“G noktası yok” diyenlere fazla inanmayın

Selahattin Duman birkaç gün önce kadınlarda G noktasının olmadığının ispatlandığını, bunun bir şehir efsanesi olduğunun ortaya çıktığını, artık erkeklerin başı dik halde yürüyebileceğini yazmış.

Haberin Devamı

Bir de yıllarca bu belayı erkeklerin başına musallat ettikleri için kadın dergilerinin editörlerine çıkışmış.

Biraz yavaş, sayın Duman.

Moralinizi bozmak gibi olmasın ama “G noktası yalandır” diyen bu araştırmaya o kadar güvenmemenizi tavsiye ederim. Zira ne bu tip araştırmalara ne de bunları yürüten ıngiliz bilim adamlarına güven olur. Onlar bir gün kırmızı şarap sağlığa zararlı der, ertesi gün kırmızı şarabın ömrü uzattığını iddia eder. Bir gün “Kırmızı et yerine beyaz et yiyin” derler, ertesi gün “Vazgeçtik, siz kırmızı etten şaşmayın” diye buyururlar.

Bu bir...

Gelelim ikincisine.

1800 kadın üzerinde yapılan sözünü ettiğiniz araştırmaya hemen karşı çıkanlar oldu. Onların argümanı lezbiyen ve biseksüel kadınların incelemeye dahil
edilmemesinin araştırmayı geçersiz kıldığı.

Ayrıca çok değil, bundan bir yıl önce Journal of Sexual Medicine’da G noktasının sadece gerçekliğini değil, ultrasonda görünebildiğini kanıtlayan bir araştırma yayınlanmıştı. O araştırmayı yürüten ıtalyan bilim adamlarıydı. Yani cinsellik konusunda kendine en güvenli milletin bilim adamları.

Sizin gönderme yaptığınız araştırmanın çıkış noktası, hatta yapılma nedeni ise “erkeklerin cinsel korkularını ve yetersizlik hislerini yok etmek; onları bu baskıdan kurtarmak.” Times aynen böyle yazdı.

Ve dedim ya, sizin araştırmayı yapan bilim adamları ıngiliz. ıngiliz erkeklerinin futbolu sekse tercih ettiğini bilmeyen yok.

Yani niyet baştan belli: “G noktanız yokmuş işte. Sorun bizde değil sizde. Bırakın da şu maçımızı izleyelim.”

Dolayısıyla sizin araştırma beni ikna etmiyor.

Bence aramaktan vazgeçmeyin; bir gün mutlaka bulacaksınız, eminim.

II. Seray Sever vakası

Perşembe gecesi Orhan Kılıç’la Sokak Lambası’nı izlediniz mi? İzlemediyseniz çok şey kaçırdınız.

Ben rastladığım sırada sürreal bir diyalog gelişmekte; konuk Tuğba Ekinci sunucu Orhan Kılıç’a “Bu soruya ciddi ciddi mi cevap vereyim?” diye soruyor. Kılıç şaşırıyor; “Lütfen” diyor. “Tamam” diyorum, “biraz takılayım buna.”

İyi ki de takılıyorum. Çünkü Tuğba Ekinci’nin müthiş yorumculuğuna tanık olmak üzereyim.

Tuğba Ekinci “şimdi Uzaklardasın’ı söyleyeceğim” diyor.

Bunu duyar duymaz gülmemi tutamıyorum. Az sonra müthiş bir şey izleyeceğim, farkındayım.

Nitekim oluyor, Ekinci “şimdi Uzaklardasın”ı en kötü söyleyen şarkıcı olarak tarihe geçiyor.

Öyle ki programın ilerleyen dakikalarında konuklardan Sevda Demirel de şarkı söylüyor ve Ekinci’den sonra insana öyle geliyor ki sanki ekranda bir bülbül şakıyor.

Tuğba Ekinci, Seray Sever’in unutulamayan fiyaskosuyla yarışacak bir performans sergiledikten sonra “Tonum tutmadı” tarzı bir şeyler söylüyor.

Ona ne şüphe...

“Şimdi Uzaklardasın” kolay gibi görünse de söylemesi epey zor bir şarkıdır. Herkes kendini bilmeli ve gerekirse “O Şimdi Asker” dolaylarında takılmalıdır.

Bu hafta tenezzül etmediklerim

Twitter düşmanı psikoterapist: Siz üzmeyin tatlı canınızı böyle şeylerle. Twitter’dan önce de dünyanın yarısı teşhirciydi.

Köşe yazarlarının yaşı: Yaşlı yazar yoktur, kötü yazar vardır.

Yazarın Tüm Yazıları