Gizlenen sorun: Sistit

Bazı sağlık sorunları nedense saklanır veya ciddiye alınmaz. Bu da onların kronikleşmesine, kalıcı, yerleşik ve tedavisi mümkünsüz bir sorun haline gelmesine yol açar. İdrar kesesi iltihaplanması (sistit) bunlardan biridir.

Sistit kadınlarda da erkeklerde de görülebilen bir sorundur ama ona “bir kadın sağlığı sorunu” demek mümkündür. Bunun nedeni yapısal-anatomik olarak kadınların bu enfeksiyona erkeklerden daha eğilimli olmalarıdır.

BELİRTİLERİ NELER?

Sistitin başlıca işaretleri sık ve ağrılı idrara çıkmadır. Kasık ve alt karın bölgesinde bir rahatsızlık bazen de ağrı hissedilebilir. Seyrek de olsa bazı sistitlerde kanama nedeniyle idrarda kan görülebilir. Prensip olarak ateş, üşüme, titreme, bulantı, kusma, bel ağrısı görülmez. Eğer bunlar varsa sorunun idrar kesesinden yukarıya, böbreğe doğru yayıldığı ve tabloya bir böbrek iltihabının da eklendiği düşünülür.
Sorun çok ciddi rahatsızlıklara yol açmadığı için çoğu zaman önemsenmez ya da rahatsızlığın yapısı nedeniyle doktorlara iletilmek de çekinceli davranılır. Oysa problem erken teşhis edilirse kolayca tedavi edilebilmekte hatta tekrarlaması önlenebilmektedir.

TEŞHİS VE TEDAVİSİ KOLAY

Teşhis aslında hastalığın hikâyesi ve basit bir muayeneyle kolayca konulur. Bu nedenle idrar kültürü ve idrar analizi gibi testlere bile çoğu zaman gerek duyulmaz. Bazı antibiyotikleri kısa süreli kullanmayla çabucak çözümlenir. Problemli vakalarda tabii ki idrar analizi yapmak, idrar kültürü ile etken mikrobu bulup en uygun antibiyotiği vermek ve tedaviyi 7-10 gün kadar sürdürmek daha doğru bir yaklaşımdır.
Eğer sık ve ağırlı idrar etme, idrar yaparken yanma, sızı ve rahatsızlık duygusu gibi problemler söz konusu olursa sorununuzu lütfen mümkün olduğu kadar erken, doktorunuzla paylaşın. Sistit ataklarının balayı döneminde, gebelikte ve gebeliğin hemen sonrasında, menopoz döneminde daha da sıklaşabileceğini unutmayın. Özellikle tekrarlayan sistik atakları yaşıyorsanız çözüm için lütfen fazla oyalanmayın...

Bunlara dikkat edin!

Ürologlara göre aslında her kadın hayatının bir döneminde bir veya daha fazla sistit atağı yaşıyor ama bazı kadınlarda bu ataklar daha sık görülebiliyor. Özellikle havuz, deniz, sauna gibi ıslak ortamlar, cinsel ilişki, tedavi edilmeyen genital akıntılar, sistit ataklarını davet edebiliyor. Benzer şekilde idrar yollarında taş bulunması, özellikle mesane taşları sistit ataklarını sıklaştırabiliyor.

Korunmak mümkün

Sistitin temel tedavisi tabii ki antibiyotik kullanımı. En önemli etken E.coli adı verilen mikrop olduğu için bu mikroba etkili antibiyotikler kullanılıyor. Ama tekrarlayan sistik ataklarında doğal, basit, önleyici yöntemler de var. Mesela yüksek dozda C vitamini kullanmak bunlardan biri. Uzun süre günde 1000 mg civarında C vitamini almak ve bunu 3-6 ay sürdürmek idrar kesesinde bakterilerin yerleşme ve üremelerini engelleyebiliyor. Ayrıca kızılcık suyu (cranberry) da etkili bir koruyucu gibi düşünülüyor.
Korunma amacıyla acılı yiyeceklerden kaçınmak da, kabızlıktan uzak durmak da ve geleneksel önlem “ayakları üşütmemek” de fayda var. Bol sıvı almak, susadıkça değil hatırladıkça su içmek etkili bir korunma yöntemi.

Sedimantasyon yüksekliği neden önemli?

Eğer tekrarlanan kan analizleriniz ya da rutin sağlık taramalarınızın herhangi birinde sedimantasyon hızınız saatte, 50’nin hele hele 100’ün üzerindeyse bu önemli bir sağlık sorununun işareti olabilir. Sedimantasyon hızını belirgin olarak yükselten ve yüksek kalmasına yol açan sağlık sorunlarının başında enfeksiyonlar geliyor. Ayrıca romatizmal hastalıklar, otoimmun bozukluklar, bazı kanserlerde de sedimantasyon süratlenebiliyor.
Hafif seviyede sedimantasyon artışları hemen her türlü enfeksiyonlarda görülebilen bir durum. Ama bu tür yükselmeler genellikle enfeksiyonunun tedavisini takiben normale dönüyor, düzeliyor. Eğer iki ay arayla yapılan kan tahlillerinizde sedimantasyon sürati 30’un üzerinde bulunursa bu durumu ciddiye almakta fayda var. Hele hele 50’yi geçmesi halinde en kısa zamanda bir tıbbi değerlendirmeden geçmesi şart!
Yazarın Tüm Yazıları