Gece hayatından transit geçiş notları

Bazen böyle yapmak, bir dereden bir tepeden takılmak, yani saçmalamak iyidir.

Yoksa aynı gece insan önce Michael Bolton’a sonra da Aydın’ın sahne aldığı Cahide’de göbek atanları izlemeye gider mi?

Malum, Michael Bolton Caz Festivali kapsamında geldi İstanbul’a. Sepetçiler Kasrı’ndaki konserinin dört-beş şarkısına katlanabildim ancak (fazla eski, fazla yenilikten yoksun).

Yoksa Sepetçiler’de konser dinlemek kesinlikle çok zevkli. Burada yaz boyunca mesela, şarkıcıların sadece balad söyleyeceği konserler yapılabilir.

Niye yapılmıyor? O çok klişe deyimle: Burayı işleten Swissotel uyuyor mu?

Neyse, Bolton sonrası gidilen Cahide’de, üzeri allı-pullu güllerle bezeli siyah gömleğiyle Aydın sahnede arz-ı endam etmişti bile.

Aslında bir sabah kuşağı fenomeni Aydın. Ama epeydir yok o kuşakta (Ahu Tuğba ve erkekleriyle beraber).

Oysa ona da yaptırılabilir dobra dobrovski tarzı bir program (gün bugündür: elaleme öneriler günü).

Bir grup hakikaten çok eğlendi Aydın’la. Eski Nispet günlerine nispet yaparcasına... Yine de ben Cahide’nin kendi öz be öz ortaya karışık, "hadi hoppa içelim şerefine/yeni bal gerek artık peteğime" tarzı dj müziğini tercih ederim. Kişisel şeysim budur yani...

á Daha önce yazmıştım. Madonna’nın bazı şarkılarına remiks de yapmış ünlü dj şahsiyet Stephane Pompougnac’ı...

Bay Stephane yeniden geliyormuş Türkiye’ye. Yarın Dans’da çalacakmış.

Coşkulu olabilir derim, kaçırmayınız...

Baykal’ın photoshop’u

En zevksiz/renksiz seçim dönemi bu galiba. Ortada en ufak bir heyecan dalgası, şöyle hoş/parlak bir seçim sloganı bile yok.

Oysa yıllar yıllar öncesinin "Sizi limon gibi sıkıyorlar" sloganını hálá unutmuyor siyasi bellek.

SHP’nin bu şahane sloganı hangi reklamcının elinden çıkmaydı acaba, bakınız onu anımsamıyor (zayıf) reklamcı bellek.

Herkesin konuştuğu bir slogan yoksa bile, bir liderin, Deniz Baykal’ın photoshop’lu fotoğrafı dillerde bugünlerde.

Billboard’lardaki ilanlara rastgelirseniz dikkatli bakın, Deniz Bey (maşallah) rötuşlar sayesinde (feci) bebek yüzlü olmuş seçim kampanyası fotoğrafında.

Hani öyle böyle değil.

Ve Tayland izlenimleri (kısım iki)

4 Çarşamba başlamıştık, bugün bitiriyoruz (biraz sabır). Efendim (efendiler), Bangkok’ta trafik İstanbul’dakinden daha beter.

Çünkü kırmızı ışıklar en az dört-beş dakika yanıyor!

Bir saat boyunca hiç ilerlemeden yerinizde sayabiliyorsunuz. Ayrıca yollar yetersiz. Bu yüzden şehrin merkezi yerlerine habire köprü yapmışlar.

Hayat bu köprülerde: Trenler, yaya geçitleri, ekstra araba yolları...

4 Bangkok’ta taksiye binilirse pazarlık yapılması şart. Çünkü taksiler kafalarına göre bir ücret söylüyorlar çoğu zaman. Taksimetre filan açmıyorlar.

O yüzden sıkı pazarlık etmek lazım.

Aslında bu alışverişte de geçerli. Taylandlı esnaf önünüze bir hesap makinesi koyup istediği rakamı yazıyor mesela. Siz de o fiyata karşılık kendi fiyatınızı yazıyorsunuz.

Ve pazarlık böylece sürüp gidiyor.

Ta ki orta noktada buluşuncaya kadar.

4 Pasaport kontrolünde, tıpkı Amerika’daki gibi fotoğrafınızı çekiyorlar cam’lerle.

Ülkeye girişte güvenlik Amerika standardında yani.

4 Tayland bir masaj cenneti tabii. Türkiye’de 80 dolara yaptırdığınız bir Thai masajını orada herhangi bir alışveriş merkezinde, sokakta ya da plajda 10-15 dolara yaptırmak mümkün.

Daha nitelikli masörler istiyorsanız, o zaman kendinizi bir spa’ya atmanız gerekiyor.

Haliyle Tayland’da bol bol spa var. Kısıtlı zamanda bunlardan birine, Bangkok’a üç saat uzaklıktaki Hua Hin şehrindeki Anantara Spa’ya gidildi.

Ki burası en ünlü spa otellerinden biri. Şubelerinden biri Maldivler’de mesela, bir diğeri Çin’de, Çin Seddi’ne karşı konuşlanmış vaziyette.

Hua Hin’deki Anantara ise deniz kenarında, yemyeşil bir cangılın içinde. Masaj odaları tapınak gibi yapılmış. Masaja değil de ayine gider gibi hissediyorsunuz kendinizi.

Bir de buna sürekli gülümseyen/saygıda kusur etmeyen masörler eklenince şu dünyanın gidişatından kopup gitmemek imkansız.

4 İyi haber şu: Anantara Spa, ekimde İstanbul’da da açılıyor. Esentepe’deki Astoria Alışveriş Merkezi içinde açılacak Anantara, Tayland’daki esası kadar etkili olacak mı bilemem, ama en azından spa’lanmaya merak salınan şu günlerde esaslı bir alternatif olacak.

4 İzlenimlere son noktayı fotoğrafını gördüğünüz budist rahiple koyuyorum (efendilerrr).

Ve diyorum ki, istisnasız herkesin paraya ihtiyacı var (yer: Bangkok Havaalanı, atm’ler önü)...
Yazarın Tüm Yazıları