Geçitler için yargıya gidenler hergün o geçitlerden geçiyorlar

Güncelleme Tarihi:

Geçitler için yargıya gidenler hergün o geçitlerden geçiyorlar
Oluşturulma Tarihi: Nisan 27, 2007 00:00

Misafir Odası’na bu hafta, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin konuk oldu. Sohbet sırasında gözümüz, özenle çerçeveletilmiş siyah beyaz bir fotoğrafa takıldı. Bakan Şahin hemen ayağa kalkarak fotoğrafın yanına gitti ve merakımızı giderdi: "Tayyip Bey’in İETT sporda oynarken çekilmiş fotoğrafıdır bu. Babası izin verseymiş, spor hayatı Fenerbahçe’de devam edecekmiş"

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olarak gittiğiniz yurt dışı gezilerde, Ankara’yı şehircilik açısından bu ülkelerin kentleri ile karşılaştırma fırsatınız oldu mu?

Örnekler vererek cevaplamaya çalışayım. Mesela Newyork’a gittim. Fakat oranın trafiği, en çok şikayet ettiğimiz İstanbul’dan daha kötü idi. Bir başta örnek de Jakarta olabilir, Endonezya’nın başkenti, trafik bir felaket. Orada hiçbir düzen de yoktu üstelik. O bakımdan dışarısı ile Türkiye’yi mukayese ettiğimizde, şehircilikte gerçekten çağdaş bir anlayışın hakim olduğunu zannettiğimiz kentlerin bile birçok eksikliklerini görebiliyorsunuz. O nedenle ben ülkemizdeki kentlerle yurtdışındaki kentleri mukayese ederken, kendi kentlerimizin aleyhine bir haksızlık yapmayalım diye özen gösteriyorum.

Yurt dışında düzenli kentlere de şahit olmuşsunuzdur, değil mi?

Özellikle AB ülkelerinde son derece düzenli, yaşayanların son derece rahat ettikleri kentler var. Trafik düzeninden tutunuz, asayiş noktasına kadar bu kentlerde sorunların çok önemli ölçüde en alt düzeye indiğini de görebiliyorsunuz. Ancak bu kentlerdeki nüfusun çok da kabarık olmadığını ve sorunların biraz da bir kentin gereğinden fazla nüfusa sahip olmasından kaynaklandığını zannediyorum.

Şehircilik açısından örnek almamız gereken kentler var yani...

Bizde belediye başkanlarımızın, yerel yöneticilerin zaman zaman dış seyahat yaptıklarına tanık oluyorum. Oralarda kendi kentlerinde olmayan, ancak vatandaşların hayatını kolaylaştıran ne varsa onları görüp, kendi yönettikleri kente getirmeye gayret ediyorlar. Bizim ülkemizde de vatandaşların rahat ettiği, huzur içerisinde olduğu kentler var. Ama çok yoğun göç aldığı için, ne kadar çalışılırsa çalışılsın, ne kadar fiziki değişiklikler yapılırsa yapılsın, sorunların devam ettiği kentlerimiz de var.

Bu sorunların düzeleceğine noktasında umutlu musunuz?

Dışarıya gittiğimde, (Bizim kentlerimiz bundan daha iyi) dediğim kentler de olmuştur, (Keşke bizim kentlerimiz de böyle olsa) dediğim kentler de. Ama ben gittikçe daha iyiye doğru gidildiğini görüyorum. Çünkü artık yöneticilerimiz, kentleri yönetenler dünyaya açık, ufku açık, dünyada ne olup bittiğini gören kişiler.

Yakın zamanda başlayan ve süregelen bir tartışma konusu, Atatürk Bulvarı ve Kuğulu Park kavşağındaki çalışmalar. Eleştirilere katılıyor musunuz?

Ben 1996 Ocak ayından beri, yani 11 yıldır Ankaralıyım. 11 yıl önceki Ankara ile bugünkü Ankara’yı kıyasladığınızda, o kadar çok şey yapıldı ki. Melih Bey Ankaralılar’ın hayatını kolaylaştıracak çokça hizmete imza attı. Bunu benim partimin mensubu olduğu için söylediğimi düşünenler de olacaktır, ama Ankara’da oturup da olaya siyasi gözle bakmayan herkes bu hakkı da teslim edecektir. O Kuğulu Park’ın önüne yapılan geçidi ben de kullanıyorum. Ankara’da yaşayan bir vatandaş olarak, benim için önemli olan Çankaya’ya çıkarken varacağım yere trafik tıkanmadan varmaktır. Şimdi varabiliyorum. Giriyorum, çıkıyorum, tekrar çıkıyorum, gidiyorum. Ben Kuğulu Park’ın da bu iş nedeniyle zarar gördüğü kanaatinde değilim.

Ancak eleştirilerin yoğunlaştığı nokta, yaya önceliğinin gözardı edildiği iddiası...

Gözlemlediğim kadarıyla yayalar için eskiye kıyasla bir olumsuzluk olduğu kanaatinde değilim. Nedense Türkiye’de bir şey yapmaya kalktığınızda, mutlaka onun muhalifleri çıkıyor. Bir kulp bulunuyor. Mesela Akay Kavşağı. Akay Kavşağı da aynı şekilde geçmişte çokça tartışma konusu olmuştu. Çankaya Belediyesi de, yeni yapılan geçitle ilgili yargıya başvurdu. Melih Bey’in de (Yolu kapatırım) dediğini sizler yazdınız. Yargı ne karar verir bilemem, işine karışmam. Ancak yapılan bir şeyi hemen yargıya taşımak bana göre toplumda destek görmüyor, tepki görüyor. Kardeşim sen sürekli konuşacağına, eleştireceğine, yapılan bir şeyi yargıya taşıyacağına, ondan daha güzelini yapsana. Sen de ortaya çık (ben de şunu yaptım) de. Bunu demeyenler, sadece laf üretenler, iş üretenleri eleştirmek için konuyu yargıya taşıyor, yürütmenin durdurulması kararları alınıyor. Bu kararlar uygulanmıyor, vatandaş geçiyor, o davayı açan, o kararı verenler de oradan geçiyor.

Ankara kendine yakışır bir stadyuma ne zaman kavuşacak?

Melih Bey geçen gün Gençlik ve Spor Genel Müdürü ile geldi. "Cebeci Stadı’nı verin, biz size çok modern bir stad yapalım" dedi. Bize iki tane alternatif yer önerdi. Birisi İstanbul yolu üzerinde. Orası ulaşım açısından da son derece güzel ve kolay bir yer. Bir de Sincan taraflarında bir yerlerden bahsedildi. Biz yeni yapılacak her spor tesisine destek veriyoruz. Ankara kendine yakışan bir stadyuma da kavuşacak.

Kısa bir dönem Fatih Belediye Başkanlığı yaptınız. O görevde öğrendiğiniz en önemli şey nedir?


40 gün yaptım. Bir defa, bir siyasinin üstlenebileceği en ağır görev ve sorumluluğun belediye başkanlığı olduğunu hissettim, gördüm ve yaşadım. Vatandaşın doğumundan ölümüne kadar her şeyiyle ilgilenmek durumunda o l an kişi kimdir derseniz, bu belediye başkanıdır. 24 saatinizin vatandaşla geçmesi gerekir. Sorunlar hiç bitmez, birini çözersiniz, diğeri başlar. Vatandaşın beklentileri de bitmez. Ancak, bir belediye başkanının kentine hizmet edebilmesi için 5 yıllık süre azdır. 5 yılda düşüncelerini gerçekleştirmesi mümkün değildir.

Melih Bey’in 13 yıllık bir şansı var o halde...

Kim getiriyor Melih Bey’i? Kendisi gelmiyor, Ankaralılar getiriyor. Son seçimde yüzde 50’den fazla oy aldı. Bu çok önemli bir başarıdır. Ankara özellikle CHP’nin çok güçlü olduğu bir kenttir. Böyle bir kentte yüzde 50’yi aşkın oyla belediye başkanlığına gelmek, bir çalışmanın bir gayretin ve ortaya birşeyler koymanın sonucudur.

Hükümetin hukukçu bakanlarından birisi de sizsiniz. Size göre kente karşı işlenen suçlar arasında en ağır ceza verilmesi gereken hangisidir?

Birçok şey geliyor aklıma. Bana göre en ağır cezayı hak eden suç, bir kişinin kendisinin olmayan bir yere getirip bina dikmesidir. Tabi bir de hata olan şu, o işi yaparken müdahale edip yaptırmamak lazım. Gecekondular oluşuyor, mahalleler oluşuyor, oralara hizmetler gidiyor. Sonra vatandaşlar siyasi l erin kar şısına çıkıyorlar (Tapu isteriz) diyorlar. Nerenin tapusunu istiyorsun? Toprak kimin, Hazine’nin. Neden başkasının arsa s ına bina yaptın, (geldik, mecbur kaldık, yaptık)...

Bana göre kente karşı işlenen en ağır suçtur. Hakkı olmadığı bir yere gelip bir bina yerleştiren kişi o kente karşı, hatta tüm insanlığa karşı suç işlemiştir.

En başarılılar Altınok ve Tiryaki

Son olarak sormak istiyorum, sizce ilçe belediyeleri arasında en başarılı başkanlar hangileri?

Ben Çankaya sınırları içerisinde oturuyorum. Doğrusu diğer ilçelere gidip yerel yönetimler ne derece başarılıdır diye inceleme imkanı bulamıyorum. Ama bazen gelenler gidenler oluyor, vatandaşlarla sohbetimiz oluyor. Ankara’da ilçe belediyeleri içerisinde başarı deyince söylenen isimleri sadece söyleyebilirim. Mesela Keçiören Belediye Başkanı Turgut Bey belediyecilik açısından vatandaşlar tarafından başarılı bulunan ve bana da böyle intibaları gelen bir arkadaşımız. Altındağ Belediye Başkanı Veysel Bey’in de özellikle başkan olduktan sonra ciddi bir hizmet atağına geçtiği ne dair bilgiler alıyo r um. Diğer belediye başkanı arkadaşlarımız da canla başla çalışıyorlar. Çankaya belediye Başkanı arkadaşımız da elinden geldiği kadar çalışıyor. Ben geçmişte belediye başkanlığı yaptığım için belediye başkanlarını eleştirmenin kolay olmadığı kanaatindeyim. Özellikle Çankaya gibi büyük ilçelerde sorunlar bitmez. Ama ben Ankara’nın gerçekten gittikçe daha da yaşanılabilir bir kent haline geldiğini görüyorum. Bunda katkısı olan B üyükşehir ve tüm ilçe belediye başkanı arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.

10 bin kişilik yeni spor salonu 2010’a mutlaka yetişecek

2010 yılında bitirilmesi öngörülen bir spor salonu var. Yetişecek mi?

A nkara’nın 10 bin kişilik bir spor salonuna şiddetle ihtiyacı var. Bu bir zorunluluk, çünkü 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası’nın bir ayağı da Ankara’da olacak. Zaman süratle ilerliyor. Bu konuda Büyükşehir Belediyesi ile sürekli iletişim halindeyiz. Proje çalışmaları devam ediyor. Yakında temelinin atılacağını düşünüyorum. Türkiye’de inşaat teknolojisi son derece gelişti. Başlandığı andan itibaren bir yıl sonra açılacağını düşünüyorum,. Geç kalmış falan da değiliz. Zaten hem Melih Bey’in, hem de benim Uluslararası Basketbol Federasyonları Birliği’ne yazılı taahhüdümüz var.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!