Gezi eylemlerinin ortasında kalan vatandaşın başına neler geldi?

GEÇEN yazımda, Gezi Parkı’nda yaşanan olayların bilançosuna değinerek Başbakanın, “Milletin, esnafın camını, çerçevesini indirenler ne hakla indiriyor.

Haberin Devamı

Oranın camını, çerçevesini bu hükümet ödeyecek, bu devlet ödeyecek” söyleminden yola çıkıp, konunun sigorta boyutunu anlatmıştım. “Gezi Parkı eylemlerinin zararını kim karşılayacak?” başlıklı yazımda, eylemler sırasında zarar gören işyerleri ile araç sahiplerinden sigortası olanların, sigorta şirketlerine müracaat etmeye başladıklarını da belirtmiştim... Olaylar sırasında, televizyonlardan, protestocuların arasında kalan polis aracının, sivil araçlara çarparak kaçtığını seyrettiğimi yazmış, bu araçların, trafik sigortasından hasarlarını alabileceklerini söylemiştim.
Geçen hafta, çok ilginç bir elektronik posta aldım. Bir okuyucu göndermiş ve Gezi olayları sırasında yaşadıklarını anlatmış. Aynen, sizlerle de paylaşıyorum. Okuyucumun ismi ve mesleği ben de saklı.

“Televizyondan izlediğiniz, protestocuların arasında kalan, polis aracının çarptığı mavi araç, benim aracım. Aracın içerisinde 4 kadın da bulunuyordu. Bir İngiliz şirketinde insan kaynakları dairesinde çalışıyorum. 1 Haziran’da, saat 18 sularında, Kadırgalar Caddesinden Dolmabahçe Gazhâne Caddesi istikametinde seyrederken... Öfkeli kalabalığın dikkatini çeken polis otosu panikleyerek, benim kullandığım; içinde çalıştığım şirketin müdürü ve kızının, başka bir bölüm müdürünün ve satış uzmanı bir arkadaşımızın bulunduğu aracıma arkadan hızlı bir şekilde çarparak, öndeki araç ile sıkıştırmak suretiyle büyük ölçüde maddi hasar verdi. Araçta bulunan müdürümüzün kızı bacağından yaralandı.

YALVARDIK, ÖYLE KURTULDUK

Öfkeli kalabalık, kaldırımlardan söktükleri taşları bize doğru fırlatmaya başladığında, araçtaki müdürümüzün kızı, başını dışarı çıkarıp kalabalığa yalvarmaya başladı. Bunu duyan etraftakiler, domino taşı etkisiyle birbirlerini uyararak, ‘yapmayın’ şeklinde tezahürata başladılar. Bu sırada da polis aracının içindekiler, bizim bulunduğumuz durumdan istifade ederek, kaçtılar. Öfkeli kalabalık da hıncını terk edilen polis aracından çıkardı.
Bu olaydan sonra aracımın yağmalanmasını önlemek için özel çekici gelene kadar 5 saat bekledim. Aracın kaskosu yok. Sadece zorunlu trafik sigortası var. Olaydan sonra Beşiktaş İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Beşiktaş Polis Merkezi Amirliği’ne gidip ifade verdim. İfademde sorumlulardan şikayetçi olduğumu belirttim. Bana, polis aracının Bayrampaşa Çevik Kuvvetinden olduğunu söylediler. Çevik Kuvvete telefon edip durumu anlattım. Aracın sigortasını, ruhsatını ve şoförün ehliyetini istedim. Sağ olsunlar zorluk çıkarmadan verdiler.

Benim merak ettiğim konu şu: Trafik sigortası, sadece trafik kazasından kaynaklanan masrafları ödermiş. Göstericilerin aracıma taş atması, üstüne çıkıp tepinmeleri, kapıları tekmelemeleri, aracımın lastiğini değiştirmeye çalışırken krikomu ve bijon anahtarımı TOMA araçlarına fırlatmaları gibi hasarlarımı nasıl karşılayacağım?

Bu durum için bana, ‘Kaymakamlığa git, sana orada terör mağduru muamelesi yapıp tazminat öderler’ dediler. Gittim, sordum... Onlar da bana, İl Özel İdaresi’ne başvurup, masraflarımın faturasını götürdüğümde harcamalarımın karşılanacağını söyledi. Ne kadar doğru bilmiyorum. Bu konuda beni ve milleti bilgilendirirseniz, bir daha böyle bir olay yaşandığında ne yapacağımızı önceden bilelim.”

TERÖR MÜ HALK HAREKETİ Mİ?

Okuyucumun başına gelenler böyle. Geçen yazımda da belirttim... Trafik sigortası sadece kaza sonucu oluşan maddi hasarı karşılıyor ki, onun da bugün için üst limiti 25 bin lira. Gezi Parkı’ndaki gibi olaylar sonucu, araçlarda oluşan zararı ise kasko sigortası ödüyor; tabi, kasko poliçenizde, ‘kargaşalık ve halk hareketleri’ teminatı varsa... Yoksa, kasko da hasarı karşılamıyor.
Gelelim, terör mağduru konusuna... Açıkçası, Gezi Parkı’nda yaşananlar, terör olayı mıdır yoksa halk hareketi midir çok da net değil. Eğer, yetkili kurumlar tarafından halk hareketi olarak nitelendirilirse, terör tazminatı ödenmiyor. Yok, ‘bu da bir terör olayıdır’ denirse; o zaman Valiliğe bağlı İl Zarar Komisyonu, bu olaylardan maddi zarar görmüş herkese bir tazminat ödüyor.

Yeri gelmişken şunu da belirteyim... Bu gibi olaylarda; ister trafik sigortası olsun, ister kasko, isterse de işyeri sigortası... Sigortadan bir para alınmışsa, devlet tazminat ödemiyor. Ancak sigortası olmayanlar, terör tazminatından yararlanabiliyor. ‘Bu nasıl iş?’ diye soracak olursanız... Normal işleyiş, yani işin teori tarafı... Eğer yaşanan olay bir terör olayıysa ve sigortada da varsa; sigorta şirketi hasarı ödüyor... Sonra da dönüp, terör olayı olduğu için devletten bu parayı alıyor. Ancak bu teoride böyle... Pratikte pek de uygulanmıyor.

Yazarın Tüm Yazıları