Fotoğraftan sinema eleştirisi

Fragmandan film eleştirisi yapılır mı diyenlere inat vites büyüterek, fotoğraftan film eleştirisi aşamasına geçiyorum.

Haberin Devamı

Söz konusu film; Uzun Hikaye...
Yönetmeni Osman Sınav, filmde Kenan İmirzalıoğlu, Tuğçe Kazaz, Altan Erkekli, Güven Kıraç rol alıyor.
Dün gazetelerde filmin ilk fotoğrafları yayınlandı.
Siyah beyaz kareler...
Hepimizin aile albümünde böyle kareler vardır.
Bir fotoğraf stüdyosuna girip poz vermiş aile...
En iyi elbiselerini giymişler...
Takım elbiseler içinde Kenan çocuğunu kucağına oturtmuş.
Saçlarının yarısını açıkta bırakan başörtüsüyle ailenin annesi Tuğçe ayakta...
Kadın mı ayakta durmalı, erkek mi tartışmalarının yaşanmadığı yıllar.
Hikaye 1970’li yılların sonuna kadar uzuyor...
Bugün yaşı 40’a gelmiş herkesin aile albümünde bu fotoğrafların aynısı vardır.
Benim annemle babamın var... Bu yüzden Uzun Hikaye adlı bu filme birden kanım ısındı... İki üç kare fotoğraf bile filme ısınmama yetti.
Böyle bir film için Osman Sınav’ın Tuğçe Kazaz tercihini cesur buldum.
Tam da o dönemin kadınları gibi olmuş Tuğçe.

Haberin Devamı

Yoksa reklam mı?

Ayaz filminin, yapımcısı tarafından vizyondan çekilmesini dün eleştirmiştim; İyi filmler az salonda da girse seyircisini bulur diyerek...
2 milyon 750 bin dolarlık bir film çöpe atılabilir mi?..
Tamam Mass Medya’nın güçlü bir reklam satın alma ajansı olduğunu biliyoruz.
Ama 2 milyon 750 bin dolar hiçbir şirket için küçümsenemeyecek bir rakamdır.
Peki sakın bu durum bir reklam tanıtım işinin parçası olmasın?
Üç gündür Ayaz filmi konuşuluyor.
Öğrendiğim kadarıyla 50 değil 68 salon verilmiş filme.
Buna rağmen yapımcı filmi vizyondan çekmiş.
Bir ay sonra yeniden vizyona sokar mı?..
DVD ve televizyon hakları için iyi bir pr yapmış olamaz mı?..
Sonuçta reklamcılık işini bilen bir ajansın yaptığı filmden bahsediyoruz... 2 milyon 750 bin dolarlık bir yatırımı hiçbir yatırımcının çöpe atacağına ihtimal vermiyorum çünkü...

Denetimsiz atv’ler

Güneydeki tatil bölgelerinde atv denilen dört tekerlekli motosikletlere binmek çok yaygın... Son yıllarda şehrin içinde bile görmeye başladık bunları.
Peki ya denetim?
Her şeyde olduğu gibi bunda da sıfır!
Oysa atv’lerin normal trafikte kullanılması için motosiklet ehliyeti alınması ve plakalandırılması şart. Şimdi sorsam Türkiye’de trafikte kaç atv var diye eminim sağlıklı bir rakama ulaşmamız zordur.
Önceki gün Brezilyalı model, Bodrum’da atv’yle 30 metrelik duvardan aşağı uçarak öldü...
Atv kullanmak için ehliyeti var mıydı?..
Bir gün Bodrum’da polis tarafından çevrildi mi?.. Sadece Brezilyalı model değil, genci yaşlısı herkes Bodrum’da cirit atıyor atv’lerin üzerinde...
Jet ski’lerin ilk çıktığı yıllardaki gibi oldu durum. Atv’lerin denetim altına alınması şart.
Tabii 30 metrelik istinat duvarının bulunduğu yola bir bariyer koymayan site yönetimine ne demeli? atv’nin uçtuğu yerden çok rahat araba da uçabilir... Brezilyalı model nereden bilsin ölüme açık davetiye çıkarılan bir ülkede yaşadığını...

Haberin Devamı

Deve güreşi yasaklanmalı mı

Aylar önce sormuştum; “Deve güreşi hayvan haklarına aykırı değil mi?” diye... Kedi-köpekle uğraşan şehirli hayvanseverler nedense Anadolu’daki deve ve boğa güreşlerine ilgisiz.
Konuyu tartışmıyorlar bile...
Geçenlerde deve güreşlerinin belgeselini çeken iki genç arkadaşı yayına davet ettim.
Selçuk ve Çine’de yapılan deve güreşlerini çekmişlerdi en son. Bu kültürden o kadar etkilenmişlerdi ki, deve güreşlerini kadın gözüyle çekmelerine rağmen “Deve güreşi yasaklanmamalı” diyorlardı.
Bir vatandaş da develerin güreştirilmesinin eziyet olduğunu söyleyerek şikayette bulunmuş.
Kültür Bakanlığı’ndan gelen yanıtta ise “Deve güreşinin Türk halk kültürünün bir parçası olduğu” söylenmiş. Bu nedenle bakanlık deve güreşlerine destek vermeye devam edecekmiş. Kanlı boğa güreşleri de İspanyol halk kültürünün bir parçası ama bakın çok ciddi tartışılıyor, Katalonya’da yasaklandı. Bizde ise deve güreşi tartışılmıyor. İşin ekonomisine gelince... Pehlivan develerin fiyatı 150 bin liraya kadar yükseliyor. İyi develerin sahipleri davet edildikleri tek bir güreş organizasyonundan devenin bir yıllık bakımını çıkartabiliyor.
Kültür Bakanlığı madem bunu Türk kültürünün parçası görüyor, madem yasaklanması söz konusu değil, öyleyse denetim altına alınmalı, belki de federasyonu kurulmalı...

Yazarın Tüm Yazıları