GAZOPEC elektrik faturamızın daha da artması demek

DAVOS’ta bu yıl enerji görüşmeleri daha çok "kapalı kapılar" ardında.

Enerji Bakanı Hilmi Güler’in de katıldığı bu kapalı kapılar ardındaki görüşmelerde neler gündeme geliyor?

Soruyu, Davos’un müdavimlerinden olan ve geçtiğimiz aralık ayında İstanbul’da dinlediğimiz Uluslararası Enerji Ajansı’nın baş ekonomisti Fatih Birol’a yönelttim.

Hatırlayacaksınız.

Birol, İstanbul’da "yeni bir enerji düzeninden" söz etmişti.

Çin ve Hindistan’ın enerji talepleri nedeniyle şekillenen bir düzen.

Bu "yeni düzen", petrol fiyatları, iklim değişikliği ve en önemlisi "GAZOPEC" kapalı kapılar ardında masaya yatırılan konular.

Petrol fiyatlarının geçtiğimiz dört, beş gün içerisinde 4 dolar artması hesapları biraz altüst etmiş.

Birol, "ABD ekonomisinin yavaşlaması nedeniyle petrol fiyatları düşebilir deniyordu. Oysa son günlerde 4 dolar artarak 91 doları buldu. Demek ki, bundan böyle petrol fiyatları dalgalı olacak" diyor.

Tahmini petrolün 75 dolar ile 100 dolar arasında gidip geleceği.

"Fiyat bandı çok yüksek. Türkiye için kötü haber zira enflasyona baskı yapacak" diyor Birol.

GÖZLER MOSKOVA TOPLANTISINDA

Ne yazık ki, tek kötü haber bu değil.

Birol’un geçen yıl dikkat çektiği bir "GAZOPEC" meselesi de var.

Başını İran’ın çektiği gaz üreten ülkeler yani Rusya, Katar, Cezayir petrol ülkelerinin OPEC benzeri bir yapılanma için nicedir kollarını sıvamış durumda.

ABD, AB, Uluslararası Enerji Ajansı gibi kurumlar böyle bir yapılanmaya şiddetle karşı çıkıyor.

Geçen yıl Davos’ta böyle bir yapılanma için önemli adımlar atan söz konusu dört ülke şimdi önümüzdeki nisan ayında Moskova’da bir araya geliyor.

Moskova’dan "GAZOPEC kuruldu" haberinin çıkması mümkün.

Diyelim kuruldu dünyayı ve bizi nasıl etkiler?

"Bu ülkeler kendi aralarında LNG (sıvılaştırılmış doğal gaz) fiyatlarını belirleyecek. İkinci önemli husus uzun vadeli gaz anlaşmaları genellikle gizlidir. Böyle bir yapılanma olduğu takdirde gizlilik kalmayacak. Bu ülkeler kendi aralarında anlaştıkları için fiyat kontrolü olacak."

Bir de şu var:

Petrolü çeşitli ülkelerden almak mümkün iken, boru hatları nedeniyle seçenekler sınırlı.

"GAZOPEC"in kurulması Türkiye’nin gazı daha pahalıya alması anlamında.

Dolayısıyla Birol, "İstanbul’da iken elektriğe zam gelmişti. Tepkiler çığ gibiydi. GAZOPEC kurulursa elektrik faturalarınız daha da artar" diyor.

RUSYA YATIRIM YAPMIYOR

Davos’ta enerjinin tartışıldığı "kapalı kapılar" ardında bir de Rusya gelmiş gündeme.

Enerji konusunda özellikle Avrupa’ya vaatlerde bulunan Rusya, üretim için gerekli yatırımı yapmıyormuş.

Yani verdiği sözler bu durumda havada kalıyor.

Birol, "Doğal gazda Rusya’ya bağımlı olan Avrupalı ülkeler kaygılı. Üretim için yeterli yatırım olmadığını görüyorlar çünkü" diyor.

Müşerref: Kullanıldık ve terk edildik

BENAZİR Butto suikastı nedeniyle bir kez daha şimşekleri üzerine çeken Pakistan Devlet Başkanı Müşerref de Davos’ta.

Müşerref’i dün sabah Pakistanlı bir işadamının düzenlediği kahvaltılı toplantıda dinleme fırsatı buldum.

Kahvaltı, geçen yıl yüzde 7’lik bir büyüme yakalayan Pakistan’a yatırımcı çekme toplantısı olması gerekirken Müşerref’in "bugünlere nasıl geldik" diye söze girmesiyle bambaşka bir yön aldı.

Pakistanlı liderin iddialarına göre, ülkesiyle ilgili gerçekler çoğu kez medya tarafından çarpıtılıyor.

Müşerref, "Biz 1979 yılında ABD başta, BM ve Batı’nın uygulamaya soktuğu bir planın kurbanıyız" diye başlıyor.

Sonuçlarını bugün hálá tartıştığımız, Türkiye’nin de içinde olduğu "Yeşil Kuşak" projesiyle ilgili olduğu için Müşerref’in konuşmasının başlangıcına kısaca değineceğim.

"1979’da Sovyetler Birliği’ne karşı cihadı başlattık. Tam 10 yıl 20 bin ila 30 bin mücahit eğittik. Bunları Afganistan’a gönderdik. Orada çarpıştılar. İyi bir iş yapmıştık. Soğuk savaşın sona ermesini, Almanya’nın birleşmesini sağladık bir anlamda."

Devam ediyor:

"Ama ne oldu? Askeri zaferi politik zafere dönüştüremedik. Herkes gemiyi terk etti. Pakistan kullanıldı ve kendi kaderine terk edildi."

Gates’ten yeni kavram: Yaratıcı kapitalizm

DAVOS’a son kez Microsoft’un çalışanı olarak geldiğini söyleyen Bill Gates, ortaya "yaratıcı kapitalizm" diye bir kavram attı.

Gates’e göre bu kavram 21’inci yüzyılda kapitalizme yeni bakışı ifade ediyor.

Nedir bu yeni bakış?

"Zenginlerin çıkarlarına hizmet eden kapitalizm araçları artık yoksullara da hizmet edecek..."

Ütopik bir şey neredeyse.

Gates diyor ki: "Güçlü şirketler bunu yapabilirler. Bilim ve teknolojinin avantajların herkesin ulaşabileceği yerlere taşıyabilirler."

"CEO’lar en kıymetli beyinlerinden, yoksulların karşılaştıkları sorunların çözümüne katkıda bulunmalarını istesinler" diye de ilave ediyor.

"Yaratıcı kapitalizmin" en büyük oyuncuları şirketler ama işin içinde hükümetler, sivil toplum kuruluşları, kurumlar da var.

Haziran ayında emekliye ayrılacak olan Gates bir de örnek veriyor bu kavrama.

Hindistan’da bir ilaç şirketi Dünya Sağlık Örgütü’yle ortaklığa giderek Afrikalı yoksullar için daha ucuz menenjit ilacı üretiyormuş.

AFRİKALI ÇİFTÇİYE DESTEK

Haziran ayında emekliye ayrılacak olan Gates şaşırtıyor insanı.

Yoksulluğa, eğitime gerçekten kafa patlatıyor.

Dün sabah örneğin bir basın toplantısında vakfı aracılığıyla Afrika’nın tarımına katkı sağlayacağını açıklıyor.

Afrikalıların yüzde 70’i neredeyse hayatını tarımdan kazanıyor.

Kazanmak denirse çünkü çoğunluğu günde 1 dolardan az bir parayla geçiniyor.

Yani kara kıtada tarım insanları yoksulluktan kurtaracak kadar gelişmemiş.

Afrika, Çin ve Hindistan örneği gibi bir "yeşil devrimin" hayalini kuruyor.

Gates’in bağışladığı para, çiftçilerin eğitimine, doğru ürün seçimine ve en önemlisi ürüne pazar bulmaya yardımcı olacak.

Gates’in Afrika’nın tarım sorunlarını anlatırken gerçekten dersini iyi çalıştığını anlıyorsunuz.
Yazarın Tüm Yazıları