Fransız polisinde bir ipucu

FRANSIZ polisi üç PKK’lı kadının öldürüldüğü Kürt Enformasyon Bürosu’nu 24 saat kamerayla izliyor.

Haberin Devamı

O kadar izliyor ki, oraya giden PKK’lıları zaman zaman sorguluyor, “neden gittiklerini” öğrenmek istiyor. Dolayısıyla, oraya giden PKK’lıların bütün kayıtları, kimlikleri, ifadeleri, ilişkileri Fransız polisinde var.

Yine Fransız polisine göre, cinayetin işlendiği büroya hayli sık gidenler var. Cinayet işlendikten sonra, polis o gidenlerin kayıtlarını gözden geçiriyor ve onların ifadesine başvuruyor.

Bu bir ipucu olabilir. Onlardan birinin belki bir bilgisi olabilir ki, o bilgi polisi katillere götürebilir. Fransız polisi cinayetin ortaya çıktığı andan itibaren, önceden ifadesine başvurduğu kişilerin izini sürüyor.

Buraya kadar elde edilen bilgi özeti bu. Ama, polis o kişilerle neler konuşuyor, onlar neler anlatıyor, o bilgi sadece Fransız makamlarında var.

KARMAŞA

Haberin Devamı

CİNAYET duyulduğunda ilk anda cinayet yeri ile bağlantılı küçük bir karmaşa yaşanıyor. Cinayet Kürdistan Enformasyon Bürosu’nda mı, Kürt Enstitüsü’nde mi işleniyor?

Kürt Enstitüsü çok eski bir kuruluş. Celadet Bedirhan tarafından dernek statüsünde kuruluyor. Sonradan vakıf oluyor. Bedirhan’dan sonra yönetimine Kendal Nezan geçiyor. Enstitü daha çok Kürt dili ve kültürü ile ilgili araştırmalara ağırlık veriyor.

Paris’ten edindiğim bilgilere göre, Kürt Enstitüsü ile Kürdistan Enformasyon Bürosu arasındaki ilişkiler soğuk. Enstitü Kürtlerle ilgili, yöneticileri Kürt, ancak PKK’ya yakın değil.

Cinayet yeri ile ilgili karmaşa çok kısa sürede sona eriyor.

GÜÇLÜ ÖZLEM

Üzerinden beş gün geçtiği halde cinayetteki sır perdesi kalkmış değil. Ya da Fransız polisi henüz bir açıklama yapmış değil.

Bu durum yurtiçinde ve dışında yaşayan Kürtleri kızdırıyor. Madem büroya giren çıkan belli, hâlâ neden sonuç yok sorusu Kürtlerde hayli yaygın.

Açıklama da gelmedikçe, cinayete dönük spekülasyonların, teorilerin sonu yok.

Bununla birlikte, kamuoyunda ortak bir kanı yaygın. Cinayet barış sürecini engellemeye yönelik bir provokasyon ise, o tutmuyor.

Gerçekten tutmuyorsa, sanıyorum, faili meçhul cinayet dizilerinin ardından ve yıllar sonra galiba ilk kez bir provokasyonun tutmadığına tanık oluyoruz. Bu da, toplumda terörün sonlanmasına ilişkin özlemin ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor.

Umarım, bu tespitimde yanılmıyorum.

Haberin Devamı

Bahçeli ayıp etti

KÜRT sorununun çözümü için sadece operasyonları dile getiren, PKK ile hiçbir diyaloğa yanaşmayan MHP Lideri Devlet Bahçeli öldürülen üç PKK’lı kadınla ilgili şunu söylüyor:

Su testisi su yolunda kırılır.”

O üç kadın terörist idi, onların sonunu da yine terör getirdi, demek istiyor. Evet o üç kadın PKK’lıydı, tamam. Cinayete kurban gittiler, tamam. Yine de, işlenen bir cinayet sonrasında böyle bir ifadeyi yadırgıyorum. Hoş değil. Bir siyasi parti liderine yakışmıyor.

Faruk Çelik neden izin verdi

GEÇEN haftanın en önemli olaylarından biri Paris’te işlenen cinayet ise, ikincisi de Kozlu’da göz göre göre sekiz maden işçisinin göçük altında kalarak can vermesi.

İlk göçüğün altında kalanlardan üç işçinin cesedine bir türlü ulaşılamıyor. Onların cesedi daha yerin altında iken, bir başka patlama daha yaşanıyor ve orada da bir madenci hayatını kaybediyor.

Bu arada Çalışma Bakanı Faruk Çelik basının karşısına çıkıyor ve “eldeki raporlara göre, patlama yaşanan maden ocaklarında iki ay önce eksikliklerin saptandığını” açıklıyor. İtiraf gibi.

Bakan Çelik’e geçen hafta da soruyorum, şimdi aynı soruyu tekrarlıyorum:

Sayın Çelik, madem elinizdeki raporlara göre, kömür ocağında eksiklik saptanmış, o zaman ocağın çalışmasına neden izin verdiniz? Neden?

Aradan bir hafta geçmeden Kozlu’da çöken maden ocaklarını, hayatlarını kaybeden madencileri hep birlikte unutuyoruz. Bir başka grizu patlamasına kadar.

Gerçekten, Sayın Çelik neden izin verdiniz?

Yazarın Tüm Yazıları