Göklere çıkarma hastalığına dikkat

“Kör abartma” ile, “estetik yükseliş” arasında çok önemli bir fark vardır.

Haberin Devamı

Demokratik özgürlükleri içine sindirmiş toplumlarla, özgürlüklerin değerini henüz anlamamış toplumlar arasındaki farktır bu.
Birisinde “Şeyh uçmaz mürit uçurur...”
Ölçüsüz gaz atılır. Ölçüsüz gaza gelinir...
Diğerinde ise şeyh ya da mürit, ırk ya da inanca yönelik aidiyet yoktur...
Anayasal vatandaş vardır...
Bu nedenle de demokratik olmayan toplumda abartma oranı yüksektir.
Ama son iki gündür dikkat ediyorum, Gezi Parkı’ndaki o özgürlük ve demokrasi manzarası, yavaş yavaş o goygoycu abartının bataklığına doğru çekiliyor...
“Gençler siz şöyle büyüksünüz, şöyle zekisiniz, şöyle harikasınız...”
İşte ben bundan korkarım...
Şenliğe elbette devam edilebilir. İnsanidir.
Yoksa elbette şu sorunun da peşinde olmak doğaldır:
“Mesaj alındı mı?”
Bunu hep birlikte yaşayarak göreceğiz...
Bunu beklemek de önemlidir.
O ağaçları bekler gibi, erdemlerinizin önünde nöbet tutar gibi...
Evlerinizde sessizce beklemek de bir değerdir.
İşte bu yüzden diyorum ki ben...
Yani cop ve dipçik altında yaşamış, kitap okuduğu için falakaya yatırılmış, sıkıyönetimlerde sokağa çıktığı için tutuklanmış bir kuşağın mensubu olarak diyorum ki...
“Siz dünyaya muhteşem bir özgürlük ve dayanışma mesajı verdiniz...
Ama şimdi provokasyonlara dikkat...
10 gün önce Gezi Parkı’na diktiğiniz o fidanı...
Taksim’den açılıp Türkiye’ye yayılan o masum çiçeği...
Karanlıkla beslenen yarasalara, vampirlere kaptırmayın.”

Haberin Devamı

Sevgili Başak... Kolundaki o alçı var ya!..

TWITTER’dan geçtiğin fotoğraflara bakarken gözlerim doldu.
Senin polis copuyla moraran kolların, bacakların, kırılan onurun ve insanlık değerlerinle birlikte, benim de ruhum morardı. İçim bulandı.
Sevgili Başak sen onca acının üzerine, kolundaki alçıya “Gezi” yazdın ya...
Helal olsun sana.
Öyle bir mesajdır ki bu...
Direncin, inancın, özgürlüğün, vatandaş olmanın, bireyin alçısıdır o...
Kolundaki alçı, o yazıyla birlikte hepimize mesaj oldu...
En çok ihtiyaç duyduğumuz barış, demokrasi, hukuk devleti ve özgürlüğün alçısıdır.
Birbirimizi anlamamızın alçısıdır o...

Unuturuz sanma sakın

Haberin Devamı

ANKARA’dan Coşkun arıyor.
Sevgili arkadaşım Fikirbilici...
İzmir’den Dilek... Antalya’dan Zeynep... Kayseri’den mesaj yağıyor.
“Ne olur bırakma peşini.
İzmir’deki o eli sopalıların, o genç kızı tokatlayıp yerlerde süründürenlerin peşini bırakma...”
İnsanların içinden o görüntülerin öfkesi taşıyor...
Çığ gibi büyüyor.
Bırakmam. Vallahi de billahi de bırakmam...
İşte buradan söylüyorum.
Copladıkları yere, tokatladıkları kaldırıma kadar peşindeyim.
Yani öyle “Ben polisim” diye sopaları alıp, insanlara vahşice saldırmanın...
Genç kızları saçlarından tutup yerlerde süründürmenin bir karşılığı olmalı.
Madem her yerde kamera var.
Madem en ufak hırsızlık olayında bile sokaklardaki kamera kayıtları didik didik ediliyor.
Hadi o zaman adaleti görelim.
İzmir Valisi Mustafa Toprak’ın sözü var...
Unuturuz sanmayın.
Unuturuz sanma sakın...
Haydi Sayın Vali, bulun o vahşileri de...
Demokrasi ve hukuk devleti adına hep birlikte alkışlayalım sizi.

Yazarın Tüm Yazıları