. Göle doğru, 2 kilometrekarelik bir alanı kaplayan mezarlık, mezar taşları, kümbetleri ve kümbetlerin üzerindeki kabartmalarıyla, kaçırılmayacak bir açık hava müzesi. Buraya Meydan Mezarlığı da deniyor. En eski mezar taşları 17.- 18. yüzyıldan. AHLAT’IN BASTONLARIÖzellikle 14. yüzyılın ilk çeyreğinde, siyasi ve sosyal olayların etkisiyle, taş işçilik sanatı zirveye ulaşmış. Uzun bir süredir tadilatta olan Ahlat Müzesi’nde (Bu sezon açılıp açılmadığını arayarak öğrenebilirsiniz. 0434 412 40 26) Selçuklu dönemi seramiklerinin yanısıra Urartu ve Bizans dönemine ait eserler sergileniyor. Ahlat’ın bastonları ünlü. Refa Selçuklu Baston’da (Ahlat, 0434 412 57 05, www.baston.sayfasi.com) bulabilirsiniz. Henüz turizm açısından donanımlı bir hale getirilmemiş olsa da Ahlat Kuş Cenneti’nin eski günlerine dönebilmesi ve Doğu ve Güneydoğu’nun en büyük kuş cenneti olabilmesi için Ahlat Belediyesi çalışmalarını sürdürüyor. Ahlat’a girerken, solunuzda sazlık ve bataklık alandaki kuş cennetini göreceksiniz.Van Gölü’nün kuzeyinde, Ahlat’ın 25 km. kuzeydoğusunda, sırtını Süphan Dağı’na (4434 metre) dayamış Adilcevaz, M.Ö. 2 bin yıllarında Uratular’ın yerleşim merkeziydi. Bu nedenle Kef Kalesi civarında Urartuların izlerine rastlanıyor. Burada ilk olarak gölün kıyısındaki zengin topraklara kurulmuş bir Selçuklu kalesi ve Türkiye’nin üçüncü en yüksek dağı olan volkanik Süphan Dağı dikkat çekiyor. Adilcevaz’a 6 km. mesafedeki, Urartular’dan kalma, 2200 metre yükseklikteki Kef Kalesi’ne tırmanış uzun sürüyor. Bitlis yöresindeki en kaliteli ceviz Adilcevaz’da yetişiyor.Tatvan’dan Van’a giden yol, 115. km.’de, Van/ Hakkari yol ayrımına varır. Sağdan devam eden, Zap Vadisi boyunca, çarpıcı dağ manzaraları eşliğinde ilerleyen, 205 km.’lik ve iki saatlik yol Hakkari’de son bulur. Yol üzerinde, solda, tabelayla işaretlenmiş bir Van sapağına daha rastlayacaksınız. Bu sapağa sapmayıp, Hakkari’ye devam edin, sağdaki Çavuştepe tabelasını göreceksiniz. Van’a 25 km. mesafede, Gürpınar’a bağlı Çavuştepe (Sardurihinili), Urartu Krallığı’nın ikinci başkentiydi. M.Ö. 7. yüzyıla tarihlendirilen önemli bir kültür kentiydi. Bugün geriye sadece Yukarı Kale ve Aşağı Kale’den oluşan kalesi kaldı. Tapınak, surlar, sarnıç ve depo gibi yapıları görmek mümkün. Bulunan, çivi yazısıyla yazılmış tabletlerse büyük önem taşıyor. Burada, kendi imkanlarıyla Urartu çivi yazısını söken ve dünyada bu yazıyı bilen 38 kişi arasına giren Bekçi Mehmet Kuşan’dan bilgi almalısınız. Van/ Hakkari yol ayrımından 60 km sonra, Güzelsu’da, 17. yüzyıla ait Hoşap Kalesi var. Kaleyle aynı adı taşıyan, güneyindeki tarihi köprü, Van Bölgesi’nde bilinen en eski Osmanlı köprüsü.VANGerçekten denizi andıran gölün şehriVan, Türkiye’nin en yüksek kentlerinden biri. Deniz seviyesinden 1720 metre yükseklikte. 3764 kilometrekarelik bir alanı kaplayan Van Gölü ise Türkiye’nin tuzlu ve sodalı en büyük gölü. Vanlılar’ın ‘’deniz’’ olarak nitelendirdiği göl, feribotu, iskele, ada, yarımada, koy ve körfezleriyle, gerçekten de bir denizi andırır. 20 bin yıl önce bir tatlı su gölü olan Van Gölü’nde artık endemik olan tek bir canlı yaşıyor; İnci Kefali. Dünyada sadece Van Havzası’ndaki göllerde bulunuyor. Van merkezde görülecek pek bir şey yok. Eski Van, Tuşba’ya damgasını vuran Urartu medeniyetine ait eserleri görmek için Van Müzesi’ne (Her gün, 08.30- 12.00 ve 13.30- 17.30 saatleri arasında açık. 0432 216 11 39) uğrayın. 100. Yıl Üniversitesi, Van’ın başka bir yüzü. 20 bin nüfuslu üniversite, Van’a hem kültürel hem de ekonomik anlamda destek çıkıyor. Üniversite açıkken piyasa hareketli.Van, Türkiye’nin en çok güneş alan illerinden biri ve en güzel zamanı, 15 Mayıs- 15 Haziran arası. Bademlerin yanında, tüm kır çiçekleri açıyor. Ayrıca ekim ve kasım aylarında da bu bölgeyi rahat gezmek mümkün. Van’a gelen her turist 25 dakikalık tekne yolculuğu yapıp Akdamar Adası’na gider ancak dört saat boyunca feribotla Van Gölü’nü geçerek Tatvan’a gitmek, vakti olanların ve sıradışı rotaları sevenlerin yaptığı bir yolculuktur. Feribotlar Van İskelesi’nden kalkıyor. Manzaralar muhteşem. Gölü güneyden dolaşan yol, Gevaş Akdamar İskelesi’ne varır. Buradan 25 dakikalık bir tekne yolculuğuyla, Akdamar Adası ve Akdamar Manastır Kilisesi’ne gitmek mümkün. Adanın ıssız kıyılarından göle girebilirsiniz. Ayrıca soyunma kabinleri ve piknik masaları da var. Akdamar İskelesi’ne giderken yol üzerinde, 1358’de Karakoyunlular tarafından yapılmış Celme Hatun (Halime Hatun) Türbesi’ni görebilirsiniz. 100. Yıl Üniversitesi akademisyenlerinin üç yıl süren araştırması sonucunda, Van Gölü’ndeki dört adanın (Akdamar, Çarpanak, Adır ve Kuzu) botanik cenneti olduğu açıklandı.Bugün Van’daki kültürel zenginliği oluşturan sadece buraya en uzun süreyle yerleşmiş olan Urartular değil. Hititler, Hurriler, Persler, Medler, Selçuklular ve Osmanlılar da hep bu topraklarda iz bırakmışlar. Van’ın merkezine 5 km. mesafede, Eski Van yani Tuşba var. Burada bulunan antik döneme ait kalıntılar arasında en görkemlisi, büyük bir kaya kütlesinin üzerine inşa edilmiş Van Kalesi. nerede yenirBitlis’te sabah 06.00’dan itibaren, kuyuda pişen büryan kebabını bulabilirsiniz. Büryan kebabı yapan lokantalarda aynı zamanda büryan suyundan yapılan Bitlis’e özgü avşor (et) çorbası da çıkar. Saat 15:00’e doğru bu lokantalar kapatırlar. En ünlü büryancılar, Büryancı Azmi Usta’nın Yeri (Balıkçılar Sok. No:17, 0434 226 13 70), Büryancı Muhittin Usta’nın Yeri (Balıkçılar Sok. No:21, 0434 226 18 92) ve Mermut Restaurant (Kasaplar Çarşısı No: 3, 0434 226 75 77). 21.30’a kadar açık Beş Minare Lokantası’nda ise (Kale altı çarşısı, 0434 226 37 00), döner, ızgara çeşitleri, yoğurtlu Adana, pirzola bulabilirsiniz. Bitlis- Diyarbakır yolu üzerinde Buzlupınar Dinlenme Tesisleri (0434 233 20 32) ve Mermer Dinlenme Tesisleri (0434 226 01 53) var. Tatvan’da yemek seçenekleriniz daha fazla. Büryan, döner, ızgara ve çorba çeşitleri Şimşek Lokantası’nda (Cumhuriyet Cad No:152, 0434 827 15 13). Çorba, sulu yemek ve ızgara çeşitleri bulabileceğiniz Kaşı Beyaz Ocakbaşı’nın (Yeni Çarşı No:1, PTT yanı, Tatvan, 0434 827 69 96) spesiyalitesi Tatvan Kebap. Ahlat yolu üzerinde, 4. km.’deki Süphan Dinlenme Tesisleri’nde (Tatvan, 0434 827 56 39), öğlenleri kuzu kaburga yapılıyor ayrıca alabalık, ızgara çeşitleri, lahmacun ve pide bulunuyor. Ahlat yolu üzerinde, göl manzaralı Adabağ Dinlenme Tesisleri (Erkek Öğrenci Yurdu karşısı, 0434 827 56 39) var. Van Gölü kıyısında, Adilcevaz’daki, bahçe teraslı Day Süphan Berg Dinlenme Tesisleri’nin (Sahil yolu, 0434 311 28 07) mönüsünde çeşit çok. Van’ın kahvaltıcıları, kaburga dolması, tandırda İnci Kefali yanında ciriş otlu bulgur pilavı, keledoşu ve ayran aşı ünlü. Van’da kahvaltı, başlı başına bir deneyim. Seher Kahvaltı Salonu’ndaki (Eski Sümerbank Sok. Durmazlar İş Hanı, 0432 216 04 97), mükellef kahvaltıyı kaçırmayın. Manda sütünden kaymak, bal, tereyağı, pekmez, cacık (çökelek, dereotu, biber, salatalık), çökelek, pekmez, çörek, tandır ekmeği ve yeraltında üç ay bekletilen otlu peynir... Sabahın 4’ünde açılan Sütçü Fevzi de (Erol Kardeşler Kahvaltı Salonu, Cum Cad. Eski Sümerbank Sok, No:11, 0432 216 66 18), meşhur kahvaltı salonlarından. Asmin Yöresel Yemek Evi (PTT Caddesi, Sanat Sok, Doğu İş Merkezi, Kat: 2 No:120, 0432 215 20 61), son derece samimi ve tertemiz bir lokanta. Van Evi’nde de (Van Kalesi SİT alanı, 0432 214 24 39) yöresel yemek bulabilirsiniz. Akdamar Adası Restaurant & Kamping (Gevaş, 0432 622 25 25) turist gruplarının rağbet ettiği bir restoran. Bu nedenle gitmeden aramakta yarar var. İnci Kefali’ni burada deneyebilirsiniz. Milyan Et Lokantası’nın (Zerbank Sok. No: 33, Van, 0432 216 62 10) döneri akşama kalmaz. Sac kavurmanın piri, Şeref Şahin Lokantası’dır (Cum Cad., Kahvaltıcılar Sok. 0432 216 16 59). Şamran Cafe & Restaurant’da (Kültür Merkezi içinde, 0432 214 24 49), kışın yerel yemekler de bulabilirsiniz. Kebaptan sıkıldıysanız, tavuklu krepler ve salatalar için Pisi Restaurant’a (İpekyolu Cad. No:87, 0432 217 90 80) uğrayın. Gün boyunca kapışılan halka tatlısı, Aspava Tatlıcısı’nda (Kazım Karabekir Cad. Akdamar Otel yanı No: 54, 0432 216 92 52). Van- Doğubeyazıt yolu üzerindeki Muradiye Şelalesi Restaurant (0542 846 29 23), şelale manzaralı, geleneksel bir mola yeri.nerede kalınırBitlis’te konaklamanız gerekirse, 17 yıllık, mütevazı Hanedan Oteli (0434 226 19 94) aklınızda bulunsun. Tatvan’daki en konforlu konaklama Hotel Tatvan Kardelen’de (0434 827 95 00, www.otelkardelen.com). Üç yıldızlı Alize Hotel de (0434 828 00 20), Tatvan’ın en iyi otellerinden. Temiz ve ekonomik bir seçenek de Hotel Üstün (0434 827 90 14). Yeşillik bir alanda, göle sıfır King Kamping (0434 827 71 11), karavan ve çadırı olanlar için uygun. Adilcevaz’daki 10 yıllık Kent Oteli (0434 311 32 31), çarşı içinde ve banyo- tuvaletler ortak. Ahlat’ta sahil yolundaki Ahlat Oteli’nin (0434 412 56 95), 20 odası göl manzaralı. Van’ın göl kenarındaki en güzel oteli, dört yıldızlı Merit Şahmaran Hotel’in (0432 312 30 60, www.merithotels.com), göl manzaralı odaları, havuzu ve barı var. Dört yıldızlı Büyük Urartu Oteli (0432 212 06 60), merkezde. Yerli ve yabancı turist gruplarının konakladığı, merkezdeki üç yıldızlı Akdamar Oteli’nin (0432 214 99 23) iyi bir restoranı var. Diğerlerine göre daha eski görünüşlü Büyük Asur Oteli (0432 216 87 92), kent merkezindeki köklü konaklama yerlerinden.
False