GeriSeyahat Gökyüzünde ruhların dansı
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Gökyüzünde ruhların dansı

Gökyüzünde ruhların dansı

Kutuba yakın ülkelerden görünen kutup ışıkları, yeşil, mavi, turkuvaz renkleriyle insanı büyüler. Bu ışıklar soğuk kış gecelerinde, gökyüzünde adeta dans ederler. Ben bu sihirli olayı İzlanda’da izlemiştim. Büyüsüne kapıldığım bu ışıkları görmek için daha sonra dondurucu kışlarda, kuzey ülkelerinde dolaştım durdum ama bir daha rastlaşamadım. 2011 bu sihirli ışıkların en net görüneceği yılların başlangıcı olacak. Bunu değerlendirmek istemez misiniz?

Kutup ışıklarını ilk kez İzlanda’da gördüm. Çok soğuk bir geceydi. İzlanda’nın kuzeyinde, 15-20 hanelik küçük bir balıkçı köyündeydim. Fiyordun kenarında, balina derisi paltoma sarılmış, gökyüzünde başlayacak dansı bekliyordum. Kuzey Buz Denizi, kapkara ve dalgalıydı. Görüntüsü bile ürkütüyordu beni.
Bu uzak coğrafyada ne işim vardı? Önce bu hikayeyi anlatmam gerekiyor. İzlanda’ya beni bir meslektaşım davet etmişti. Kışın tam ortasında, dünyanın en soğuk yerlerinden birine, kar ve fırtınalı günlerde geziye gitmek, akıllı insanın yapacağı bir eylem değildi sanırım. Berlin’den bindiğim trenle Kopenhag’a gelmiş, oradan da İzlanda Havayolları’na binip Rejkavik’in yolunu tutmuştum. Uzun ama en ucuz yolun buydu beni davet eden İzlandalı gazeteciye göre.
Uçağın penceresinden gördüğüm manzara beni ürkütmüştü. Kara bulutlar neredeyse yere değiyordu. Sağanak yağmurdan göz gözü görmüyordu. Bu havada uçağın inemeyeceği korkusuna kapılmıştım. Uçağın merdivenlerinden inerken donduğumu hissettim.
İzlanda’da ilk günler eğlenceli geçmişti. Her akşam bir ev partisine katılıyordum. Üç gün sonra arkadaşım bir iş için yurt dışına çıkınca, bu soğuk ülkenin, karlı sokaklarında yapayalnız kalmıştım. Gündüzleri kahvelere sığına sığına geziyordum ama akşam olunca ne yapacağımı şaşırıyordum. Öyle takılacağım bar falan yoktu etrafta. Restoranlar bütçemin çok üstündeydi. Eğlence yerleri ise sadece cuma akşamları açılıyordu. Bir de kutuplardan kopup gelen buzlu akşam rüzgarı, bıçak gibi kesiyordu insanın yüzünü. Pansiyonumun küçük odasına sığınıp kitap okumaktan başka bir seçeneğim kalmıyordu.

REHBERDEKİ SÜRPRİZ İSİM
/images/100/0x0/55eac613f018fbb8f895d35b

Gecelerin bu kadar sıkıntılı geçeceğini hesap etmediğimden yanıma az kitap almıştım. Üç gün sonra kitaplar da bitti. Çekmecede bulduğum İngilizce İncil’li okuyarak uykuya dalmaya çalışıyordum. Arada bir ülkenin telefon rehberini inceliyordum. O rehber yüzünden tüm gezi programımın değişeceği hiç aklıma gelmemişti.
Hikaye şöyle gelişti: Sıkıntıyla rehberi karıştırırken, gözüme bir Türk adı ilişti: Kemal Arıkan. Heyecanla telefona sarılıp 40 yıllık dostum gibi Kemal’i aramıştım. Karşımdaki ses de, Türkçe kelimeler duyunca çok şaşırmıştı. Kısa bir konuşmadan sonra programı yapmıştık bile; hafta başında uçağa atlayıp, ülkenin doğusundaki Egilsstadır kentine gidecektim. Kemal beni oradan alıp, bir fiyordun kıyısındaki köyüne, Eskıfjördur’a götürecekti. Kutup ışıklarının tam zamanı olduğunu söyledi. Kemal, ışıkların dansını seyretmeye doyum olmadığını ballandıra ballandıra anlattı.
Bu programın, tüm sıkıntımı alıp götürdüğünü hatırlıyorum. Pazartesi sabahı havalanına gittiğimde, gördüklerimden dehşete düşmüştüm. Pistin üstü abartısız iki karış buz kaplıydı ve o kadar yolu 6 kişilik bir pervaneli uçakla gidecektim. Havalandıktan bir süre sonra karalar kaybolmuş, dev Vatna buzulunun mavi-beyaz, parlak, soğuk görüntüsü her tarafı kaplamıştı

ANKARALI BALIKÇILARLA RAKI EŞLİĞİNDE GÖZLEM

Havalanında beni karayağız bir genç karşılamıştı. Eski arabasıyla, karlı ve bol çukurlu bir yoldan köye doğru giderken hikayesini özetlemişti: Ankara’da Kimya Fakültesi’nde okurken İsveç’e tatile gitmişti. Karısıyla burada tanışmış, Türkiye’de evlendikten sonra İzlanda’ya yerleşmişti. Daha sonra, mahalle arkadaşı Gökhan’ı da baldızıyla evlendirmiş, onu da Eskıfjördur’a taşımıştı. Şimdi her ikisi de Kuzey Denizi’nde Ringa avcılığı yapıyordu.
Kemal’in evi, 30-40 haneli köyün sırtlarındaydı. Biraz sonra Gökhan’la karısı da bize katılmıştı. Hoş beşten sonra Kemal, yarım şişe viskiyi masaya koymuş, sıkılarak bunu komşudan ödünç aldığını söylemişti. Viski ikramıyla yeni bir şey daha öğrenmiştim; Köylerde içki satışı yoktu. İsteyen postaneye gidiyor, sipariş fişini doldurup, başkentteki tekel bayisine postalıyordu. Siparişler cuma günleri geliyor, herkes gidip paketini alıyordu. Onlar benim gibi sürpriz bir misafir beklemedikleri için, o hafta içki ısmarlamamışlardı.
Yemekten sonra kutup ışıklarını seyretmek için fiyordun kıyısına doğru yürürken, Kemal elindeki damacanayı gösterip, “Abi evde rakı damıttım. Ama su koyunca sararıyor” demişti. Bir süre sonra Ankaralı iki balıkçı gençle birlikte, kuzey denizinin karanlık sularına karşı oturup, gözlerimizi gökyüzüne dikip beklemeye başlamıştık. Arada bir su koydukça sararan ev yapımı rakıdan yudumluyorduk. Nedense hiç konuşmadan karanlığı yırtan dalga seslerini dinliyorduk.
Birden yeşilimsi bir ışık, gökyüzünde dans etmeye başladı. Sanki bir ressam fırçasıyla gökyüzünü bir o yana bir bu yana boyuyordu. Başka bir renk güneş doğmuş gibi geldi bana. Yeşil, mavi ve turkuvaz renkleriyle gökyüzünü aydınlatan bir güneşti sanki. Eskimolar bu ışıklara “Ruhların Dansı” diyordu. Gerçekten de rüzgarın önünde uçuşan bir tül perde gibi bir o yana, bir bu yana akıp giden ışıklar sanki dans ediyordu.
Öylesine büyülenmiştim ki, ışıklar kaybolduğu halde hâlâ gökyüzünü bakıyordum.
/images/100/0x0/55eac613f018fbb8f895d35d

BUZDAN BARLAR, TAVANI CAMLI BUNGALOW’LAR

Geçen yıl da kutup ışıklarını görmek için, yine kışın ortasında, Finlandiya’nın kuzeyine, Lapland’a gittim. Kalacağım otele varmak için kar motosikletiyle ıssız ve karlı ormanlarda beş saate yakın yolculuk yaptım. Kittila, Lapland’in en kuzeyinde, küçük bir kasabaydı. Orada Hotel Kakslauttanen’in yapılmış iglolarında geceleyecektim.
Yan yana sıralanmış igloların yarıdan yukarısı camla kaplıydı. Yani yataktan tüm gökyüzünü, çevreyi, ormanı seyredebiliyordunuz. Camlar ısıtıldığı için yağan kar camı kapatamıyordu. Şimdiye kadar hiçbir otelde böylesine güzel bir odada kalmamıştım. Çantamı bırakıp soluğu biraz ötedeki buz barda aldım. Burada bar tezgahı buzdan yapılmıştı ve içkinizi bu tezgaha yaslanarak içiyordunuz. Birkaç tek votkadan sonra kendime gelip, loş aydınlıkta çevrede yürümeye başladım. Kayın ağaçları bembeyaz olmuştu. Ay gökyüzünde ışıl ışıl parlıyordu. Aklıma Nazım Hikmet’in şiiri düştü nedense:
“Karlı kayın ormanında / yürüyorum geceleyin. / Efkarlıyım, efkarlıyım, / Elini ver, nerede elin.”
Şiir mi yoksa soğuk mu gözlerimin yaşla dolmasına neden oldu bilemedim. İçimde bir hüzün, bir yalnızlık igloma çekildim. Yatağıma uzanıp kutup ışıklarını beklemeye koyuldum. Bir saat, iki saat, üç saat... Gökyüzünde lapa lapa yağan kardan başka bir görüntü yoktu. Göz kapaklarımı açık tutmakta zorlanıyordum. Sonunda uyuya kaldım. Kutup ışıkları bu gezimde görünmemişti bana.
Ama peşini bırakmadım. Bir başka kış sonunda İsveç’in kuzeyine, daha sonra Alaska’ya, Kanada’nın kuzeyine yolculuk ettim. O sihirli ışıklarla bir daha karşılaşamadım.
Meğer kutup ışıkları her yıl gökyüzünde aynı belirginlikte dans etmezmiş. 2011 yılı ise ışıkların en iyi göründüğü yılların başlangıcı olacakmış. Eğer niyetlenirseniz mart ve nisan aylarında gitmenizi öneririm. Yaşamınızda böylesine şaşırtıcı bir deneyime bir daha şahit olamayacaksınız.

AURORA BOREALİS NEDİR

Kutup ışıklarının oluşum süreci havası boşaltılmış tüpte, yüksek voltajla elde edilen neon ışıklarına benziyor. Enerjinin kaynağı güneşin püskürttüğü sıcak iyonize gazlar, yeryüzünün manyetik alanı ve solar fırtınalar. Yüksek enerji yüklü elektronlar atmosferdeki oksijen atomları ve nitrojen molekülleriyle çarpışıyor. Kuzey Kutup Dairesi çevresindeki ülkelerde, eylül-mart arasındaki gecelerde fosforlu kırmızı, yeşil ışık perdesi beliriyor. Işıklar, bu alanda Dünya’nın manyetik alanındaki dalgalanmalara bağlı oluşan elektrik fırtınalarıyla burgu halini alıyor. Bu da kutup ışıklarına cazibe katıyor. Alaska Fairbanks Üniversitesi’nin web sitesinden günlük tahminleri görebilirsiniz. (www.gedds.alaska.edu/AuroraForecast)

NEDEN BAZI YILLARDA DAHA BELİRGİN GÖRÜLÜR

Güneş’teki patlamalar 11 yıllık döngüler halinde, maksimum noktaya ulaşıyor ve daha sonra azalmaya başlıyor. Geçen yıla kadar sakin bir dönem geçiren Güneş, yeniden hareketlendi. Dünya’nın iklimini, iletişimi etkileyen patlamalar yaşanmaya başladı. Bu patlamaların önümüzdeki üç, dört yılda maksimuma ulaşması bekleniyor. Geçmiş yıllarda belirginliğini kaybeden kutup ışıkları da bu yıldan itibaren çok daha kuvvetli görülecek.

EN İYİ 8 GÖZLEM NOKTASI

* Yellowknife: Kanada’nın kuzey batısında, kutup dairesine 400 kilometre uzaklıkta, 18 bin nüfuslu bir şehir. Great Slave Gölü’nün donmuş zemininden ışıkları izlemek için özel turlar düzenleniyor. (www.adventures.ca) * Reykjanes: İzlanda’nın kuzey batısında, başkent Rejkjavik yakınlarındaki termal su bölgesinde butik oteller bulunuyor. Kuzey ışıkları termal havuzlarda, içki eşliğinde izleniyor. (www.rnes.is) Diğer seçenek başkent yakınlarındaki Thingvellir Ulusal Parkı. * Tornedalen: İsveç’in Lapland’ında, Torne Nehri çevresindeki bölgeler gözlem için uygun. Poustijarvi Gölü’nün kıyısında kütük evlerde kalabilir, termal havuzlardan gökyüzünü izleyebilirsiniz. (www.rokkas.se , www.arcticexperience.se) * Tromso: İsveç’in kuzeyinde, tarihi ahşap evleriyle ünlü şehrin gökyüzü kasım - mart arasında Kutup Işıkları’yla boyanıyor. (www.visitnorway.com) * Fairbanks: ABD’nin Alaska Eyaleti’ndeki şehrin 30 kilometre kuzeyindeki tepelerinde ışık gözlemcileri için özel pansiyonlar bulunuyor. (www.auroracabin.com) * Nairn: İskoçya’nın kuzey doğusunda, bir balıkçı kasabası. (www.visitnairn.com) * Rovaniemi / Ivalo: Finlandiya’nın Lapland bölgesindeki iki köyde, ormanlar içinde gökyüzü gözlemi için cam tavanlı özel odalar bulunuyor. (www.kakslauttanen.fi) * Kangerlussuaq: Grönland’ın güney batısında, 560 nüfuslu köyde, ışık kirliliğinden uzak gökyüzünü seyredebilirsiniz. ((www.greenland.com)
False