Geçmişini unutan geleceği yazamaz

Güncelleme Tarihi:

Geçmişini unutan geleceği yazamaz
Oluşturulma Tarihi: Şubat 14, 2006 00:00

İlk sinema filmi "Banyo"daki sevişme sahneleriyle uzun süre gündemde kalan Demet Evgar, şimdi "Beyza’nın Kadınları" ile izleyici karşısına çıkmaya hazırlanıyor. 17 Mart’ta gösterime girecek olan filme ve yönetmen Mustafa Altıoklar’a övgüler yağdıran oyuncu, bu film sayesinde yaşama bakışının da değiştiğini söylüyor: "Geçmişini hatırlamanın ne kadar önemli olduğunu, hatırlamamanın nasıl bir çaresizlik olduğunu anladım. İnsan geçmişini unutunca geleceğini yazamıyor."

Sizi "Banyo" filminin çekimleri sırasında şimdiki kadar heyecanlı görmemiştik...

Belki de o ilk filmim olduğundan çok bir şey anlamadım. Şimdi daha bilinçliyim, ondan heyecanlanıyorum. Orada bir şuursuzluk mu vardı, doğrusu ben de bilmiyorum. Bir de çok kısa sürmüştü çekimleri, "Film mi çektik, ne oldu yani" demiştim. Bu ise uluslararası bir film oldu. Türkler bu filmi izlediğinde gurur duyacak.

- Aynı film içinde dört ayrı karakter canlandırıyorsunuz bu kez... Bu dört kadın karakterin birbirine girmemesi adına neler yaptınız, nasıl çalıştınız?
/images/100/0x0/55eb1bd7f018fbb8f8aba2e4


Senaryoyu birkaç ay öncesinden ele alıp, karakterleri çıkartmak adına doğaçlamayla diyaloglar üzerinde çalıştım. Oyunculuk bence kendinden yola çıkarak kendinden sıyrılma halidir. O anlamda hangi karakteri oynayacaksanız, temel hatlarını belirlemeniz lazım. Dünyada da böyle çalışılıyor, doğru teknik de budur. Onun için dört karakter birbirine karışmadı. Bu birbirinden farklı karakterleri netleştirmek uzun ve zevkli bir çalışma oldu benim açımdan... Oyuncu koçum Süreyya Güzel’e teşekkür etmeliyim. Beyza’nın ve bütün karakterlerin psikiyatristi olarak beni konuşturdu ve bütün karakterleri böylece birlikte netleştirdik onunla.

- Her yönüyle içinize sinen bir proje diyebilir miyiz?

Oyuncu filmin senaryosunu ilk okuduğunda bir şeyler hayal eder. Fakat çekimlere başlandığında, o hayal gerçeğe dönüşmez. İşte bu film, yönetmenin sanatı ve hayalini tam olarak yansıtıyor. Kendi adıma Mustafa Altıoklar’ın hayalini çok beğendim. İçinde bulmaca var. Filmin sonunda tekrar başa dönüyorsunuz. İnsanlar bunu seviyor.

- "Bir insanın içinde 4 değil 44 karakter var" demiştiniz daha önce... Ama bu Beyza hiç de masum gelmiyor bana...

Onu bilemeyiz. Herkes masum, öte yandan hiçbirimiz masum değiliz aslında. Görünenin ötesindekini verir zaten sinema. İnsanlar hep etrafındakiler hakkında güzel yorumlar yapar, ama hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Ben de yaptıkça görüyorum kendi eksik taraflarımı. Bu senaryoya çalışırken bir oyuncu olarak Demet’in cebine koyduklarına bakıyorum. Geçmişini hatırlamanın ne kadar önemli olduğunu, hatırlamamanın nasıl bir çaresizlik olduğunu ve çaresizliğin ne demek olduğunu anladım. Çünkü insan geçmişini unutunca geleceğini yazamıyor. Sürekli bir şeyleri unutmaya çalışıyoruz; aşk, acı, aile... Bunları unutmak için yaşamıyoruz aslında. Sevgi gibi acı da böyle bir öğreti. Herkes payına düşeni almalı. Hayatı severek gittiğinde o acı da acı çekiyormuşsun gibi olmuyor. Sadece sana bir öğreti olarak geri dönüyor.

- Peki filmdeki çıplaklık ve sevişme sahneleriniz sizi zorladı mı?

Hayır. Filmin kurgusudur bu, neden zorlasın ki? Ben Demet olarak değil, canlandırdığım karakterler olarak oradayım...

SİNEMA KONUSUNDA AHKAM KESEMEM BEN

Filmin hikayesi gerçekten çok güzel. Uluslararası platformda film yapılabilecek bir hikayesi var. Sinamaseverler filmde inanılmaz bir kurgu yapıldığını görecekler. İddia ediyorum ki gerçek bir sinema filmi izleyecek herkes. Ben sinemaya Mustafa Altıoklar’la başladım, daha yeniyim yani... Öğrenme aşamasındayım. O yüzden sinema konusunda ahkam kesecek durumda değilim. Ama izleyici gözüyle baktığımda, herkes bu filmden payına düşeni alarak çıkacak sinemadan diyebiliyorum.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!