Geç gelen nostalji

YILLARDIR sık sık şehirler arası yolculuk yapan birisi olarak TCDD’nin yemekli vagonuyla çok geç tanışmış olmanın üzüntüsünü yaşıyorum.

Bir yandan da Eskişehir-İstanbul arasındaki tüm tren seferlerinin 31 Ocak’ta sona erecek olmasını göz önünde bulundurup “Hiç de tanışmamış olabilirdim” diyerek teselli buluyorum.
Aslında geç kalınmış bu deneyim tesadüfler üzerine gerçekleşti. Yıllardır İnönü Stadı’na Bursaspor taraftarının alınmayışı, İnönü Stadı’nın yıkılma ihtimali, yurdu etkisi altına alan yoğun kar yağışı ve bir arkadaşımın yemekli vagonu anlata anlata bitirememesi...

YEMEKLİ VAGON

Alakasız gibi gözükse de tüm bu etkenler, beni önce bir İstanbul seyahatine; bununla birlikte yemekli vagon yolculuğuna yöneltti.
Geçen hafta, gazeteden arkadaşım Murat Şahin, İstanbul’da hafta sonu oynanacak olan Beşiktaş-Bursaspor maçına gideceğini söyleyince, sanki aklımın bir köşesinde varmış da birinin davetini bekliyormuşçasına “Ben de geliyorum” dedim.
Yasaklar her zaman tepkiyi doğurur ya; Bir Bursasporlu olarak, yıllardır sonlandırılamayan husumetten dolayı İnönü Stadı’na alınmamamıza da tepkim vardı biraz da.

İNÖNÜ YIKILMADAN

Biraz da bir daha belki de tarihin tozlu sayfalarında yalnızca fotoğraflarını görebileceğimiz İnönü Stadı’nda maç izleme duygusunu yaşamak istedim. Aynı şekilde aylardır “İnönü yıkılmadan bir maç izleyelim” diyen eşimi de götürmemek olmazdı.
Ekibe bir de gazeteden arkadaşımız Fatih Tekeci de eklenince üç Beşiktaşlının arasında kaldım. Arabamızla planladığımız yolculuğumuz, kar bastırması ve yoğun tavsiyelerle seyir değiştirdi.

YOLCULUK İÇİNDE YOLCULUK

Cumartesi gecesi bir anda kendimizi Fatih Ekspresi’nin yemekli vagonunda bulduk. Vagona girdiğimde ve tren hareket ettiğinde yolculuk içinde yolculuğa çıkmıştım sanki. Bambaşka bir dünya. Yolculuğu araçtan çok amaca dönüştürebileceğiniz bir durum.
Arka fonda Türk sanat müziği ezgileri ve güzel mezelerle birlikte yudumladığınız içkinizin yanında müthiş bir sohbet ortamı.
Yüksek Hızlı Tren inşaatıyla birlikte bu vagonların 31 Ocak günü tarihe karışacağını düşündüğümde ise keyfim kaçtı.
Ankara-İstanbul arası Yüksek Hızlı Tren başladığında da zaten İstanbul’a 10 saatlik yolculuk diye bir şey kalmayacak, çünkü yaklaşık üç saatte İstanbul’a varacaksınız. Üç saatte İstanbul’a inmek de ayrı bir keyif ama, “yemekli vagon” müdavimlerinin eski günleri arayacağı da kesin.

Bu husumet zor biter

UZUN süredir İnönü’deki Bursaspor maçlarını tribün yerine televizyondan izlemek zorunda olduğumuzdan ve yayıncı kuruluşun edilen küfürleri canlı yayında kısarak bize ulaştırmayışından olsa gerek, maçta bu kadar küfür edileceğini hiç düşünmemiştim. Rakip seyirci stada alınmasa da daha Taksim’den aşağı stada doğru yürürken anladım gergin bir maç olacağını.
Yine de renk vermemek gerekirdi ki; Ankara’ya sağ salim dönmek lazımdı. Stada vardığımızda ise neredeyse tribünlerin tamamı dolmuştu. Tribünde kadınların eskiye nazaran biraz daha fazla oluşundan fair-play adına biraz umutlanmıştım ki; kadınların “küfür korosu”na dahil olması bu umudumu boşa çıkardı. Hatta bu küfürler maç bitiminde stad çıkışı ve stad çevresinde de de devam edince, dilimden tek bir cümle döküldü: “Bu husumet zor biter”
Yazarın Tüm Yazıları