Frene basmam, hızımı kesmem

Futbolun seyir zevki, açık futbolla başlar.

Galatasaray, Sivasspor'a karşı cesur futboldan vazgeçmedi. Her iki takımın oyuncuları Gündüz Tekin Onay ağabeyimin, "Hayal güçlerinizi kullanın, hedefe ulaşmak için, kapıları zorlayın"  sözü gibiydi.

Sivas'ta böyle bir mücadele vardı. Melo Galatasaraylılar'ın sevgisini kazandı. Ama bazı  hareketleri, rakibe, taraftara, oyuna saygı duyması gerekir. Göz göre göre yaptığı faul sonrasında sarı kart gördü, kollarını açarak etrafa "yanlış yanlış" dercesinde yaptığı isyanı, hiç ama hiç olmadı. Maçı yöneten hakemleri bile zora sokacak hareketler bunlar.

Oyunun akışına gelince; Melo ve Selçuk orta alanda adeta mendirek gibiydi. Sivas atağa kalktığı zaman  bu ikiliye çarpıyorlardı. Kazandıları topları da , Elmander ve Necati'ye attıklarında, Sivasspor'un defansının dengesini  bozup duruyorlardı. O da yetmiyormuş gibi ters koşularda başlayınca defans şaşkına döndü. Hele oyunun başlarında, Selçuk, Emre Çolak ve Hakan Balta öyle bir kombinasyon meydana getirdiler ki, devamı da gelince gol geliyorum diyordu.

Sivas pozisyon yaratmıyor muydu? Yaratıyordu ama Muslera, "hayır" diyordu. Sivas kalecisi ise benzer atılan şutlara "buyrun" demekten başka birşey demiyordu. Sivasspor'un silahı Eneramo, Semih ve Ujfalusi arasından kaçacak delik bulamadı. Uzun süredir yenilgi yüzü görmeyen Galatasaray'ı Sivas bekledi, "belki mağlubiyeti biz onlara tattırız" diye sahaya çıktı, ama evdeki hesap çarşıya uymadı.

Galatasaray bağıra bağıra,  "Ben frene basmam, hızımı kesmem" dedi.
Yazarın Tüm Yazıları