GeriSeyahat Gezgin
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Gezgin

Gezgin

Ak Munzur ak
Bu hafta sayfada Atlas Dergisi konuk olacak. Türkiye'nin tek coğrafya dergisi Atlas'ta bu ay birbirinden ilginç konular yer alıyor. Bunlardan biri de Munzur. Yıllar önce millî park ilan edilen bu vadiyi derginin son sayısında Teyfik Taş anlatmış, Cüneyt Oğuztüzün ise görüntülemiş. Aşağıda bu yazının bir özetini sunuyorum.

Munzur Vadisi’nin yamaçlarına kurulmuş Tunceli'nin duru sabahında, Dersimli kadın anlatıyordu: Bu yaman dağlarda süt pınarları gibi köpüre köpüre gözeler fışkırır. Her pınar baharda ve yazda binlerce renk doğurur. Buralar yayladır. İnsanın ve koyunun neredeyse ezeli arkadaşlığının yurdudur. İnsanla yaban yaşamın, kurdun, beyaz ve boz ayının, yaban domuzunun bitmez çekişmesinin yeridir buralar. Bu su başlarında şafakta geyikler, ur keklikler ve yaban keçileri birbirine karışır, üstlerinde kaya kartalları... İnsanın nutkunu kesen bu dağların doruklarında göller, tılsımlı deryalar vardır. Tunceli insanı bu suları ‘eren evliya vermiştir’ der. Dağların eteklerinden fışkıran her gözenin altından ayrı bereket fışkırır. Buralar tarladır, buğday, arpa, fasulye ya da bezelyedir.

Tunceli, ülkemizin nüfusça en küçük illerinden biridir. Buna karşın, yüksek öğrenim bakımından uzun yıllar birinciliği elinde tutmuştur.

Munzur bütün bunların simgesidir. Bu isimle bir dağdan ve bir vadiden söz edilmez. Bu isimle binlerce efsane ve aşk, evliyalar ve onların birbirinden ilginç kerametleri, eşkıyaların korkunç ve büyüleyici öyküleri türküleşir ve bu toprağın o ölçüye gelmez renklerle bezenmiş esrarlı bereketi vurgulanır. Çocukların ismidir. Dededen gelme, Munzur'un oğlu Munzur.

YEŞİL DÜZLÜKLER

Bir yaz ikindisinde girdim vadiye. Gölgelerden sıyrılınca bir yandan kurşun griliğinde, kızıl, cam göbeği ve yeşil kayalar, bir yandan koyu yeşil ormanlıklar çıktı karşıma... Işık asıl hünerini Munzur suyunda gösteriyordu. Su beyaz, yeşil, mavi, mor ve pembe döne büküle akıyor...

Kayalara bakarak buraya Farsça'da ‘Gümüşkapı’ anlamına gelen Dersim demişlerdi. Bunu, sürücüye söyledim, ‘Salt ondan değil, bu dağlarda bakır, krom ve gümüş yataklarının olmasının da payı var’ diye cevap verdi.

Akşam olduğunda Ovacık'taydım. Bulunduğum yer, Tunceli'nin neredeyse tek ovasıydı ve adı da Zeranik'ti. Göz alabildiğine uzanan yeşil düzlükler, dimdik yükselen dağlarla, bıçakla kesilmişçesine bitiyordu. Zirveler tümden karla kaplıydı. Haziranın sonları olmasına rağmen, güneş karın içinden batıyordu.

Koyungölü köyünden, Ziyaret köyüne, Munzur suyunun doğduğu yere gidiyordum. Kayaların arasında, süt rengi bir çavlan gürlüyordu. Buradan çağlayanın su olduğunu anlamak için, doğduğu yerden biraz öteye bakmak gerekiyordu.

HER TÜRDEN AĞAÇ

Suyun fışkırdığı kayaların küçük oyuklarında mumlar yanıyordu. Bu oyuklardan biri, evliya olduğuna inanılan Munzur'un, bu kayaların içine girip kaybolduğunun izi, Munzur söylencesinin kaynağıydı.

Ertesi gün, Mercan Vadisi'ne gittim. Burayı görmeden, Munzur'u tanımak olanaksızdı.

Munzur, vadide ve çevresindeki derelerde bütün dünyada değeri yüksek düzeyde takdir edilen Çengel Boynuzlu ve Bezuvar Dağ keçisi, Ur Kekliği, Kırmızı Benekli Alabalık ve diğer yaban hayvanları yaşadığı için, 1971 yılında millî park ilan edilmişti.

Güney Munzur'un ormanlarında dolaşıyordum. Meşeden gürgene, olağanüstü bir ağaç zenginliği vardı. Ve zengin bir yaban yaşam sürmekteydi. Dağ keçisinden vaşağa, su samurundan çıga kargaya... Bir de bitki örtüsü; lale, sümbül, nergis, kardelen, papatya, menekşe, zembil, anafatma, yayla çiçeği ve adsız bütün yayla çiçekleri...

Eğer baraj inşaatı gerçekleşirse bütün bu güzellikler yok olup gidecekti. Yani Türkiye doğusundaki bu cennet vadiyi kaybedecekti.

False