(Geniş haber) Kılıçdaroğlu: Bütün parti yöneticilerinin telefonları dinleniyor

Güncelleme Tarihi:

(Geniş haber) Kılıçdaroğlu: Bütün parti yöneticilerinin telefonları dinleniyor
Oluşturulma Tarihi: Haziran 05, 2018 17:58

(Geniş haber) Kılıçdaroğlu: Bütün parti yöneticilerinin telefonları dinleniyor

Haberin Devamı

Gülseli KENARLI-Güven USTA/İSTANBUL,(DHA)-CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, emek ve meslek örgütleri yöneticileriyle bir araya geldi. 
Şişli'de bir otelde düzenlenen toplantıda bir konuşma yapan Kemal Kılıçdaroğlu, “Sandıkların güvencesi konusunda hiç kimsenin en ufak bir endişesi olmasın. Bu konuda alınması gereken bütün önlemler, Türkiye sathında alınmış durumda. Gönüllüler, sivil toplum kuruluşları, barolar ve siyasal partiler ortak hareket ediyoruz. Bütün sandıkların güvenliğini sağlayacağız. O zaman bize düşen gidip oy kullanmak. Tatil, şu, bu falan değil, gidip oyumuzu kullanacağız. Demokrasisi gelişmiş, insan hakları gelişmiş, yargı bağımsızlığı sağlanmış ve örgütlenme önündeki bütün engelleri kaldırıldığı bir Türkiye'yi inşa etmek için sandığa gideceğiz" dedi. 

“ARAMIZDA DAĞLAR KADAR FARK VAR"
Kılıçdaroğlu, seçimlere iki farklı tercih olduğunu, bunun birincisi dikta yönetiminde yana olan Cumhur İttifakı, ikincisi olan Millet İttifakı'nın ise demokrasiden yana olduğunu belirterek, “Eski parlamenter sisteme dönmek istemiyoruz. Her gittiğimiz yerde söylüyoruz. Darbe hukukundan arındırılmış bir hukuk sistemiyle demokrasiyi yeniden inşa edeceğiz. Soruyorlar 'Siz eski parlamenter sisteme mi dönmek istiyorsunuz?' Hayır efendim. Asla dönmek istemiyoruz. 12 Eylül darbe hukukunun inşa ettiği bir parlamenter sistem, eski sistemdir, köhnemiş sistemdir. Biz daha çağdaş, daha uygar, önünde hiçbir engelin olmadığı, darbe hukukundan arındırılmış güçlü bir meclisin, demokratik, gelişmiş parlamenter sisteminden yanayız. Aramızda dağlar kadar fark var. Yüzde 10 baraj sisteminin olduğu yerde demokratik parlamenter sistem olmaz. Yıllardır itiraz ediyoruz biz buna. Dün darbe hukukundan yana olanlar bugün bize demokrasi dersi vermeye kalkıyorlar. Yüzde 10 seçim barajının olduğu parlamenter sisteme dönmek istemiyoruz" şeklinde konuştu.
 
“BİR KİŞİ TALİMAT VERİYOR"
Kılıçdaroğlu, “Gelişmiş ülkelerin demokrasisi ne ise Türkiye'ye getirilmesini istiyoruz. Demokrasiyi herkes için savunuyoruz. Yargı bağımsızlığını savunuyoruz. Her milletvekili parlamentoda özgür iradesiyle karar vermeli ve oyunu kullanmalıdır. Bizim demokratik parlamenter rejimden kast ettiğimiz budur. Gelişmiş bir ülkede hangi demokratik standartlar varsa tamamının Türkiye'ye gelmesini istiyoruz. Bu ülkenin insanları üçüncü sınıf demokrasiye layık değildir. Üçüncü sınıf demokrasiyi bizim için nimet olarak görenleri asla ve asla kabul etmiyoruz. Can ve mal güvenliğinin teminatı yargı bağımsızlığıdır. Yargı bağımsız değilse, bir kişiden talimat alıyorsa kimin can ve mal güvenliği olabilir? Bir kişi talimat veriyor, savcılar, güvenlik güçleri harekete geçiyor. Hakim saraydan nasıl bir talimat gelecek diye bekliyor. Bir yerlerden talimat alan hakimi, hakim olarak kabul etmiyoruz. Savcıyı da savcı olarak kabul etmiyoruz" diye konuştu.

“ÖRGÜTLENMENİN ÖNÜNDEKİ TÜM ENGELLERİN KALDIRILMASINI İSTİYORUZ"
Kılıçdaroğlu, salonda bulunanlara hitaben ise, “Örgütlenmenin önündeki tüm engellerin kaldırılmasını istiyoruz. Daha çağdaş daha uygar, insana saygılı bir sistem istiyoruz. Bütün bu baskılara rağmen, gücümüzü, sözümüzü, sesimizi kullanarak iktidar çevresi dahil pek çok insanı etkileyebiliriz" dedi.

TAŞERON İŞÇİLER
Kılıçdaroğlu, taşeron uygulamasına dikkat çekerek, “500 bin taşeron işçisine kadro vermek ve onları sendikalı yapmak bizim boynumuzun borcudur. Asgari ücret kölelik düzenidir. Asgari ücret bin 500 olsun dediğimizde 'parayı nerede bulacaksınız?' dediler. Sonra onlar da bin 500 dediler. 1 Ocak 2019'da asgari üret net 2 bin 200 lira olacak. Bu rakamın yüksek olmadığını ben de biliyorum. Türkiye önemli bir süreçten geçiyor. Ekonomisi pek parlak değildir. Bütün bunları düşünerek bu rakamı ifade ediyorum. Toplanan vergileri emekten ve insandan yana kullanacağız. Emekli aylığına alt sınırı getireceğiz. En düşük emekli aylığı bin 500 lira olacak. Biz bunları dile getirmezsek hiçbir siyasi parti ağzına almıyor, dile getirmiyor. İnsana değer vermenin ne kadar değerli olduğunu hepimizin anlaması lazım" dedi. 
 
EMEKLİ MAAŞLARI
Kemal Kılıçdaroğlu, “Daha garip bir şey söyleyeyim; şu anda 1 milyon 644 bin emekli 1500 liranın altında aylık alıyor. Ayda 200 lirayla, ayda 300-400-500, bin lira emekli aylığı alan var. Hükümet olanlarda vicdan yoktur. Vicdan sahibi olsalar 'buyurun beyefendi sende ayda 1500 lira ile geçin nasıl geçinebiliyorsun'. Sarayda badem sütüyle beslenir. Emekliye 200 lira emekli aylığı verir. 300 lira, 500 lira, bin lira emekli aylığı verir. Hangi vicdan kabul eder bunu. Toplanan vergileri emekten yana kullanacağız. Emekten, insandan yana kullanacağız. Koyduk programımızı emekli aylığına alt sınır getireceğiz. 1500 liranın altında emekli aylığı olmayacak. En düşük emekli aylığı 1500 lira. 200-300 lira alan nefes alacak. Biz bunları dile getirmezsek hiçbir siyasi parti ağzına almıyor, dillendirmiyor bile. Emeğin ne kadar değerli olduğunu, insanın ne kadar değerli olduğunu, insana önem vermenin ne olduğunu hepimizin kavraması lazım" dedi. 

“GARİBAN İŞÇİNİN SIRTINDAN YAPTILAR REFORMU"
Kılıçdaroğlu, “Beni suçluyorlar, 'Ey Kılıçdaroğlu sen SSK'yı batırdın' diye. Kıyameti koparıyorlardı. Rakamları verdim ağızlarına bant çektiler. Açık 2 milyar liradan, 34 milyar liraya çıktı. Nasıl oluyor 34 milyar lira. Emeklilik yaşı 34-43'den 65'e çıktı. Prim ödeme gün sayısı 5 binden 7 bin 200 güne çıktı. Emekli aylıklarının bağlanma oranları düştü. Emekli aylıkları kişiler daha az emekli aylığı alıyor. Peki bu 34 milyar liralık açık nereden geliyor. Bir Allah'ın kulu çıkıp anlatmıyor bize, 'Ya arkadaş sen  cumhurbaşkanısın, başbakansın, bakansın. Bütün bürokrasi emrinde, bütçe emrinde bu açık nereden çıktı böyle? Nereden çıktı? Yaşı büyüttün, prim ödeme gün sayısını artırdın, aylığı da düşürdün. Aylığı ne kadar düşürdün? Size örnek vereyim; bir işçi düşünün asgari ücret üzerinden hep pirim ödedi. 5 bin gün değil, 7 bin 200 gün asgari ücret üzerinden birim ödediler, emekli olacak. Gitti Sosyal Güvenlik Kurumu'na 'emeklilik hakkım geldi, emekli olmak istiyorum' dedi. 7 bin 200 gün üzerinden prim ödeyen kişiye bağlanacak aylık 718 lira 69 kuruş. 7 bin 200 gün prim ödeyecek yaş olacak 65, 718 lira 69 kuruş emekli aylığı bağlanacak. Peki 1 Ekim 2008'den önce emekli olsaydı bu kişi yani Ak Parti'nin yaptığı reformdan önce emekli olsaydı? Aylık kaç lira alacaktı? 1822 lira alacaktı. Bin liradan fazla emekli aylığında düşüş var. Reform diyorlar. Kimin sırtından? Gariban işçinin sırtından yaptılar reformu. İsyan eden, itiraz eden kim? Ben isyan etmeyeyim de kim edecek? Bu işçi içinde öyle" diye konuştu. 
Kılıçdaroğlu, “Esnaf sanatkar, Bağkur'luya geliyorum. O aynı koşullarda gidip dilekçe verse bugün ayda 840 lira alacak. İşçiden bir parça daha fazla para alıyor. Peki 2008'den önce emeklilik dilekçesi verseydi? 1800 lira alacaktı. Onun da aylığından bin liraya yakın kesinti var" dedi.

“HİÇ KENDİSİNİ YAKAN YA DA İNTİHAR EDEN BİR RANTİYECİ DUYDUNUZ MU?"
Kılıçdaroğlu, “Kimin sırtında, kimin parasıyla, kimin boğazından keserek reform yapıyorlar? Reform dedikleri işçinin ağzındaki lokmayı alıp, 'size reform, sizin için reform yaptık, siz daha iyi koşullarda yaşayacaksınız' diyorlardı. Bir kişinin emekli aylığına dahi göz diktiler. İşçinin emekli aylığına, bir esnafın emekli aylığına, bir çiftçinin emekli aylığına bile göz diktiler. Bin 800 lira zaten verecektin hangi vicdanla bunu 600 liraya indiriyorsun? Batıda böyle bir şey olsa, demokrasisi gelişmiş ülkede böyle bir şey olsa kıyamet kopar, 'aylıklarımız nasıl düşer' diye. Aylık bağlama oranını yüzde 60 düşürdüler. Milli gelir artışından da zaten pay vermiyorlar. Niye versinler ki? Bir siyasal iktidar milli gelir artışından kendi vatandaşına pay vermek istiyorsa onun yolu ve yöntemi vardır. Aylıkları artırırsınız enflasyonun üzerine, büyümeden pay verirsiniz ve onun karşılığını alır. Karşınızdaki insanı insan olarak görmediğiniz için ona büyümeden pay vermiyorsunuz. Gerek görmüyorsunuz zaten. Bütün bu paraları kime veriyor peki? Vergi toplanıyor, dünyanın vergisi toplanıyor. Hepiniz ödüyorsunuz. Gelir vergisi, damga vergisi, ÖTV, KDV ödüyorsunuz, bulaşık yıkarken, ekmek alırken ödüyorsunuz. Bir tek nefes aldığınız hava dolayısıyla vergi vermiyorsunuz. Her şeyin vergisi var. peki bu vergiler nereye gidiyor? Söyleyeyim size; rantiye sınıfına. İntihar eden işçi var, sanayici var, kendisini yakan çiftçi var, kendisini yakan işsiz var. Hiç kendisini yakan ya da intihar eden bir rantiyeci duydunuz mu? Tefeci duydunuz mu? Keyifleri yerinde onların. Son 16 yılda yurt dışındaki bir grup faiz lobisine ödedikleri para 151 milyar dolar. Faiz olarak ödedikleri para. Bir de diyorlar 'biz faize karşıyız'. Yakayı tefecilere kaptırmışlar. Türkiye'nin yakasını tefecilerden kurtarmak bizim boynumuzun borcudur" dedi.    

“BÜTÜN PARTİ YÖNETİCİLERİNİN TELEFONLARI DİNLENİYOR"
Kemal Kılıçdaroğlu, “Bir istibdat dönemi yaşıyoruz. Hepinizin cep telefonları dinleniyor. Hepimizin normal telefonları da dinleniyor. En başta benimki ve benim partili arkadaşlarımın. Bütün parti yöneticilerinin telefonları dinleniyor. Bir istihbarat devletine dönmüş durumdayız. Bunu diktatörler yapar. Özgüveni olmayan, diktatörler yapar. Diktatörler bir ülkeyi barış içinde yönetemez" dedi. 

(FOTOĞRAF)

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!