Futbolumuzun çelebisi: 'Bay Rıza'

ÇOCUKLUĞUMUZDA henüz muzun tadına varmamışken o bizi muz ortayla tanıştırdı.

Haberin Devamı

Sağ kanattan yaptığı kesmelere ‘muz orta’ denirdi. O’nun nev-i şahsına münhasır bir hareketti.. Ondan gelen ortayı gol yapamamak gol atmaktan daha zordu... Farklı bir futbol stili ve duruşu vardı. Rakipleri mi ona çok saygılıydı yoksa O’mu rakiplerini uyuturdu bilemedik. Çünkü orta yapacağı zamanlarda kendine özgü gerilerek topa vurma süresinde çok rahattı. Bilenler hatırlamıştır, kendi etrafında dönen bir semazendi sanki. Dönemin saygın spikeri Orhan Ayhan’a maç içinde defalarca “Kendi ekseni etrafında dönerek rakibini geçti”, “Sağ kanattan mütemadiyen atak yapıyor”, “Bir kez daha sert, kesme orta yaptı” dedirtmiştir. Sağ kanadı parsellerdi. O bölge 90 dakika zimmetindeydi. Hele bir de ellerini arkaya doğru açarak koşuşu vardı ki sanki kendisine aerodinamik ayarı yapıyordu.

Haberin Devamı

OYUNDA RAKiPLERiNi; YAŞAMDA iSE KiBRi OFSAYTA DÜŞÜRÜRDÜ

BİLENLER anımsadı da bilmeyenler için yazayım. Bir zamanlar bu yeşil sahalardan bir Rıza Çalımbay geçti. Tam bir çelebiydi. Öyle beyefendiydi ki, 20 yıllık futbol hayatında kırmızı kartla tanışmadı. 2 kere pozisyon gereği sarı kart gördü. Sahada Gökhan Keskin, Ulvi Güveneroğlu ile dışarıda ise tevazuuyla verkaç yapardı. Oyunda rakiplerini yaşamda ise kibiri ofsayta düşürürdü. Beşiktaş’ta kendisini Metin-Ali-Feyyaz’ın gol atmasına; mahallesinde ise kimsesizlere adardı. Yokluktan geldi... Çocukluğunda bir bakkalda çıraklık yaparken üçüncü denemeden sonra siyah beyaz yuvaya attı kendisini. Türkiye’nin en şöhretli futbolculuğuna kadar yükseldi. Bir zamanların çırağı varlıklı bir yıldıza dönüştü. Ve de daima yoksullara el verdi. Şu anda onlarca çocuğa burs veriyor. Nerede başı dara düşen birisi varsa ve bunu Rıza Çalımbay duyarsa çaktırmadan onlara yardım ediyor...

HAYATI BOYUNCA SADECE SiYAH BEYAZ RENKLERLE YAŞADI

SİVAS’ta bir köyde doğdu, İstanbul’da zirveyi gördü. Böyle olunca unutamadığı mekanlar İnönü ve Sivas 4 Eylül oldu. Siyah-Beyaz dünyada geriye hep beyaz bir sayfa bıraktı.“Futbola minnettarım. Her şeyimi ona ve Beşiktaş’a borçluyum” diyor. Beşiktaş tarihinin en güzel “en”leri O’na ait: Beşiktaş’ta en çok oynayan, en çok kaptanlık yapan ve de en çok şampiyonluk yaşayan.. Bu anımsatmayı da Sevgili Birol Güven yaptı: “O, dünyada sadece siyah beyaz renklerle yaşadı. Yalnızca Beşiktaş ve Milli Takım formasını sırtına geçirdi.”

Haberin Devamı

TÜRK FiLMLERiNE TUTKUN GÖSTERiŞSiZ BiR ANADOLU ÇOCUĞU

RIZA Çalımbay Türk filmlerini izleyerek büyüdü. Evinde binlerce CD’lik Türk filmi arşivi varmış. Fatma Girik’in Ezo Gelin’ini izlerken çok ağlamış. Kemal Sunal’ın Hababam Sınıfı’na hala gülermiş... Şener Şen, Hulusi Kentmen, Kartal Tibet... Onları ailesinin bir ferdi olarak görüyor. Ve onlardan biri öldüğü zaman mutlaka cenazesine gidiyor. Kemal Sunal’ı, Hulusi Kentmen’i Danyal Topatan’ı uğurlamaya gitmiş. Omuz vermiş tabutlarına, gözyaşları içinde...

O FUTBOLUN ANTON ÇEHOV’U YA DA SAiT FAiK ABASIYANIK’I

FUTBOLCULUĞUNUN en görkemli yıllarında Beşiktaş’ın efsanevi malzemecisi Süreyya Soner’in evlilik masraflarını karşılamış. Her yaz mutlaka doğduğu köy Topulyurt’a gidiyor. Kuş uçmaz kervan geçmez, cep telefonu çekmeyen bu köyde yalnızlığın dibini yaşayan yaşlı akrabalarıyla günlerce vakit geçirip onların yaşamlarıyla meşgul oluyor. Yeri geliyor onlarla iskambil oynuyor... Rıza Çalımbay halden anlayan katıksız bir Anadolu çocuğu... “Öteki”lerle çok ilgili. O’nda edebiyatın Anton Çehov’u, Sait Faik Abasıyanık’ı görüyorum. Abasıyanık da kendisini küçük insanlara, küçük hayatlara adadı. Varlıklı olmasına rağmen... Kimi zaman aralarında Orhan Veli’nin de bulunduğu yoksul arkadaşlarıyla balık tutar, onlarla uzun sohbetlere dalardı. Gününü onlarla gün ederdi.

Haberin Devamı

AŞIK VEYSEL’iN UZUN iNCE YOLU AYNI ZAMANDA ONUN DA YOLU

YAŞAMINDA onu en çok etkileyen an çocukluğunda geçmiş.. Sivas Danişment İlkokulu’ndaki Aşık Veysel Konseri’ni unutamıyor. ‘5 kuruş’ vererek izlediği konserden paha biçilmez duygularla ayrılmış. “Uzun ince bir yoldayım, gidiyorum; gündüz gece...” sözü hayat felsefesi olmuş. Futbolculuğunu hatırlayın... İnönü’nün o uzun ve ince sağ çizgisinde neler yapmadı ki... İşte şimdi de yaşamında, hocalığında uyguluyor bu gösterişsiz ama etkili felsefeyi.

HANNiBAL GiBi HER iNSAN GRUBUYLA UYUM iÇiNDE

ALLAHI var şimdiye kadar kendisini teknik adam olarak tercih eden hiçbir kulüp başkanını mahcup etmedi. Çoğu takıma ilkler yaşattı. Denizlispor’un Avrupa kupalarına ilk kez katıldığı sene UEFA kupasında Sparta Prag, Lyon gibi takımları eledi. Lider ve cesur... Cesareti çocukluğunda başlıyor. İki kez seçilemediği Beşiktaş’a inat etti ve üçüncü denemede seçtirdi kendisini. Rıza Çalımbay da büyük komutan Hannibal gibi farklı dil ve medeniyetteki insanlarla çok iyi anlaşabiliyor. Sezon öncesi takımların kamplarını dolaştığımda Rıza Hoca’yı şu anda farklı takımlarda oynayan bir çok futbolcusuna sordum. “Canımızı veririz” dediler. Yeniliğe açık. İlkokul mezunu olmasına rağmen İngiltere’ye gidip İngilizce öğrendi. Şu an Çaykur Rizespor’un başında. Ve takımda en çok kiminle ilgileniyor biliyor musunuz? Yeni transfer Ali Adnan’la.

Haberin Devamı

KENDiSi GiBi YOKLUKTAN GELEN ALi ADNAN’I BAĞRINA BASTI

BAĞDATLI Ali. Savaşın çocuğu Ali... U20 Dünya Kupası’nın en dikkat çeken futbolcusuydu. Yıllarca evinde dört duvar arasında kalıp sokağa çıkamayan Ali, artık Çaykur Rizespor’lu. Ailesini ve bazı akrabalarını yanına alarak yerleşti Rize’ye... Rıza Hoca ve Ali Adnan... İkisi de yokluktan buralara geldi. Rıza Hoca, Ali de kendisini buluyor. Ali, ayrıca yoksulluğun yanında savaşla da mücadele etti.
Rıza Hoca, “O’nun geldiği coğrafyada akan kana yıllardır üzülüyordum. Tüm bunlar yetmiyormuş gibi şimdi oradan Ali Adnan geldi. O’na ayrı bir ilgim olacak” diyor.
Biliyorum Hocam bana dediğin gibi sadece Ali Adnan’ın zayıf olduğu defansif yönüyle ilgilenmeyeceksin. O’nun yaşadığı acılı hikayelerden arınmasını da katkı yapacaksın. Çünkü Ali’yi en iyi sen anlarsın...

Yazarın Tüm Yazıları