Genel kabul görmüş yanlışlar serisi

Ege CANSEN
Haberin Devamı

Halk tarafından ‘‘doğru’’ kabul edilen ‘‘yanlış’’lara, ‘‘batıl itikat’’ denir. Peki, okumuş yazmış kesim tarafından doğru kabul edilen yanlışlara ne ad verilir? Böyle bir isimlendirme yok. Çünkü, okumuş-yazmış takım, kendi batıl itikadının batıl olmadığı kanaatindedir. Malum, şeyhin kerameti kendinden menkuldür.

* * *

Eksik olmasın kamuoyu anketi yapan çeşitli kuruluşlar var. Anketler çoğu kez, önyargıların pekiştirilmesinden başka bir sonuç vermez. Çünkü öyle hazırlanır. Anketle kafa karıştırma, sırf bize has bir illet değildir. Batı'da da benzeri ukalalıklara rastlanır. Bunlardan en tehlikelisi ‘‘Halk, en çok hangi kuruma güveniyor’’ araştırmalarıdır. Bu anketlerin saptamaya çalıştığı sonuç nedir? Mesela halk, ‘‘En çok orduya güveniyorum’’ dese bu neyi ifade eder? Bu kanaat, ‘‘Halk, askeri yönetim istiyor’’ şeklinde yorumlanabilir mi? Halbuki, böyle bir yorumun daha doğrusu hükmün doğru olması için, anketin en azından ‘‘Sizce ülke a) siyasi partilere dayalı demokrasiyle mi, b) tek partiyle mi, yoksa c) silahlı kuvvetlerin bir cuntasıyla mı yönetilmelidir?’’ sorusunu içermesi gerekmez mi? Aslında bu soru da halkın kök eğilimini saptamak açısından son derece yetersizdir. Çünkü sorunun cevabı, içinde yaşanılan ortama göre, taban tabana zıt olabilir. Mesela bu soru, bir defa hükümet bunalımı olan bir devrede, bir başka defa da uzun süren bir tek parti rejimi veya berbat bir cunta idaresi sonunda sorulsa, cevaplar aynı olmaz.

Kaldı ki ‘‘güven’’den kasıt nedir? Güven kelimesi, ‘‘en iyi yönetir’’ mi yoksa, ‘‘en yansız davranır’’ mı yoksa, ‘‘yapması gereken işi iyi bilen’’ anlamına mı gelmektedir? Mesela basın da, en çok güvenilen kurumlar anketinde sürekli en alt sıralarda çıkmaktadır. Bunun anlamı, aşağıdakilerden hangisidir?

a) Basın, yalan söyler. b) Basın, kendi işini bilmez. c) Basın, ülkeyi yönetemez. d) Basında, birinin ak dediğine diğeri kara der, halk kime inanacağını şaşırır.

* * *

Şimdi tekrar halkın, siyasetçilere güvenmediği buna mukabil orduya güvendiği sonucunun yorumuna dönelim. Siyaset, bir arada yaşayan insanların, kendi tercih ettikleri ‘‘dünya görüşünü’’ ülkeye egemen kılma mücadelesidir. Bunun kökü de milli gelirden en çok parayı almaya dayanır. Doğal olarak siyaset, ‘‘tercih çeşitlenmesi ve zıtlaşması’’ (polarizasyon) yaratır. Seçenek arttıkça, herkes toplam nüfusa göre bir ‘‘azınlık’’ içinde yer alır. Azınlıkta kalma hissi, insanda ‘‘güvensizlik’’ doğurur. Ordu (silahlı kuvvetler) ise ‘‘tek’’tir. Ülkenin ‘‘tek’’ bir ordusu vardır. Kişiyi, dış düşmanlara ve iç hasımlara karşı koruyacak olan ‘‘son tahlilde’’ ordu (ve polis)'dur. Ordu, bu bağlamda kişinin ‘‘güven’’ kaynağıdır. Halk, ordusuna güvenmese neye güvenecektir? Orduya güvenmemek, ancak onu bir siyasi parti gibi algılamakla veya bir partiyle ile eş tutmaya başlar.

SON SÖZ: Yanlış sorunun doğru cevabı olmaz.



Yazarın Tüm Yazıları