Galibiyet güzel de!

TERİM, sahaya ideal onbiri sürdü. Belki de haftalardır, hatta aylardır kafasında ve gönlündeki kadro ile çıktı Finlandiya maçına.

Bu onbirden bir kayma olabilir mi? Akla gelen ilk isim Mevlüt Erdinç gibi görünüyor değil mi...

Oysa, ilk 45 dakikalık bölümünün en hareketli ve topla en çok buluşan adamıydı Mevlüt... Ve Finlandiya kalesine en çok şut atan yine bu çocuktu. Yaşı henüz 21. Ve huzurlarınızda geleceğin bir yıldızı... Teşekkürler Fatih hoca. Evet, büyük bir olasılıkla Portekiz maçına bu kadro ile çıkacağız. Dün gece maçın ilk 20-25 dakikalık bölümünde planlanan oyundan örnekler sunduk.

Öncelikle oyunu ikinci bölgeye taşımaya özen gösterecektik. Yani, savunmada topla fazla oyalanmadan, hücum bölgelerine koşacaktık. Bunu istendiği gibi yaptık.

Golden sonraki dakikalarda farklı bir kimliğe büründük. Skoru sahiplenmek ve biraz da oyunu soğutmak gibi bir düşünceye kapıldık. Belki bu da Terim’in oyun paketinden bir parçaydı. Ve planımızda bu da vardı. Ancak, fazla abarttık ve sahamızda topla fazla oyalandık.

İlk yarıda sağ kulvarı nefis kullandık. Özellikle Emre Belözoğlu’nun bu bölgeye attığı uzun paslarla pozisyon zenginliği yaşadık.

Hele, Sabri Sarıoğlu’nun, Mevlüt’e yakın oynadığı pozisyonlarda hücum etkinliğimiz ikiye katladı. Tek tek saydım, Emre, bu bölgeye tam 5 kontra pas atmış...

Dilerim, Portekiz maçında da bu kanat aynı beceriyi gösterir!

* * *

İLK
goldeki düşünce ve uygulama birlikteliğimiz mükemmeldi. Sağ kulvara aktarılan uzun bir pas... Sabri’nin ceza alanına ortası... Ve pozisyonu dikkatle izleyen Tuncay Şanlı’nın attığı depar sonrası, topu kaleye yuvarlayışı...

Her bir hareket golün doğuşunu gerçekleştiren güzelliklerdi!

Bunların hepsi, ilk yarıda kaldı. Özellikle ikinci yarıda oyunu ağırlaştırdık. Pasif düşünce, hücum zenginliğimizi, çabukluğumuzu ve birlikte oynama isteğimizi de etkiledi.

Bu kaosta Nihat Kahveci kaybolup gitti. Sadece Nihat mı, genç Mevlüt de oyundan düştü.

Emre Belözoğlu’nun oyun etkinliği azaldı ve Milli takımın çehresi değişti. Bu dakikalarda düşündüm. Ve bazı sorulara kafam takıldı...

Milli takımımızın Portekiz maçında koca bir 45 dakikayı böylesine pervasızca harcama lüksü olabilir mi?

Veya Portekiz, attığımız bir gol sonrası, oyunu soğutarak skoru bir doksan dakika koruma fırsatını bize verir mi?

Bunları düşünürken, yine bir sağ kanat kombinezonu ve ikinci golümüz geldi. Ancak, düşüncelerim ve bazı endişelerim değişmedi. Kalkıp sorsalar...

Dün geceki performansımız Portekiz’i yenmek için yeterli miydi?

Açıkça söyleyeyim, kesinlikle değildi. Öyleyse, ilk 20-25 dakikada gösterdiğimiz performansı oyunun geneline taşıyamazsak, işimiz zor.

Yine de galibiyet her koşulda büyük moral. Bunu da aldık!
Yazarın Tüm Yazıları