Gerçek demokratlar olmayı başaracak mıyız?

ROCK grubu Duman’ın son albümünde yer alan Rezil isimli şarkıda yer alan "lem yelid ve löp yutar" sözleri "bazı dindarları" kızdırmış. Dini, günlük ticari ve sosyal amaçları için kullanmaya kalkanları eleştiren şarkıda "lem yelid" sözcüklerinin kullanılması eleştiriliyor.

Bir ayette yer alan bu sözcüklerin, Arapça sözcükler olduğu ve Arap dünyasının her köşesinde günlük yaşamda, Kuran ve din ile hiç ilgisi olmayan birçok durumda kullanıldığı belli ki kimsenin aklına gelmiyor.

Atatürkçü Düşünce Derneği de google arama motoru kullanılarak ulaşılan bazı sitelerde Atatürk’e hakaret edildiğini savunarak, arama motoruna erişimin yasaklanmasını, yöneticilerinin yakalanıp hapse tıkılmalarını istiyormuş.

Diyanet’in Din İşleri Yüksek Kurulu da edebiyat eleştirmeni olmuş. Nedim Gürsel’in "Allah’ın Kızları" isimli romanında yer alan bazı diyalog ve ifadelerin "fikir özgürlüğüyle yahut eleştiri hakkıyla açıklanamayacak" nitelikte olduğu savunuluyor.

Alperen Ocakları’nın İstanbul Şube Başkanı da, Taraf Gazetesi yazarı Rasim Ozan Kütahyalı’yı yumruklayarak hastanelik etmiş.

Kütahyalı’nın dayak yemesine neden olan şey, bir televizyon programında Muhsin Yazıcıoğlu’nun, 12 Eylül öncesindeki terör olayları ile ilişkisini sorgulamaya kalkması.

Bunlar dünkü gazetelerin sayfalarına dağılmış haberlerden seçmeler.

Müthiş bir eleştiriye tahammülsüzlük, hoş görüsüzlük ve kendisinden başka herkesi yanlış görmenin elle tutulur örnekleri.

Bunları okudukça Türkiye’de günün birinde gerçek bir demokrasiye ulaşabileceğimize olan inancımın sarsıldığını söylemeliyim.

Devlet terörünün sirenli olanı!

İSTANBUL’da, Fulya’dan Gayrettepe’ye çıkan yoldan gelerek, Balmumcu’daki kavşağa çıkmak istiyorsanız, dev binaların arasından kıvrılarak giden tek şeritli bir yolu kullanmak zorundasınız.

Aslında böyle bir zorunluluk da yok tabii. Çevrede sizi aynı yere ulaştıracak daha geniş sokaklar da var. Ancak bu sözünü ettiğim yol en kestirme olanı. Sanıyorum birçok kişi bu nedenle bu yolu kullanmayı tercih ediyor.

Cumartesi günü öğlen saatlerinde bu yolda garip bir "devlet terörüne" maruz kaldım.

Sadece ben değildim, o sırada o yolu kullanmaya teşebbüs eden birçok kişi de aynı problemi yaşadı.

Önünde bir trafik eskortu, arkasında da koruma otomobilleri olan 0012 plakalı bir bakanlık makam otomobili bu yolu kullanmaya kalktı.

Tek şeritli yolda arkanızda bir trafik otomobilinin bütün sirenlerini çalıp, lambalarını yakarak sizden yol istemesi bir tek sonuç yaratıyor: Nereye kaçacağınızı bilemiyorsunuz.

Otomobilin içinde bir yere gitmekte olan bakan her kimdiyse, eminim ki dışarıda neler olup bittiğinin farkında bile değildi.

Bakanın korteji sonunda otomobilleri kaldırımlara çıkmak zorunda bırakarak çekip gitti.

Oysa aynı yere ulaşabilmesi için kimseyi böyle taciz etmeden kullanabileceği yollar vardı.

Cumartesi günü o yolda yaşananlar, büyük devlet sistemimizin küçük bir yansımasıydı sadece.

Bütün mesele, devlet gücünü temsil edenlerin vatandaşları hiç umursamıyor olmalarından kaynaklanıyor.

Onlar bildiklerini okuyorlar, hizmetinde oldukları makam sahipleri de bunu kendilerine dert etmiyorlar.

"Ben devletim, istediğimi yaparım" düşüncesi sistemin her hücresine işlemiş.

Bu hastalığın bir tek tedavisi var: Bir demokraside, kamu görevlilerinin halkın efendisi değil, hizmetkárı olduğu düşüncesini yerleştirmek.

Bu gerçekleşene kadar biz vatandaşlar itilip kakılarak günlerimizi geçirmeye devam edeceğiz.

CEVAP VE DÜZELTME METNİ

Mehmet Y.Yılmaz tarafından kaleme alınan ve Hürriyet Gazetesi’nin 01.04.2008 tarihli nüshasının onyedinci sayfasında yayınlanan "Dedeleri işe hiç karıştırmayalım" başlıklı köşe yazısında Mersin Milletvekili ve Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Sayın Dengir Mir Mehmet Fırat’ın kişilik haklarını ihlal eden küçük düşürücü ifadelere ve bir takım gerçeğe aykırı bilgi ve açıklamalara yer verilmiştir.

Yazıda İngiliz kışkırtmasıyla 1925’te Cumhuriyet’e karşı bir İslamcı-Kürtçü ayaklanması başlatan Şeyh Said’in Sayın Dengir Mir Mehmet Fırat’ın dedesi olduğu ileri sürülmüştür.

Şeyh Sait’in İngiliz kışkırtmasıyla Cumhuriyet’e karşı İslamcı-Kürtçü ayaklanma başlatan bir asi olduğunu söyleyip salt bir soyadı benzerliğinden yola çıkarak müvekkilim Sayın Dengir Mir Mehmet Fırat’ı da asilik ve vatan hainliği ile itham etmek ve yaftalamak haksız ve hukuka aykırı bir yaklaşımdır.

Birçok yargı kararı ile de tevsik olunduğu üzere müvekkilim Sayın Dengir Mir Mehmet Fırat’ın adı geçen kişi ile hiçbir soy bağı ve akrabalık ilişkisi bulunmamaktadır.

Okuyucularda oluşabilecek yanlış bir kanının ortadan kaldırılması için köşe yazısı ile ilgili olarak işbu düzeltmenin yapılması zarureti doğmuştur.

Sayın Dengir Mir Mehmet Fırat’ı zor durumda bırakma amacına matuf, hiçbir dayanağı olmayan tamamen gerçek dışı bilgiler ve hakaretler içeren bu köşe yazısı nedeniyle yasal yollara başvuru haklarımızı kullanacağız.

Saygılarımla.08.04.2008

Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı

Mersin Milletvekili

Dengir Mir Mehmet Fırat

Vekili Av. Fatih Şahin
Yazarın Tüm Yazıları