Gerçek özür bedende değil düşünce ve anlayışta

ÖNCE Gülser Vardarcı’yı tanıdım, sonra Cem’i...

Haberin Devamı

Gülser de benim gibi bir “francofon”du; İzmir Tevfik Fikret mezunuydu.
Üniversite tercihini Cem’e göre yapmıştı; yani kardeşine göre...
Ege Üniversitesi’nde psikoloji okumaya karar vermişti, yüksek lisansını da “otizm” üzerine yapacaktı.
Çünkü, Cem’e “otistik” teşhisi konmuştu.
Aile önce çok üzülmüş, ancak ortak çözümler üretmeye başlamıştı.
Cem’in en büyük yardımcısı ve yoldaşı Gülser olacaktı.
¡¡¡
Gülser, kardeşinin müziğe olan ilgisini fark etmişti.
Ritmleri tekrarladığını, tekrarladıkça rahatladığını, rahatladıkça çevresiyle daha fazla iletişim kurduğunu...
10 yaşında bateri kurslarına başlar.
Daha sonra gitar, piyano derken, kemanı da öğrenir.
Ve bütün bunları yaparken; normal bir okulda kaynaştırma öğrencisi olarak devam eder hayatına Cem...
Ümran Baradan Anadolu ve Güzel Sanatlar Lisesi’nde okumaya hak kazanır.
Gülser bu arada, “otizmde duyusal bütünleme terapisi” üzerine yüksek lisansını bitirir.
Ve bu alanda uzmanlaşmaya başlar.
¡¡¡
Zaten anne Gülçin ve baba Zafer Vardarcı da en az Gülser kadar uzman olmuşlardır.
Sadece Türkiye’de değil, dünyanın uzak noktalarından bile konuyla ilgili uzmanlarla iletişim halindedirler.
Bir yanda o terapistlerin tavsiyesi, bir yanda Gülser’in uyguladığı yöntemler ve en fazla ailenin ilgisi Cem’i hayata bağlamıştı.
Başlangıçtaki o sıkıntılı günler, yerini daha neşeli günlere bırakmıştı.
Müzik; Cem’e iyi gelmişti.
¡¡¡
Geçen yıl bu öyküyü yazmıştım.
Çünkü, Cem’in hikayesinin herkese örnek olmasını istemiştim.
İlgi, bilimsel yaklaşım, sevgi; hayatı anlamlı kılan detaylar Cem’in de yeni ve güzel hayaller kurmasını sağlamıştı.
Geçen yıl Cem, liseyi bitirirken, müthiş bir konser verdi.
Salonu dolduranlar Cem’i dakikalarca ayakta alkışladılar.
Ümran Baradan Anadolu ve Güzel Sanatlar Lisesi’nin yıl sonu konserinde Cem Vardarcı, hem piyano çalmış, hem de grup arkadaşlarına bateriyle eşlik etmişti.
Gülser’in mutluluğunu çok iyi anlamıştım.
Vardarcı Ailesi’nin her bireyinin sadece Cem için değil, otizm için mücadele ettiğini çok iyi biliyordum.
Aileyi mutlu eden bir haber de Amerika’dan gelmişti.
Cem Vardarcı Amerikalı otistik profesörü Temple Grandin’den “Temple Grandin Award” almıştı.
Grandin; UNESCO’nun “Otizm farkındalığı yaratma projesi” kapsamında Cem’i örnek göstermişti.
¡¡¡
Şimdi Vardarcı Ailesi’nin önünde yeni bir hedef vardı.
Elbette Cem’in de...
Cem, üniversite okumak istiyordu.
Sınavlara hazırlandı, bütün bir yıl çalıştı durdu.
Sadece Cem mi, bütün aile...
Cem, iki okutmanla birlikte girdiği sınavı iki soruyla kaybetti.
Ama vazgeçmedi.
Ve sonunda geçen ekim ayından itibaren Yaşar Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi Müzik Bölümü’nde “özel öğrenci statüsü”yle burslu olarak öğrenim görmeye başladı.
Yaşar Üniversitesi, son dönemde yükselen bir grafikte...
Hem eğitim anlamında, hem güzel sanatlar ve hem de sosyal projeler anlamında iyi işler yapıyor.
Cem’in Yaşar Üniversitesi’nde, Yaşar Üniversitesi’nin de Cem’le çok mutlu olacağını düşünüyorum.
¡¡¡
“Gerçek özür bedende değil, düşünce ve anlayıştadır...”
Otizmle uğraşanlar böyle söylüyor.
Ben de kendilerine katılıyorum.
Cem’in çok mutlu olmasını istiyorum.
Gülser’in seçtiği bu alanda Cem gibi yetenekleri keşfetmesini; Vardarcı Ailesi’nin de örnek olmaya devam etmesini bekliyorum.


 

Yazarın Tüm Yazıları