İsmail SARI
Gönüllü öğretmen oldu, günde 70 liraya Afrika’yı dolaştı
Nilay Kahyaoğlu (30) fotoğrafçı ve blog yazarı. Bugüne kadar Avrupa, Asya, Avustralya ve Amerika’da 43 ülke gezdi. Tek eksik kıta Afrika’ydı. Para biriktirip yola çıkmak için iş arıyordu ama sürekli geziyor diye işe de alınmıyordu. Baktı ki olmuyor, gönüllülük sitesi aracılığıyla Afrika’nın yolunu tuttu. Eşi Shaun ile birlikte 6 ay boyunca kıtanın altını üstüne getirirken aynı zamanda kimsesiz çocukların okuduğu bir okulda öğretmenlik ve fotoğrafçılık yaptı. Günde ise 70 lira harcadı. Şimdi ise Sydney’de yaşıyor. Nilay, Afrika’da yaşadığı maceraları artık ‘www.hurriyet.com.tr/seyahat’ sayfamızda anlatacak.
Seyahate sizi teşvik eden neydi?
Babam. 20 yaşımda beni ve ablamı farklı kültürler görmem konusunda yüreklendirdi. Arkadaşlarım ailelerinden izin alamazken, benim ailem dünden razıydı. Avrupa’da interrail yaparak ilk deneyimi yaşadım. Sonra işimden istifa edip dil öğrenmek için Amerika’ya gittim. Güney ve Orta Amerika’yı gezdim. Eve döndüm ama seyahat hastalığını çoktan kapmıştım. Yerimde duramayıp Asya ve Avustralya yoluna düştüm.
Babam. 20 yaşımda beni ve ablamı farklı kültürler görmem konusunda yüreklendirdi. Arkadaşlarım ailelerinden izin alamazken, benim ailem dünden razıydı. Avrupa’da interrail yaparak ilk deneyimi yaşadım. Sonra işimden istifa edip dil öğrenmek için Amerika’ya gittim. Güney ve Orta Amerika’yı gezdim. Eve döndüm ama seyahat hastalığını çoktan kapmıştım. Yerimde duramayıp Asya ve Avustralya yoluna düştüm.
Gönüllüğü biraz açabilir misiniz?
Yardım ederken seyahatini maceraya dönüştürmek isteyenleri buluşturan, siteler aracılığıyla yapılan bir etkinlik. Dünya’nın her yerinde genç yaştaki insanlar, seyahatlerini gerçekleştirirken gönüllülük yapıyor. Seyahat ederken konaklama ve yeme ihtiyaçlarını bedavaya getiriyorsunuz. Ama asıl güzel tarafı başka insanlara yardımcı oluyorsunuz. Eline çivi almamış insanlar okul yapımı inşaatında çalışıyor, inek sağıyor, oyun öğretiyor ve yemek pişiriyor.
Yardım ederken seyahatini maceraya dönüştürmek isteyenleri buluşturan, siteler aracılığıyla yapılan bir etkinlik. Dünya’nın her yerinde genç yaştaki insanlar, seyahatlerini gerçekleştirirken gönüllülük yapıyor. Seyahat ederken konaklama ve yeme ihtiyaçlarını bedavaya getiriyorsunuz. Ama asıl güzel tarafı başka insanlara yardımcı oluyorsunuz. Eline çivi almamış insanlar okul yapımı inşaatında çalışıyor, inek sağıyor, oyun öğretiyor ve yemek pişiriyor.
Bu maceraya nasıl karar verdiniz, bir anda mı oldu?
Evet. Sıradan bir gündü. Yine her zamanki gibi çok geziyorum ve her an tekrar giderim diye iş başvurusundan geri çevrilmiştim. Evde otururken, “Bir bakayım nasıl işler var” diye açtım gönüllülük sitesini (www.workaway.info), fotoğrafları görünce ağlamaya başladım.
Evet. Sıradan bir gündü. Yine her zamanki gibi çok geziyorum ve her an tekrar giderim diye iş başvurusundan geri çevrilmiştim. Evde otururken, “Bir bakayım nasıl işler var” diye açtım gönüllülük sitesini (www.workaway.info), fotoğrafları görünce ağlamaya başladım.
Ne kadar sürdü bu macera?
En az altı ay olmasını istiyordum çünkü dönüşte evlenecektik. Yolda bir çok şeyi organize edemediğimiz için, seyahati altı aydan fazla uzatmamak mantıklıydı. Toplam 175 gün kalıp, 9 ülke gezdik.
En az altı ay olmasını istiyordum çünkü dönüşte evlenecektik. Yolda bir çok şeyi organize edemediğimiz için, seyahati altı aydan fazla uzatmamak mantıklıydı. Toplam 175 gün kalıp, 9 ülke gezdik.
Neler yaşadınız, biraz bahsedebilir misiniz?
İlk ülke Kenya’ydı. Sonra Tanzanya ve Zanzibar Adası’na geçtik. Burada 45 gün kaldım. Zambiya’da Viktorya Şelalesi’ni gördük. Şelalenin döküldüğü havuzda yüzüp, Zambezi Nehri’nde rafting yaptık. Araba kiralayıp bir uçtan diğer uça Güney Afrika’yı gezdik. Güney Afrika üzerinde olan bit misali küçücük Svaziland ve Lesotho ülkelerini gördük.
İlk ülke Kenya’ydı. Sonra Tanzanya ve Zanzibar Adası’na geçtik. Burada 45 gün kaldım. Zambiya’da Viktorya Şelalesi’ni gördük. Şelalenin döküldüğü havuzda yüzüp, Zambezi Nehri’nde rafting yaptık. Araba kiralayıp bir uçtan diğer uça Güney Afrika’yı gezdik. Güney Afrika üzerinde olan bit misali küçücük Svaziland ve Lesotho ülkelerini gördük.
Safari yaptık, kabileleri ziyaret ettik, yolculuğumuzun genelinde kamp yaptık, yerel toplu taşıma araçlarını kullanarak altı ay boyunca hiç uçağa binmeden seyahat ettik.
Safari yapmak ve kabileleri ziyaret etmek nasıl bir histi?
Garip. Hep televizyonlardan izlediğimiz hayvanları bir metre yakından izlemek, günlük hayattaki koşturmalarımızla dalga geçer gibi... Asıl konunun sadece hayatta kalmak olduğunu hatırlatıyor. Ya da hayattaki tek amacımızın çalışmak olduğunu zannedip vaktimizin çoğunu iş yerinde geçirdiğimizi...
Garip. Hep televizyonlardan izlediğimiz hayvanları bir metre yakından izlemek, günlük hayattaki koşturmalarımızla dalga geçer gibi... Asıl konunun sadece hayatta kalmak olduğunu hatırlatıyor. Ya da hayattaki tek amacımızın çalışmak olduğunu zannedip vaktimizin çoğunu iş yerinde geçirdiğimizi...
Düşünsenize hep almaya, tüketmeye yönelik hayatımız. Doğadan uzak yaşamlarımızdan sonra hâlâ toprak evlerde kalıp, basit hayat çarkında yaşamaktan zevk alan yerlileri görünce, insan kendini aynı soruyu yanıtlamaya çalışırken buluyor. ‘Amaç ne?’
Şimdi Avustralya’da yaşıyorsunuz, alıştınız mı? Nasıl hayatınız?
Nişanlılık döneminde eşim Türkiye’ye taşınmıştı. Evlenince de taşınma sırası bana geçti. Sydney’deyim. Hayat keyifli, huzurlu ve mutluyum. Kimse kimseye karışmıyor, kimse sesini yükseltmiyor. Avustralyalıların tek derdi eğlenmek, doğayla iç içe olmak ve seyahat etmek.
Nişanlılık döneminde eşim Türkiye’ye taşınmıştı. Evlenince de taşınma sırası bana geçti. Sydney’deyim. Hayat keyifli, huzurlu ve mutluyum. Kimse kimseye karışmıyor, kimse sesini yükseltmiyor. Avustralyalıların tek derdi eğlenmek, doğayla iç içe olmak ve seyahat etmek.
Afrika size neler öğretti?
Hiç makyaj yapmadan, terlik ya da dağ botlarıyla, her gün aynı şeyleri giyerek seyahat ederken, yaşadığım yerde insanların ne kadar şekilci olduğunu fark ettim. Sürekli doğanın içinde olmak, beni doğasız yaşayamayacağım bir noktaya getirdi. Her yemeği ayırmadan yemeğe ve yaşadığım her şeye şükretmeye başladım.
Hiç makyaj yapmadan, terlik ya da dağ botlarıyla, her gün aynı şeyleri giyerek seyahat ederken, yaşadığım yerde insanların ne kadar şekilci olduğunu fark ettim. Sürekli doğanın içinde olmak, beni doğasız yaşayamayacağım bir noktaya getirdi. Her yemeği ayırmadan yemeğe ve yaşadığım her şeye şükretmeye başladım.