Frak karesine girmeyen gazeteciler

TÜRK basınının “Üçüncü frak vakası” dipsiz kuyu gibi.

Haberin Devamı

Kazdıkça derine gidiyor.
Hep fraklı gazetecilerle ilgileniyoruz.
Araştırmacı bir gazetecinin merakını cezbeden başka kara delikler de var.
Mesela o gece saraya gitmeyen gazeteciler konusu...
Ama önce, dünkü meseleyi tamamlayalım.

ERGİN: “YANLIŞTI AMA KRALİÇE KÖTÜ BAKMADI”

Bugün söz, Oktay Ekşi’nin oklarına hedef olan frak mağdurlarının.
Sedat Ergin’e sordum.
Şu cevabı verdi:
“Ben ilk kez fraklı bir davete gittim. İlk tecrübem.
İstanbul’da kiraladığım yerden bana yelek verilmedi, sadece beyaz kuşak verildi. Bu ayrıntıyı bilmiyordum. Derya da aynı yerden kiraladığı için onda da beyaz yelek yoktu.
Buckingham Sarayı’nda hemen hemen herkesin frakın içinde yelekli geldiğini görünce bende jeton düştü.
Böylelikle kraliyet protokolünü ihlal etmiş olduk galiba ama çok göze battığımızı da zannetmiyorum.
Kraliçe’den de ters bir bakış olmadı, dolayısıyla bir mesele yok...”

Haberin Devamı

EYÜP CAN: “KİRALIKTI, LEVON EPEY TER DÖKTÜ “

Eyüp Can ise dün köşesinde frakı zoraki taşıdığını belirtip, saraya girdiği an kendini bir dizi filmin içinde hissettiğini söylüyor.
Filmin sonu şöyle gelmiş:
“O ana kadar dışarıda abartılı, komik ya da tuhaf görünen her şey birden gerçeklik kazandı.
Üzerimde zoraki taşıdığım frak bile. Allah’tan bizim minik rol tek bölümlük ve terzim Levon’un üzerime uydurmak için epey ter döktüğü frak kiralık.
Yoksa insanın o sarayda 5 asırdır süren dizi filme kendisini kaptırması işten bile değil.”

ERDAL ŞAFAK: “KİRALIK FRAK BU KADAR OLUR”

Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak giydiği frakın hikâyesini köşesinde yazmış.
“Frak kiralayacağım. Atladık bir taksiye, ‘Lipman and Sons’ın kapısına dayandık. Bir günlük kirası 55 pound, ‘İsterseniz satın alın’ dediler, ‘Daha ucuza gelir.’ Komple takım 362.40 pound.”
“Kalsın” demiş. Çünkü bir daha frak giyecek bir saray daveti olabileceğini düşünmemiş.
E, buna bakınca Erdal Şafak’a söyleyecek laf bulamıyorum.
55 poundluk frakın yahnisi bu kadar olur.
Murat Belge’ye ulaşamadığım için onun görüşlerine yer veremiyorum.

Öteki 6 gazeteci neden frak giyip saraya gitmedi

Haberin Devamı

FRAK giyenlerle meselemizi çözdük.
Ancak günlerdir merak ettiğim bir başka konu daha var.
Cumhurbaşkanı’nın gezisine 11 gazeteci katılmıştı. Oysa biz frak içinde sadece 5 gazeteci gördük. (Murat Belge, akademisyen kontenjanından davet edilmiş.)
Peki onların niye fraklı hiç fotoğrafı yok?
Tabii biraz araştırınca onun cevabını da öğrendik.
Kraliyet protokolü, saraydaki yemek için, Türk gazetecilere 5 kişilik bir kontenjan ayırmış.
Tabii Cumhurbaşkanı’nın basınla ilişkilerini yürüten Ahmet Sever için çok sıkıntılı bir durum.
Böyle bir durumda genellikle kura çekilir. Ama ona ihtiyaç olmamış. Çünkü bu gazeteciler saraya gelme konusunda pek istekli olmamışlar. Yani durum kendiliğinden çözülmüş.
Tahmin ediyorum şu soru sizin de aklınıza takılmıştır:
Hangi gazeteci saraya gitmek istemez?
Acaba mesele saraya mı gitmemek, yoksa frak giymeyi mi reddetmek?
Frak giymeyen gazetecilerin dördü genel yayın yönetmeni; Ekrem Dumanlı (Zaman), Mustafa Karaalioğlu (Star) ve İsmail Küçükkaya (Akşam), Yusuf Ziya Cömert (Yeni Şafak).
İkisi Ankara Temsilcisi: Adem Yavuz Arslan (Bugün), Nuri Elibol (Türkiye).
Tabii ilginç bir durum sizin de gözünüzden kaçmamıştır:
Akşam hariç tutulursa bu 6 gazeteciden çoğunluğu hükümete yakın ve açıkça destek çıkan gazeteler.
Bu gazeteciler, saraydaki yemeği mi ilginç bulmadılar, yoksa muhafazakâr çizgileri nedeniyle frak giymeyi mi reddettiler?
Dün akşam Zaman gazetesinin 25. kuruluş yıldönümünde Ekrem Dumanlı’ya sordum. O da şöyle dedi:
“Biz saraya gitmedik ama ilk gece Albert Hall’de Kraliçe’nin locasında konser dinledik. Saray’daki yemek yerine de ‘Sefiller’ oyununu seyrettik.”
“Yani onlar sefilleri oynadılar, siz de Sefiller’i mi seyrettiniz” diye sordum. Sadece güldü.

Haberin Devamı

Bugüne kadar gördüğüm en iyi first lady kıyafetiydi

ŞİMDİ hasetliği bir yana bırakıp, o geziden aklımda kalan en güzel fotoğrafla ilgili görüşümü bir kere daha ve daha açık şekilde yazayım.
Bu gezinin en güzel fotoğrafı Cumhurbaşkanı’nın eşi Hayrünnisa Gül’ün giydiği elbise ve ayakkabılardı.
Ben ki, bu ülkede Rıfat Özbek, Galliano ve Alexander McQueen gibi dâhi tasarımcılar üzerine ilk yazıları yazan gazeteci...
Evet ben, bu satırları bütün samimiyetimle yazıyorum.
Bugüne kadar gördüğüm en güzel Türk First Lady’si fotoğrafıydı.
Nerden mi?
- Etek ve üzerindeki ceketin modeli, dikimi ve rengi çok iyiydi.
- Ayakkabılar iddialıydı ama güzeldi.
- Hayrünnisa Hanım elbiseyi harika taşıyordu.

Haberin Devamı

AYAKKABI SEÇMEYİ İYİ BİLİYORLAR

İngiliz basınına ve burada yapılan eleştirilere zerre kadar katılmıyorum.
Kraliçe’nin hayret bakışına gelince...
O saray bugüne kadar neler gördü şaşırmadı da, Müslüman bir ülkeden, türbanlı, çok şık ve modern bir cumhurbaşkanı eşi gelince mi şaşırdı?
Bana göre o şaşkınlık, bir Müslüman kadının elbiseyi bu kadar güzel taşımasından kaynaklanıyordur.
Hatırlayın; yıllar önce Emine Erdoğan’ın ayakkabılarını da beğenmiş ve yazmıştım.
AK Partili siyasetçilerin bazılarının eşleri ayakkabı seçmeyi çok iyi biliyor...

Yazarın Tüm Yazıları